Seçim hükümeti konusunda NTV'de soruları cevaplayan Kemal Kılıçdaroğlu çarpıcı açıklamarda bulundu.

"DAVUTOĞLU KENDİ KABİNESİNE GÜVENMİYOR"

Başbakanın güvenmediği bir kabine. Tüm atamalar durdurulmuş. Bu “ben bakanlara güvenmiyorum” demek. Güvensizlik üzerine inşa edilen bir kabinenin Türkiye’ye bir fayda getirmeyeceğini herkes anlar.

Tuğrul Türkeş'in teklifi kabul etmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

-Kişileri tartışmak istemiyor. Olay kişilerin çok üzerinde... Anayasal süreç işlemedi. Anayasa açıkça çiğnendi. Neymiş efendim; 'Kaçak Saray'ın yolunu bilmeyene hak vermem' Ençok oy alan ikinci paryiye görev verildi mi? Verilmedi... Biz onun bulduğu şekilde yolumuzu bulmayız. Kaçak sarayın nerede olduğunu da çok iyi biliyorum. Onun endişesi vardı… Ya Kılıçdaroğlu hükümet kurarsa ne olacak? Bize görev vermekten çekindi.

Görev verilseydi hümümeti kurar mıydınız?

- Evet

Bahçeli'yi ikna edebilecek miydiniz?

Elbette. Bakınız, uzun süreli mi kısa süreli mi kuracağız? Kısa süreliyse hangi tarihe göre kurulacak. Bir koalisyon mu azınlık hükümet mi olacak? Başbakanı kim olacak? Kısa süreli hükümet seçimlere kadar, yani bir erken seçime kadar hangi takvimden anlayıştan yola çıkacak? Bunları düşünür, aklımızı egemen kılıp, kuracaktık niye kurmayalım.

Biz hiçbir zaman kişisel çıkarlarımızı düşünmedik. Bizim koalisyon kurma gücümüz vardı. Parlamentoda sadece bir siyasal parti bütün partilerle görüşebiliyor, o da CHP. Şu tabloyu sizin önünüze koyayım. Sayın bahçeli de Demirtaş da diyor ki. Koalisyonda mutlaka CHP olmalıdır. Niçin? Çünkü CHP’ye güveniyorlar. CHP’nin çaba harcayacağını çok iyi biliyorlar.

Bir kişi istemiyordu bunu. O kişi iradesiyle Adalet ve Kalkınma Partisi’ni baskı altına aldı. Açıkça kuramazsınız dedi. Şimdi tekrar seçime gidiyoruz. Soru şu, seçim yapmadık mı? Yaptık. Koalisyon kurulması gerekmiyor mu? Milli iradeye göre gerekiyor. Eğer siyasi partilerin liderleri koalisyon kuramamışlarsa, bu vatandaşın demesi lazım ki, benim irademi niye çiğnedin? Beni neden tekrar sandığa götürüyorsun arkadaş sen. Tek istisnası biziz. Biz elimizden gelen her türlü çabayı gösterdik.

"CHP KAÇTI DİYENLER..."

Biz sorumluluktan kaçsaydık “gelin 4 yıl hükümet kuralım” demezdik. Bir bakan düşünün atama dahi yapamıyor. Bu kabinede olmak ne demektir. Biz tekrar seçime neden gidiyoruz. Millete diyoruz ki “sen oy verdin ama biz bunu kabul etmiyoruz. Bizim dediğimiz olana kadar seçim olacak.”

Biz baştan Sayın Davutoğlu ilk geldiği gün ne söylediysek en sonunda da onu söyledik.
Biz partiyi kişisel çıkarı düşünmeden ülkeyi düşünen bir anlayışla yola çıktık.
Çıkıp bir bakan biz 2 ayda şu sorunu çözeceğiz desin. Hangi sorunu çözecekler.
Bir siyasi parti sorunları çözmek için hükümette yer alır. Sorunları çözmek için değil ertelemek için biz bir hükümette yer almayız.

 MHP İLE HDP NASIL BİRARAYA GELECEKTİ?

Ben öyle bir cümle kullanmadım. Bahçeli’yle konuşurdum. İkna etmeye çalışırdım. Kendilerinin seçim bildirgesindeki hedefler var, koyardık masaya. Hangilerini Mart’a Nisan’a kadar yapalım. Bunların hepsini yapabilirdik. 17-25 aralık dosyalarını masaya koyabilirdik. Biz açıkça, emekliye iki maaş ikramiye. Kesinlikle yapabilirdik. Asgari ücreti yapabilirdik. Bunların hepsini yapabilirdik.

