Birazdan yazacaklarımı 14 ay gecikmeli yazıyorum.

Gecikmeli yazıyorum, çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu fikrinden yola çıkarak, konunun hukuki yollardan sonuçlanmasını bekledim.

Ancak hiçbir gelişme yaşanmadı ve bana da yazmaktan başka çare kalmadı.

★★★

Günlerden 20 Şubat 2020. Saatler 17:15’i gösteriyor. Muğla İli Kamu Hastaneleri Başkanı Dr. Esin Nebioğlu, bir meslektaşıyla birlikte odasında toplantı yapıyor.

Bu sırada dışarıda bazı bağrışmalar duyuluyor. Bir erkek sesi “Ben onlara gösteririm. Onlar kimmiş. Yeter artık” diye haykırıyor. “Herhalde öfkeli bir hasta yakını” diye düşünüyorlar.

O da ne. O öfkeli ses bulundukları odaya giriyor.

Bir erkek, sağ eli yumruk olmuş omuz hizasında. Dr. Esin Hanım’ın makam masasına dayanıp bağırmaya devam ediyor. Doktor Hanım korkusundan dona kalıyor.

“Sen kim oluyorsun. Bunlar hep senin yüzünden yaşanıyor. Bütün gün oturuyorsun. Provoke ediyorsun. Talimatlar veriyorsun. Sen yazdırıyorsun.”

Dr. Esin Nebioğlu çok korka korka karşılık veriyor: “Beyefendi n’oluyor. Bir yanlış anlaşılma var galiba. Siz kimden bahsediyorsunuz. Sakin olun lütfen.”

Öfkeli erkek susmuyor.

“Sen benim kim olduğumu biliyor musun? İstesem buradaki herkesi sürdürtebilirim. Ben sıradan memur değilim. Mahvederim sizi. Bir telefonla Sağlık Bakanı’nı buraya getiririm.”

Dr. Esin Hanım öfkeli beyefendinin kim olduğunu bilmiyor ama durum yardımcısı içeri girip öfkeli erkeği yatıştırmaya çalışınca anlaşılıyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı bir telefonda oraya götüreceğini söyleyen öfkeli erkek, Dr. Esin Hanım’ın ebe kökenli yardımcısının eşi çıkıyor.

Belli ki evde eşini amirine karşı doldurmuş. “Bütün gün boş oturuyor, provoke ediyor, yazdırıyor” gibi bilgiler vermiş.

Dr. Esin Nebioğlu yaşadığı gerilimin şokunu atlatır atlatmaz şikayetçi oluyor, ifade veriyor. Yaşananlara tanık olanlar benzer ifadeleri tekrarlıyor. Ancak önemli bir engele çarpıyor.

Sağ yumruğunu omuz hizasına kaldırıp üzerine yürüyen öfkeli erkek, Muğla Adliyesi’nde görevli bir hakim çıkıyor ve hakimlerin soruşturma izinlerini Hakimler Savcılar Kurulu veriyor.

Aradan geçen 14 ayda HSK’da yaprak dahi kımıldamazken, Muğla Adliyesi’ndeki meslek dayanışması devreye giriyor. Dr. Esin Nebioğlu iftira atmakla suçlanıyor. Mağdurken sanık durumuna düşüyor.

Lehine tanıklık eden sağlık çalışanlarının görev yerleri değiştiriliyor. En zor görevlere veriliyorlar, mobinge uğruyorlar.

★★★

Yazdıklarımın tamamını resmi tutanaklardan yazdım ama hala hukuk devletine ve masumiyet karinesine saygı duyduğum için Hakim Bey’in ismini yazmadım.

Sağlık Bakanı Koca’nın kendisini bir telefonla Muğla’ya götürecek personel eşini kısa sürede öğrenebileceğini biliyorum. Aynı şekilde, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz’ın da siyasi gücünü hukukun gücünün üstünde gören bu erkeksi tavırlara kayıtsız ve sessiz kalacağını sanmıyorum.

Yazımı sorular sorarak bitirmek isterim:

Fahrettin Koca’ya: Hakim Bey’in telefonuyla Muğla’ya gider misiniz? Giderseniz, Hakim Bey’in siyasi gücü karşısında kadın personelinizi yalnız mı bırakırsınız?

Abdulhamit Gül’e: Ne zamandan beri hakimler illerin siyasetine yön veriyor, memurları sürdürüyor?

Mehmet Yılmaz’a: Siz ki camiayı kısa sürede binlerce FETÖ’cüden temizlemiş idealist bir yargı mensubusunuz. Bir soruşturmayı 14 ayda tamamlayamadınız mı?

İlgili herkese: Şiddet karşısında kadınların en büyük teminatı olması gereken yargı mensupları da kadınlara böyle öfke kusarken biz kime güveneceğiz?