Yargı Reform Paketi, Cumhurbaşkanlığı’nda önemli değişikliklere uğradı. AKP grubunun paket üzerindeki çalışması devam ettiği için TBMM Başkanlığı’na verilmesi gecikti. CHP’nin gazeteci kökenli Milletvekili Utku Çakırözer, basın davalarına bakan avukatlar ve bazı hukukçularla görüştükten sonra, yargı reform paketinden beklentileri şöyle sıraladı:

1- Eleştiri amacıyla yapılan ve şiddet içermeyen düşünce açıklamaları suç kapsamından çıkarılmalı. Bu yöndeki düzenleme hiçbir yorum ve taktire yer vermemeli.

2- Eleştirel fikirleri nedeniyle yargılananlar eline silah almıyor. Ama Türk Ceza Yasası’nın kendi içinde çelişkili iki maddesi nedeniyle (220/6-7) terör örgütü üyesiymiş gibi cezalandırılıyor. Buna göre bir gazeteci, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmasa da örgüt üyesi olarak cezalandırılıyor. Bu çelişki olmamalı.

3- Türk Ceza Kanunu’ndaki terör tanımının sınırların belirsiz. Bu yüzden sadece düşüncelerini dile getiren gazeteciler, yazarlar terörle bağlantılı olmakla suçlanıyor. Terör tanımı net olarak yapılmalı ve her türlü yoruma kapalı olmalı.

4- Aydınlarımız tutuklu olarak yargılandıkları halde, haklarındaki cezanın istinaf mahkemesi kararı ile onanmasının ardından yeniden hapse giriyor. Oysa hürriyeti bağlayıcı bir ceza söz konusuydu ise bu karar mutlaka Yargıtay denetimine açılmalı.

4 AY KURALI KORUNMALI

5- Türk Ceza Kanunu’ndaki darbecilik ile ilgili maddelerin tamamı cebir ve şiddet kullanılması şartını koşuyor. Ancak aydınlarımızın hiçbirinin yargılama süreci, cebir ve şiddet kullandıklarına dair hukuki bir delil taşımıyor. Cebir ve şiddet unsuru delillendirilmeli.

6- Hakaret suçları Türk Ceza Kanunu kapsamından çıkarılıp, özel hukuk ile ilişkilendirilmeli. Böylece hakaret suçu ağır ceza alanından çıkarılmalı.

7- Kovuşturma aşamasındaki tutukluk süresi 6 ay ile sınırlandırılmalı.

8- Basın Kanunu; haberde, yazıda davanın açılmasını yayın tarihinden itibaren 4 ay ile sınırlandırıyor. Ancak yayının üzerinden yıllar geçse de dava açılabiliyor. 4 ay kuralına yargılamalarda uyulması gerekiyor.

9- Yasalarımız; doğrudan katkı yapmadıkları takdirde bir haberden, bir yazıdan gazete sahiplerini sorumlu tutmuyor. Anayasa Mahkemesi daha önce “Suçların ve cezaların şahsiliği” ilkesine dayanarak bu yönde bir karar verdi. Ama Cumhuriyet Gazetesi yazarları, avukatları sadece gazetenin isim hakkını kiraya veren vakfın yönetim kurulu üyesi oldukları için tüm yayınlardan sorumlu tutuldu. SÖZCÜ Gazetesi’nin sahibi Burak Akbay da aynı şekilde. Bu kuralın çerçevesinin Anayasa Mahkemesi’nin kararı çerçevesinde artık net olarak çizilmeli.

10- Mahkemelerin verdiği tahliye kararlarına savcılar tarafından itiraz edilememeli.

11- Anayasa Mahkemesi’nin özgürlükler lehine verdiği kararlarla birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları bireysel kapsamdan çıkarılmalı, içtihat olarak değerlendirilmeli.

12- İnternet ortamında yapılan yayınlara ilişkin yasa, evrensel insan hakları ilkerenine uygun olarak düzenlenmeli.