Derse ki sayın bahçeli, efendim 17-25 aralığı da mutlaka çözelim. Hay hay, ama hukukun üstünlüğü çerçevesinde. Bunları anlattığımız zaman elbette Sayın Bahçeli’nin itiraz edecek bir şeyi olursa dinlerdik onu. Bizim koalisyon yada azınlık hükümeti kurma şansımız daha yüksekti. O şans verilmedi, bilinçli olarak verilmedi. anayasa çiğnendi, teammüller çiğnendi verilmedi.

CHP’deki değişim toplumun geniş kesimleri tarafından algılanamadı.  Onda bizim de kusurumuz var. vatandaşın ayağına yeteri kadar gidemedik. Vatandaşı suçlayacak halimiz yok. Demek ki oturup anlatmamız lazım. Bizi şu veya bu şekilde karalayan, vesaire vesaire diyen oldu. bizim söylediklerimize bakın, projelerimize bakın. Kötü yönetim Türkiye’de 13 yılda kurumsallaştı. Hiçbir devlet dairesi sağlıklı hizmet vermiyor. Oysa işi ehline vermemiz gerekirdi. 13 yılda Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir AKP devletine dönüştü. Bu yanlıştır. Devlet ayrı, siyasi partiler ayrıdır. En iyi biz yönetiriz. İddialıyız.

Biz uzun süre, 13 yıl bize ver… Hayır hayır, dört yılda görecekler. Türkiye dünyada saygın bir ülke olacak. Dış politikada… Avrupa Birliği fasıl açtı açmadı, böyle bir olay hiç bakmadan ama. AB’nin gereklerini parlamentodan geçireceğiz.

1 Kasım'da yapılacak seçim için oy hedefiniz var mı?

Hayır, ama oyumuzu yükseltmek istiyoruz. Türkiye iyi yönetilmiyor. İki başlı bir anlayış var. ben şunu bir türlü içime sindiremiyorum. Benim ülkemin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan cumhurbaşkanı, kullandığı bir söz nedeniyle 15 dakika bile geçmeden, ilgili bir ülkenin yetkilileri tarafından yalanlanıyorsa, bu benim ağrıma gidiyor. Onun ağrına gitmeyebilir. Bu ülkenin dışişleri bakanı, verdiği bir örnek dolayısıyla, birkaç dakika sonra yalanlanıyorsa, hükümet olarak onların ağrına gitmeyebilir. Ama benim ağrıma gidiyor.

Sen kul hakkı yemeyen iktidar istemiyor musun? Herkesin kazandığı bir Türkiye istemiyor musun? Birilerinin peşine takılma, takılma. Bu ülke adam gibi yönetilmek zorundadır. Türkiye’nin bu bilgisi de var, kapasitesi de var bunu yapabilecek. Biz bunu niye yapmayalım? Bunu toplumun önüne koyacağız. Daha fazla koyacağız. Bir dönem bizi eleştirirlerdi. Siz Sivas’ın ötesine geçemiyorsunuz diye. Dün benim vekil arkadaşlarım Şırnak, Hakkari, Van’daydı. Buyursun beyler gitsinler bakalım. Türkiye’yi ne hale getirdiler.

Seçim listeleri, biz ön seçim yapıyoruz. Merkez yoklaması olsaydı, oturup ittifak yapabilirdik. Şimdi bizim öyle bir olanağımız yok. Ama partiler destek verirlerse CHP’ye mutluluk duyarız. Şu anda herhangi bir görüşme yok.

"Oy verin gitsinler" sloganı vardı... O slogandan geri dönüş olacak mı_?

Yeni sloganlarımız olacak. Oy verin gitsinler dedik, gittiler. Koalisyon farklı bir evre. Millet iradesini ortaya koydu. Biz o iradeye duyduğumuz saygı gereği olarak, koalisyon istiyor vatandaş.

Biz Türkiye’yi düşünüyoruz. Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu, partiyi düşünmüyorum. Biz Türkiye’yi düşünüyoruz. Biz önce Türkiye diyoruz. kendi demokrasimiz, hukukumuz. Bunlar olursa CHP olacaktır. Bunların olmadığı bir yerde siyasal partilerin büyümesi zaten mümkün değil. o vatandaşlarıma şunu diyorum. biz nasıl önce Türkiye diyorsak, onlar da lütfen önce Türkiye desinler. Bahçeli’yle özel bir görüşmemiz olmadı.

ÇÖZÜM SÜRECİ

CHP 'çözüm süreci'nin ardından yeniden kullanılmaya başlayan kavram 'terörle mücadele' için seçmene neler söyleyecek?

