80 milyon nüfuslu ülke; delisi de olur, velisi de… Eli bıçak, satır, saldırma, tüfek, tabancaya gideni de var. Aklını, kanuna, nizama, vicdana uyduranı da... Adam öldürme, kendi hükmünü kendi verip, kendi cezasını kendi kesme, yaralama, saldırı, taciz, tecavüz hep oluyordu. Ama bu kadar yoğun hiçbir dönemde görülmedi. Hapishaneler, doldu taştı. Türkiye suçlu üretim makinesi haline geldi, getirildi.
Son 24 saate bakın:
Bursa kalecisi bıçaklandı!
Ankara’da Astsubay öldürüldü.
Urfa’da 2 grup çatıştı.
Tabancalar, tüfekler konuştu.
Çok sayıda, can kaybı var.
Türkiye her gün en az 15 ayrı şehirde, en az 15 ayrı silahlı saldırı, benzin döküp kundaklama, silahla yaralama, gol yedi diye kaleci bıçaklama, ayrıldığı eşini boğma, parkta yalnız dolaşan hamile kadını öldürmeye kalkışma türü cinnetlere düşmüş “ruh hastası bir toplum” görüntüsü altında kıvranırken Cumhurbaşkanı taraftarlarını meydanda topluyor.
İdam…
İdam…
Bağıranların aklına sormak, sorgulamak, hangi sebepler bu sonucu doğurdu diye irdelemek gelmiyor:
Sen iktidarsın.
Göz yummuşsun.
Yataklık etmişsin.
FETÖ, içine girmiş.
Altını oymuş.
Orduya sızmış.
İbadeti ele geçirmiş.
Ticareti yönetir olmuş,
Sonra darbeye kalkışmış
İdam neyi çözecek?
Önce Fetullah’ ı getir.
Devlet olduğunu görelim.

*  *  *

Dava süreci başladı.
Savcı, darbe girişiminin 1 numaralı sanığı olarak Fetullah Gülen’i gösterdi ve 92 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi.
92 kez ne demek?
Hapiste çürür.
Ancak ölüsü çıkar.
İdam istemek, Fetullah Gülen için kurtuluş olur ve idamı geri getirmek Türkiye’yi çağın gerisine iter. Hukukçuların tarifiyle idam; devletin tasarlayarak insan öldürmek için “ölüm cezasını yasaya koyması” demektir. Eski çağlarda geçerliydi, bugün çağ gerisidir. Türkiye’de meydanları dolduranlar demokratik erdemleri değil de  “kölelik döneminin cezası idam isteğini” bağırıyor.
Laiklik.
Hak ve özgürlük.
Kuvvetler ayrılığı.
Yargı bağımsızlığı.
Bunlar demokratik erdemler. Türkiye meydanlarında “demokratik erdemleri bağıran insanların ülkesi” olmalıydı. İnsanları “yeme-içme-ev alma- araba edinme- devletten muhtaç maaşı bağlatma- sahip olduğu tek evinin değeri arttı diye kendini zengin sayma…” türü kaba haz ve kör nefis (hedonist) çıkarlarından yakalamış kurnaz politikacı bağırtıyor.
İdam…!
İdam…!

*  *  *

Bu isteğe en çok ABD’de korunan Fetullah Gülen seviniyordur. Türkiye’ye “idam yeniden gelirse” ABD,  Fetullah’ı yasalarında idam olmayan bir başka ülkeye gönderir, o ülkede “sizde idam var, insan haklarına aykırı Fetullah’ı vermem” diye gerekçe gösterir.
Önce izan.
Sonra idam.

HAYIR demek için 60 neden (12) 

Bir imza atacak!


Neyi oyladığımızın farkında olanlar, olmayanlara anlatmalı:  Bir imza atacak damadım enerji bakanıdır. Bir imza atacak öbür damadım milli savunma bakanıdır. Bir imza atacak kızım aileden sorumlu bakandır. Bir imza atacak eşim din ve diyanet bakanıdır. Bir imza atacak dünürüm bakan yardımcısıdır. Bir imza atacak, seni bakanlıktan attım. Bir imza atacak Meclis’i hiçbir neden göstermeden feshettim. Bir imza atacak Meclis’i feshedilmiş ülkede istediğim zaman seçim yaptım. İşte 16 Nisan’da “yeter söz tek imzanındır anayasa teklifini” oyluyoruz. Bu yetkiler bile tek başına “hayır demek” için yeterli!