Oh oldu, biz söylemiştik, biz yazmıştık diyecek halimiz yok. 140 yıllık hayalimizdi. Milli ve yerli otomobili, kendi mühendisimiz, kendi işçimiz, kendi sermaye gücümüz, kendi öz becerimiz ile yapacaktık. Yaklaşık 60 yıl önce ilki devlet girişimi, ikincisi özel sektör montajcılığı denemesi ile “otomobilini yapan ülke” olmaya da cesaret etmiştik. Bütün ulus, gurur duymaya hazırdık.

★★★

Yerli otomobil üretmenin, iktidar parlatmasına ve siyasi algı avcılığına alet edilmemesi gerekirdi. Biz bunu söyleyip yazıyorduk.

Ne oldu?

TOGG, zarar rekoru kırdı. 2024 yılı zararı 13 milyar lirayı geçti. Varlık değeri de geriledi.

★★★

Şunu biliyoruz:

Yeni bir otomobil üretmek ve dünya pazarına sürmek, hemen karlı başlamıyor; bir otomobilin “marka olarak kendini iç ve dış pazarda kabul ettirebilmesi” 3-4 yıl zararı sırtlamayı gerektirir. Bunu göze almayalım; yerli ve milli otomobil yapamayalım diyen yoktu.

★★★

Sadece “yerli ve milli otomobil yapacaksak; sürekli zarar eden ve döviz yutarak ekonomiye yük bir kara delik olmayacak” ölçülerde üretilmesi gerekir diyenler vardı. Doğru olan ve övünülecek olan buydu. İtalyan tasarım firması, Çinlilerle birlikte SUV (sportif hizmet taşıtı) geliştirmişti. İsteğimiz üzerine İtalyan firma elindekini makyajladı, parasını aldı ve Türkiye’nin ilk yerli ve milli otomobili TOGG, böyle doğdu.

★★★

Soru şuydu:

Ne kadar döviz yutuyor, ne kadar kazandırıyor? Zarar etse bile sosyal faydası (bilgi ve beceri üretimi) nedir? Kârlı kazançlı döneme ulaşması için yapılmış bir plan, program, projeksiyon (ön görü anlamında) var mı? TOGG, AK PARTİ Genel Başkanı’nın, Cumhurbaşkanı kalmak için başvurduğu siyasi propagandanın aleti bir kara delik olduysa; bunun açıkça halka söylenmesi gerekirdi.

Söylemediler.

4 babayiğit şirketin sahibi; devletten hangi garantiyi aldılar? TOGG’un sırrı buydu!

Hala sır!

Neden sır?

★★★

TOGG’un CEO’su Gürcan Karakaş, üretimin başladığı yıl (2022) şunları anlatıyordu: Üretim bantlarında 250 robot durmadan çalışıyor. Gövde, boya, montaj bölümleri, Ar-Ge merkezi, stil tasarım, prototip geliştirme, test merkezi, strateji merkezi, kullanıcı deneyim parkı, Avrupa’nın doğayı kirletmeyen en temiz boyahanesi; metrekareye 5 gramdan daha az uçucu organik bileşen salımı ile; Avrupa’daki yasal sınırın 7’de 1’i değerle en temiz üretimi bizim TOGG yapıyor.

★★★

3 yıl sonra bugün TOGG CEO’su “rekor zarar” haberine; “iç pazar lideriyiz, 2030 yılına kadar 1 milyon doğuştan akıllı cihaz üretmeyi planladık. Biz doğuştan elektrikli otomobil yapan bir şirketiz. Markanın bundan sonraki hedefi ihracata başlamaktır” cevabını verdi.

★★★

Yani biz geri kalmayı kapattık, dünyayı yakaladık. Bu tablo karşısında hangi odun ruhlu duygusuz kalabilir! Ancak bunlar olurken Çin otomobil üretim devi BYD’ye TOGG’u iç pazarda zorlayacak teşvikler verildi. Çin firması, 2 bin 500 çalışanı da Çin’den getirme şartını kabul ettirdi ve Manisa’da fabrika kurmaya başlandı. Aynı teşvikler, başka bir Çin otomotiv şirketi Chery de verildi, o da Samsun’a fabrika kuracak.

★★★

Daha önce “TOGG, Türkiye’yi geleceğin teknoloji merkezi yapacak” diyorlardı; aynı cümleyi alıp, başındaki TOGG’u attılar; “BYD, Türkiye’yi geleceğin teknoloji merkezi yapacak” demeye başladılar. Cümlenin başındaki TOGG’u atıp yerine Çin şirketinin adı BYD’yi koyarak övünmek, tek kelimeyle aymazlık. Aymazlığa TOGG’ un rekor zararı da eklendi.

★★★

140 yıllık hayalimizdi. Edebiyatımızda bile 1898’de ilk realist roman “Araba Sevdası” adını taşıyordu. Ve bu romanın yayımlanışından 100 yıl sonra; “Onun arabası var… Gider mi gider…” şarkı sözleri genç kuşağın diline yapışmıştı. TOGG’un Türkiye iç pazarını Çin, Japon, Alman, İtalyan firmalarına kaptırmaması ve hem de dış pazarda tutunmuş bir marka olmaya koşar adım gitmesi gerekirdi.

★★★

Rekor zarar açıklandı.

140 yıllık hayalimiz mutfakta mermer zemine düşmüş taze çiğ yumurtaya benzedi; hayalimiz yumurta kıvamında iktidar siyasetine alet edilmiş duruyor.