Siyasette yaşanan tıkanıklıklar devam ederken, vatandaşı ilgilendiren birçok konuda da sorunlar yaşanıyor. Bırakın vize alabilmeyi, vize için randevu alabilmek bile başlı başına bir dert. Başvuruların reddedilmesi, az sayıda vize verilmesi ya da vize alabilmek için randevu süresinin çok uzun tutulması insanımızı adeta canından bezdiriyor.   

Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Avrupa ülkelerinden vize sorunuyla ilgili izahat istediklerinde, “Biz verdiğimiz vizelerin en fazlasını Türkiye’ye veriyoruz’’ diyor. Oransal olarak baktığımızda yıllardır başvurular arasında alınan ve reddedilen vize oranları değişmediği belirtiliyor. Türkiye’den yapılan özellikle turist vizesi başvurusunda ciddi artışlar var. Buna karşılık, vize haklarının suistimal edildiğine ilişkin Avrupalılar tarafından gündemimize getirilen konular da eksik olmuyor.

KUMARA DÖNÜŞÜYOR

Vize başvuru süreçleri, özellikle pandemi sonrası ve artan talep ile birlikte büyük bir karmaşaya dönüştü. Avrupa Birliği ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada gibi popüler gidilecek yerler için başvuru yapmak isteyenlerin sayısı giderek artıyor. Ancak bu artış, vize randevu sistemlerini tıkıyor, ciddi mağduriyetlere yol açıyor. Bu yoğunluk ve karmaşa yalnız seyahat etmek isteyenleri değil, iş dünyasını da zorluyor.

Birçok ülke, vize başvurularında hâlâ 2019 yılında uygulamaya koyduğu kotalarla başvurulara karşılık vermeye çalışıyor. Ancak bu kota, başvuru sayısındaki artışı karşılamaya yetmiyor, randevu alınmasını güçleştirip adeta bir kumara dönüştürüyor.  

Pandemi yasaklarının kalkmasıyla 2020 ve 2021 yıllarında ertelenmiş başvurular, mevcut taleplerle birleşince randevu almak neredeyse imkansız hale geldi. Örneğin, ABD vizesi almak isteyen bir başvuru sahibinin, Haziran 2027’ye kadar randevu almak zorunda kalması, bu sürecin ne kadar ciddi bir hal aldığını gösteriyor.

Aynı şekilde Almanya’dan alınacak turistik vizeler için başvuru süresi 6-7 aya, Fransa vizesi için ise 3-4 aya kadar çıktı. Daha da çarpıcı bir örnekse İtalya’nın öğrenci vizesi ve Almanya’nın evlilik vizesi başvurularının 2 yıl sonrasına randevu verdiği bir ortamda, Avrupa ülkelerinden vize almak neredeyse olanaksız.

VİZE ZORLUĞU SİYASİ Mİ?

Vize Şirketi Sahibi Emrah Özdemir'e, gelinen durumun siyasi mi, yoksa dijitalleşme eksikliğinden mi kaynaklandığını sordum. Şunları anlattı:

“Bütün bu sıkıntıların çözümü oldukça basit: Dijitalleşme. Ancak, ülkelerin bu basit çözümü neden hayata geçirmediği, soru işaretleri yaratıyor. Vize başvurusu sistemlerinin dijital ortamda düzenlenmesi, hem başvuru sahiplerinin daha hızlı ve adil bir şekilde işlem yapmasını sağlar hem de devletlerin iş yükünü hafifletir. Ancak buna rağmen hâlâ eski, karmaşık sistemlerin devam ediyor olması, bu meselenin arkasında başka dinamiklerin olduğunu, işin tamamen siyasi olduğunu düşündürüyor.

YENİ RANT KAPISI: RANDEVU ALMAK

Randevu alamama sorunu, yeni bir rant kapısı oluşturdu. Başvuru sahipleri, aylar sonrasına randevu almak için tanımadıkları aracı kişilere yüksek ücretler ödemek zorunda kalıyor. 250 Euro ve üzeri ücretlerle, randevu almak için ‘yardım’ edilen kişiler, aslında mevcut sistemin yarattığı bir kaosun kurbanı oluyor. Bu süreç, ülkeler arasındaki işbirliği ve sistemin şeffaflık ilkesine zarar veriyor. Aracı kurumlar olarak görev yapan VFS Global ve Idata gibi şirketlerin, bu durumu düzeltmek bir yana, sistemi daha da karmaşık hale getirmeleri, büyük bir eleştiriyi hak ediyor.

Başvuru sahiplerini sıraya sokmak varken, bilinçli bir şekilde randevu açıp kapatarak, kimsenin ne zaman randevu alacağını bilmediği bir sistem yaratmak, aslında karanlık bir güç tarafından yönetilen bir mekanizmaya dönüşüyor. Bu tür ‘bot yazılımı’ kullanımları, sistemin daha da adaletsiz hale gelmesine yol açıyor.”

KARMAŞAYI BESLEYENLER VAR

Almanya, randevu sistemini şeffaf ve adil bir şekilde düzenlemeyi başaran bir ülke olarak görünüyor. Almanya için, randevu almak isteyen herkes sırasıyla işlem yapabiliyor; sırası gelenin evrakları elçiliğe iletiliyor. Bu kadar basit ve düzenli bir sistem varken, diğer ülkelerin neden karmaşık, şeffaf olmayan bir sistemi tercih ettiği ise anlaşılır gibi değil.

Vize başvuru süreçlerinde yaşanan bu karmaşanın temel çözümünü, şirketler dijitalleşme ve şeffaflık olarak niteliyor. Randevu sistemlerinin düzgün ve adil bir şekilde düzenlenmesinin, hem başvuru sahiplerinin hem de ülkelerin çıkarına olacağı belirtiliyor. Sistemin, kişisel çıkarlara hizmet etmeden, herkesin eşit koşullarda başvuru yapabilmesini sağlayacak şekilde çalışması gerekiyor. Bu sürecin dijital çözümlerle hızlandırılması, büyük bir sorunun çözülmesine yardımcı olabilir. Ancak, aracı kurumların bu karmaşayı beslemeye devam etmeleri, sorunun daha da büyümesine yol açıyor.

 ÇÖZÜM: VİZE SERBESTİSİ

Ülkelerin, randevu sistemlerini düzene koyarak, hem adaleti hem de verimliliği sağlayacak dijital çözümleri bir an önce devreye sokmaları gerekiyor. Ama bu da yetmez. Dışişleri kaynaklarının vize konusundaki görüşü ise şöyle:

“Geldiğimiz noktada, bizim Avrupa’yla vize serbestisine geçmemiz gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman vize süreçleriyle ilgili sorunlar da ortadan kalkar. Vize rejimi devam ettiği sürece, Türkiye’nin artan talebine vize mekanizmasıyla cevap verilmesi mümkün değil. Yani çözüm vize serbestisi. Bunu çözmek için çalışıyoruz.”

Giderek büyüyen bu sorun, bir an önce çözülmesi gerekiyor. Hemen hemen toplumun her kesimi bunu bekliyor.