İtiraf edelim ki acıklı bir durumdayız.
Ülkemiz tam bir curcuna içinde...
Peki, nasıl bu hale geldik?
Lâfı uzatmadan söyleyeyim:
Türkiye’yi bu duruma getiren “dinci dinsizler”dir!
Din maskesi altında insanları aldatan, inanç ve vicdan sömürüsü ile kendilerine çıkar sağlayan, din ve mezhep çığlıkları altında terör örgütlerini besleyen “dinci dinsizler” ülkeyi yangın yerine çevirdi!
Ne demek “dinci dinsiz”?
Bunu, yalnız Türkiye’nin değil bütün Ortadoğu’nun en aydın ilahiyat bilgini Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk kitaplarında anlatıyor.

* * *
Yaşar Nuri Öztürk’ün
DEİZM - Tanrı’dan başka insanüstü tanımayan inanç” adlı kitabı da, diğerleri gibi ilgiyle okunan ve ders veren bir eser...
Yaşar Nuri Hoca, Kur’an-ı Kerim’den çok önemli ayetleri açık ve anlaşılır bir dille okurlarına anlatırken, dine zarar veren “dincilerin dinsizliklerini” gözler önüne seriyor!
Kitaptan kısa bir pasaj:
Dincilik, tevhit dinini şirk dinine dönüştüren bir aldatma ve saltanat ideolojisidir.
Ve hiçbir ideoloji, dinci tasallutun kurduğu hegemonyayı kuramamıştır, kuramaz. İdeolojilerin en kötüsü bile sizi nihayet evinizin kapısına, en kötü ihtimalle yatak odanıza kadar kontrol eder. Çünkü dinciliğin melekleri, cinleri, ermişleri, ilhamları, kerametleri, daha bilmem neleri vardır.
Dincilik, bütün bu unsurları sizin hayatınızı karartmak için kullanır!
Daha kötüsü, siz bu kullanımdan şikâyetçi olmazsınız. Çünkü bu kullanım ‘Allah adına ve Allah rızası’ (!) diye yaftalanmıştır. Ona karşı çıktığınız anda dinci ekip başları sizi “dinsiz” ilan eder.”

* * *
Mehmet Şevket Eygi, dinci kesimin önemli bir yazarıdır. O da “Din diye diye dinin içi boşaltılıyor” diye şikâyet ederek şunları yazıyor:
Müslüman olmayan İsveç, Norveç, Danimarka, Yeni Zelanda gibi ülkelerdeki şeffaflık ve temizlik, doğruluk ve dürüstlük bizde yok!
İslâm’ın kesinlikle haram kıldığı, yasakladığı rüşvet alma verme, haram yeme, gayrimeşru rantlar, riba, zina,
yalan, iftira, gıybet, emanete
hıyanet, dedikodu,
korkunç boyutlara ulaşmış, genelleşmiş.
...Realitede ümmet var mı bilmiyorum ama varsa ne hale gelmiş, ne boyalara girmiş bu ümmet?
Dinin içi boşaltılıyor, küfür ve nifakın isteğine uygun yeni bir light ve ılımlı İslâm türetilmek isteniyor ama bizim çoğumuzun, durumun vahametinden haberi yok!
...Ramazan gecelerinde minareler arasına ışıklı mahya geriliyormuş, ne yapayım ben onu?
Yakın tarihimizde Müslümanlar tek parti zulmü altında inlerken ümmet bünyesinde bugünkü kadar iç fesat, çekişme, tefrika yoktu!”

Bir Kadir İnanır vardı!

Yıllarca “çözüm süreci” “açılım-saçılım” diye tutturdular.
PKK güya silah bırakacaktı!
Geldiğimiz şu noktaya
bakın!
Ülke neredeyse enkaza dönmek üzere!
Nerede o AKP’nin “Âkil” adamları?
Çözüm” diye PKK propagandası yaparak Türkiye’nin, büyük bir çıkmaza girmesine katkıda bulundular!
...Ve ortalıktan toz oldular?
Şimdi sesleri solukları
çıkmıyor!

* * *
Ben, içlerinden en çok
Kadir İnanır’a yanarım.
Filmlerinde hep iyiliği, doğruluğu, güzelliği canlandırdı, halkın kahramanı haline geldi. Sonra? Bu imajı bir anda yıktı!
Koca aktör, koşa koşa gidip “Âkil adam” olarak herkesi hayal kırıklığına uğrattı!
Kent kent, kasaba kasaba dolaşıp, halkı, PKK’lıların aslında iyi insanlar olduğuna inandırmaya çalıştı. İktidarın gözüne girebilmek için kendi hayran kitlesine ihanet etti!
Sonuç: Hüsran tabii ki...
Şimdi sigorta reklamlarında oynuyor ve bir keçi ortaya çıkıp ona “meee” diyor!
Hani nerede o eski alkışlar? Yok! Artık olması da mümkün değil!

Te­bes­süm

Kuduza yakalanırsa!

İktidar partisine mensup ünlü bir politikacı, kendisine yöneltilen eleştirilerden usanmış! Duruma çok kızıyor ama bir şey yapamıyormuş!
Bir toplantıda “Kuduz” konusu tartışılırken dinleyenlerden biri:
“Kuduza yakalanacak olursanız siz ne yaparsınız?” diye sormuş.
Ünlü politikacı:
“Çok basit”demiş “İlk önce bana kâğıt kalem getirmelerini isterim!”
“Vasiyetinizi yazmak için mi?”
“Hayır, ısıracağım gazetecilerin listesini yazmak için!”

Günün Sözü

Geçmişten çok geleceği düşünelim, çünkü bundan sonra orada yaşayacağız!