Seçimden sonra “Tövbe” ederiz netameli, lastikli bir cümle. İktidar partisi sözcüsü, “Seçim bitinceye kadar günah işlemeye devam edelim” mi demek istiyor?
Niçin şimdi değil?
Niçin seçim sonu?
Bu kaçıncı tövbe!
Günah işleyip tövbe ederek, yeniden günaha girip yine tövbe ederek, halkın gözünde ve tüm Türkiye’nin gönlünde eriyorlar. Daha önce onlara inanıp da oy verenlerin desteğini her günah işleyişte ve her tövbe edişte yitiriyorlar.
Yine tövbe edeceklermiş!
Tövbe kuru lafla olmaz.
Kefaret de vereceklerdir.
Kefaret vere vere.
Günah sildirecekler.
Her günah sildirdikçe biraz daha halk desteğini yitirecek, halk desteğini her yitirişte oyları daha hızlı düşecek ve son seçimde Türkiye’nin 10 büyük kentinde belediye yönetimini yitirdikleri gibi gelecek ilk seçimde Türkiye’nin ikinci 10 büyük kentinin yönetiminden de gidecekler.
Gidişin yönü belli.
Çekiliyorlar.
Koltuk vere vere.
Koltuk ala ala.
Koltuk kapa kapa.
Çekiliyorlar. 

★★★

17 yıllık iktidarın ana çekirdek kadrosundan Abdülkadir Aksu’ya devlet bankası Yönetim Kurulu Başkanı koltuğunu verdiler. Sadık Yakut’a yönetim kurulu üyesi koltuğu, Mevlut Uysal’a Halkbank yönetim kurulu üyeliği koltuğu, Faruk Çelik’e Ziraat Bankası yönetiminde koltuk sundular.
Ver koltuk.
Al koltuk.
İşle günah!
Yap tövbe!
Sil günah!
Yine ağır toplardan Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, İsmail Kahraman’a da YİK koltuğu teklif edilmiş.
YİK, en çekimli koltuk.
En yeni, en değerli.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Ankara’da Külliye Sarayı’nda çalışıyor.
YİK, Saray koltuğu!

★★★

Saray’a yakın gazete ve TV yorumcularının keskin tahminlerine göre YİK koltuğu, dağılmayı önlemek, gidişi geciktirmek, dövüşe dövüşe çekilmek için veriliyormuş!
Ben sana!
YİK koltuğu vereyim.
Sen Ali Babacan’a gitme.
Ben sana!
Banka koltuğu vereyim.
Ahmet Davutoğlu’na gitme.
Ben sana!
Kurul üyesi koltuğu vereyim.
Sen de Abdullah Gül’e gitme.
O kadar çok günah işlendi ve o kadar çok tövbe edildi ki, iktidar partisi kendi içindeki siyaseten, kendi kendine gebe kaldı.
Karnı burnunda.
Doğurdu!
Doğuracak.
AKP’nin içinden eski bakan Ali Babacan ile eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ayrı bir parti, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu da ayrı bir parti kuracaklar.
Saray’ın partisi!
Sancılar içinde.
İkiz doğuracak.
İşte bu eski ağır toplar; Arınç’lar, Aksu’lar, Şahin’ler, Çelik’ler, Çiçekler, Uysal’lar ve Kahramanlar, eski ağır top Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı yeni partiye gitmesinler diye Saray, “Ben sana koltuk vereyim...” günahı işlemeyi göze aldı.
Koltuk dağıtıyor!

★★★

Siyasi ahlaka bak!
Ver bana koltuk.
Yoksa Babacan’a giderim.
Sun bana koltuk.
Yoksa Davutoğlu’na geçerim.
O kadar günah işlediler ve o kadar tövbe ettiler ki, halkın gözünde ve gönlünde erim erim erime sürecine girdiler.
Koltuk vere vere...
Koltuk ala ala...
Koltuk kapa kapa...
Çekiliyorlar.

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Bu ülke aile boyu koltuk sahipliğini de gördü!


Merve Kavakçı, Büyükelçi yapıldı. Mariam Kavakçı. Cumhurbaşkanı danışmanı yapıldı. Gülham Kavakçı, o da Cumhurbaşkanı danışmanı oldu. Ravza Kan (Kavakçı) AKP milletvekili yapıldı. Erva Kan (Kavakçı) Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Proje Direktörlüğü’nde koltuk sahibi oldu. Ravza Kavakçı, Merve Kavakçı’nın kız kardeşi. Osman Kan ile evlendi. Osman da koltuksuz kalmasın diye düşünüldü. Osman Kan (Kavakçı) Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir devlet kurumu olan Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü yapıldı. İkinci kız kardeş Elif Kavakçı, Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan’ın moda tasarımcısı yapıldı.