CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun başına gelenleri izlemişsinizdir.

İsterseniz kısa bir özet yapayım:

- CHP’nin de desteklediği geçici bir anayasa değişikliği ile dokunulmazlığı kaldırıldı.

- Yargılandığı davada hapis cezası aldı ve duruşmada tutuklandı.

- Cezaevindeyken yeniden milletvekili seçildi.

- Dokunulmazlık kazandı ve tahliye edildi.

- Yargıtay dokunulmazlığı kazandığı halde yargılama sürecini devam ettirip kararı onaylayınca hakkındaki hüküm kesinleşti.

- TBMM Başkanı hakkındaki hükmü TBMM Genel Kurulu’nda okuyunca milletvekilliği düşürüldü.

- Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru lehine sonuçlandı. AYM Berberoğlu’nun seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğine hükmetti ve yeniden yargılama istedi.

- Berberoğlu hakkında ilk mahkumiyet kararını veren 14. Ağır Ceza Mahkemesi AYM’nin kararını tanımadı.

- Berberoğlu yeniden AYM’ye başvurdu.

- AYM, belki de Türkiye tarihinde ilk kez aynı davada aynı kişiyle ilgili ikinci kez hak ihlali kararı verdi.

Şimdi soru şu: Bu kadar net bir hukuki durum varken Berberoğlu TBMM’ye dönecek mi?

★★★

Ankara’da dün bu soruya yanıt aradım.

AK Parti yetkililerine sordum. Üst düzey bir AK Partili şunu söyledi:

“Artık bu meselenin uzamaması gerek. Yerel mahkemenin direnmesi doğru olmaz. Bunlar aşılması gereken konular. Bu mesele artık Türkiye’nin ayak bağı olmamalı.”

Anlaşılan yargı reformunun, Avrupa Birliği ile ilişkilerin iyileştirilmesi arzusunun gündemde olduğu şu günlerde iktidar partisi Berberoğlu konusunda olumlu bir yaklaşım belirlemiş.

O zaman yeni soru da şu:

Bundan sonra ne olacak? Süreç nasıl işleyecek?

Bunu üst düzey bir yargı yetkilisine sordum.

Tereddütsüz, “Süreç olması gerektiği gibi işleyecek” dedi.

Peki sürecin nasıl işlemesi gerekiyor:

“Dosya yerel mahkemeye (İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi) gider. Mahkeme, AYM’nin dikkat çektiği dokunulmazlık durumunu dikkate alır ve ‘sanığın dokunulmazlığı var’ diyerek yargılamayı durdurup dosyayı Adalet Bakanlığı’na gönderir. Adalet Bakanlığı da TBMM’ye dokunulmazlığın kaldırılması için fezleke gönderir. Dokunulmazlık kaldırılırsa Berberoğlu’nun yeniden yargılanmasına başlanır.”

★★★

Yargı süreciyle ilgili sorulara yanıt aldıktan sonra olayın ikinci boyutuyla ilgili soruya geçiyorum: “Berberoğlu TBMM’ye dönebilir mi?”

El cevap: “Yeniden yargılama başladığında TBMM kürsüsünden okunan ve Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesine dayanak olan Yargıtay kararı, yani hüküm ortadan kalkar. Bu da Berberoğlu’nun TBMM’ye dönmesinin önünü açar.”

İşin yargı kısmı bu kadar net olsa da Berberoğlu’nun TBMM’ye dönmesi siyasi bir karar gerektiriyor. Yeniden yargılama süreci başlatıldığı, dokunulmazlık nedeniyle Adalet Bakanlığı’na dosya gönderildiği gün TBMM Başkanlığı’nın harekete geçmesi gerekiyor. Berberoğlu TBMM Başkanı’nın okuduğu hükümle milletvekilliğini kaybettiği gibi, TBMM Başkanı’nın okuyacağı kararla geri dönebilir.

O zaman son soru?

“TBMM Başkanı Mustafa Şentop, bu adımı atar mı?”

Yargı süreci bu netlikte olursa Şentop bu adımı atar.

Sadece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez yaşanan bir gelişme olduğundan, gelecekte içtihat olarak kabul edilebilecek uygun hukuki prosedürü tayin etmesi gerekir.

Bunun için de Anayasa hukukçularından görüş sorması yeter.

Yaptığım görüşmelerden anladığım, Cumhurbaşkanı’nın reform ve diplomatik açılım hedefinde karşımıza çıkacak ilk ve en önemli gelişme Berberoğlu’nun TBMM’ye dönmesi olacak.

Artık konu sadece takvim meselesi.

Soylu’nun isyanı


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medyada annesine küfredenlerin mahkemeden adli kontrolle serbest kalmasına isyan etmişti. Gerçekten isyan edilmeyecek gibi değil. Geçmişte aynı küfür, aynı cümleyle, aynı mecrada benim anneme de yapılmıştı. O nedenle Sayın Soylu’nun hissiyatını çok iyi anlıyorum. Yapanları kınıyor, lanetliyorum.

Bana küfreden ve o küfrü paylaşanlar iktidar mensubu ve destekçisiydi. Mahkeme yüzü dahi görmedikleri gibi, iktidar gücünü kullanarak akreditasyon yasağı gibi mesleki olarak elimi kolumu bağlayan kararlara da ön ayak oldular.

Ne yazık ki iktidar cenahından birilerinin ağzından ya da kaleminden çıkan “hain”, “terörist”, “namussuz”, “şerefsiz”, “cibilliyetsiz” gibi hakaretleri neredeyse her gün duyan, okuyan ama mahkemeye gittiğinde “düşünce özgürlüğü” yanıtını alan çok fazla tanıdığım var.

Biz ulaşamasak da Bakan Soylu’nun gereken adalete bir an önce kavuşmasını diliyorum.

Zira o adalet hepimize lazım.