2002’de bu ülkede terör var mıydı? Yoktu. Terörsüz bir ülke devraldılar. Sonra ne oldu? küçük bir Anadolu ilinde, iki ton. Patlayıcıyı yüklüyorsunuz, karakola saldırıyorsunuz. O iki tonluk patlayıcı oraya nasıl geldi? Doğu Güneydoğu’da bütün kentler cephaneye dönüşmüş durumda. Bu silahlar buraya nasıl geldi? Hiç terör yokken, PKK nasıl bu kadar güçlendi? O gücü ona kim verdi?

Bir değil, iki değil, üç değil, defalarca söyledim. Yahu yanlış yapıyorsunuz, PKK vergi daireler, askeri daireyi kurdu. Ne yapıyorsunuz diye sorduğumda, siz bunu  bilmezsiniz dediler.

"Bu kadar kan aktıktan sonra mı uyandınız? Yeniden başa döndüler"

Sonra şimdi beyler diyorlar ki, haklısın bu iş Meclis’te çözülür. İyi de bu kadar kan aktıktan sonra mı uyandınız siz? Toplumsal barışın sağlanması lazım. Yeniden başa döndüler. Ne zaman döndüler? Tarih önemli. 8 Haziran’dan sonra döndüler. Niçin döndüler? Çünkü tek başlarına iktidar olamadılar. Üçüncü soru, peki neden bu terör? Tek başlarına iktidar olmak için Türkiye’nin kaosa sürüklenmesi lazımdı. Ekonomik olarak açmazlarla karşı karşıya gelmeleri lazımdı. Kim söylüyor bunu, onların bakanı söylüyor. “eğer başkan seçtirseydiniz bunların hiçbiri olmayacaktı”

"Hiç birisi samimi ve dürüs değildi"

Ve Türkiye’ye vatandaşın önüne ağır bir fatura koyuyorlar. “Bak ağlıyorsun, perişan oldun. Gel şimdi bana oy ver, ben tek başına iktidar olayım, bunu önleyeceğim” 14’ncü yılda mı önleyeceksin? Bu sorun onların anlayışıyla çözülmez. Hiçbirisi samimi ve dürüst değildi. Kişisel gizli bir ajandanız olmayacak dedik, kişisel ciddi ajandaları var onların. Koltuk, saray, başkanlık. Dedik ki, halka hesap veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Görüşme tutanaklarını açıklayamıyorlar. Topluma bilgi vermediler. Bu sorunu biz çözeriz. Sen bu sorundan kurtulmak istiyorsan, bu sorunu ancak ve ancak CHP çözer.

Silahları nasıl susturacaksınız? CHP'nin bir çözüm planı var mı?

Çözeceğiz bu sorunu. Az önce söyledim, samimi ve dürüst olacaksınız. Ben bu sorunu çözeceğim arkadaş. Benim özel mevkii merakım yok. Hesabını veremeyeceğim hiçbir angajmana girmeyeceğim ve topluma söyleyeceğim. Parlamentoda çözeceğim ben bu olayı. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasi gelmek zorundadır.  Biz sorunu çözmek için yol haritasını bizzat ben, dönemin başbakanına verdim. Hiçbir siyasi lider bunu yapmamıştır, ben yaptım. Bu böyle çözülmez dediler.

Operasyonlara devam edecek misiniz?

Kim eline silah alır, bir yere saldırırsa bir kişiyi öldürürse, yok ben bunu görmeyeceğim diyemezsiniz. Hukuk içinde çözeceksiniz bu olayı...

Özerklik açıklamaları

Asla doğru bulmuyoruz. AB’nin yerel yönetim özerklik şartını zaten kabul edilmişti. Belediyeler daha rahat çalışacaklar. Ankara’da bakanların kuyruğuna takılıp para dilenmemesi lazım. Ta 1930’daki kanunda var. Şimdi yerel yönetimler özek dediğim zaman, bazı çevreler vay efendim diyor. Zaten 1930’dan beri var. Geçmişte olanları bilmeniz lazım. Geleceği şekillendirmeniz lazım. Bizim yaptığımız bütün çalışmalar böyle. 30 Ağustos’u kutladık. Beraber değil miydik? O savaşı beraber vermedik mi? Buyurun Çanakkale’ye bakın. Neden ayrışıyoruz, bölünüyoruz? Bizi bölen 13 yıllık siyasal anlayıştır.

Sokaktaki esnafın sorunlarını dinleyeceksiniz. O sorunları çözeceksiniz siz. Siz bunların hiçbirisini yapmadınız. Yapmadılar bunlar. Oturup görüştüler, Oslo tutanaklarını hatırlıyorsunuz değil mi? Diyor ki bir görevli “sizin silah deposu yığdığınızı çok iyi biliyoruz” İstanbul’un göbeğinde kaleşnikofla sokağı denetleyen insanlar yok muydu? Kim yönetiyordu 13 yıl.