1 Aralık... 1 dolar 13 lira 95 kuruşken, 196 daha gitti...


2 Aralık, 192 daha...


3 Aralık, 187 daha...


4 Aralık... 1 dolar 13 lira 71 kuruşken, 228 daha...


5 Aralık, 185 daha...


6 Aralık, 187 daha...


7 Aralık, 198 daha...


8 Aralık, 192 daha...


9 Aralık, bir 195 daha...


10 Aralık, 176 daha...


11 Aralık... 1 dolar 14 lira 05 kuruş olduğunda, 191 daha...


12 Aralık, 182 daha...


13 Aralık, 171 daha...


14 Aralık, 181 daha...


15 Aralık, 193 daha...


16 Aralık... 1 dolar 15 lira 23 kuruşa yükselmişken, 167 daha...


17 Aralık... 1 dolar 17 lira 18 kuruşa tırmanmıştı, 190 daha...


18 Aralık... 1 dolar 16 lira 80 kuruşa inmişti ki, 191 daha...


19 Aralık... 1 dolar yeniden 17 liraya çıktı, 171 daha...


20 Aralık... 1 dolar düz hesap 18 liraya fırladığında, 176 daha...


21 Aralık... 1 dolar bir gece bir hokus pokusla 13 liraya indi ama, 187 daha...


22 Aralık... 1 dolar 12 lira 47 kuruşa düştü, 179 daha...


23 Aralık... 1 dolar 11 lira 47 kuruşa geriledi ki, 168 daha...


***


Dolar aşağı euro yukarı... Altın parladı altın söndü... Faiz indi, enflasyon çıktı... Benzine zam geldi... Çarşı yandı... Asgari ücrete zam geldi... Merkez bankası seyretti... Merkez olmayan 8.6 milyar doları verip müdahale etti... Cumhurbaşkanı sessiz kaldı... Cumhurbaşkanı konuştu... Hazine bakanının gözleri parladı falan filan...


Bizi, hepimizi, 84 milyonu koca bir şişenin içine tıktılar. Günlerdir çalkalıyorlar! Çalkalanmaktan düşünemez, burnumuzun ucunu göremez, imdat çığlıklarını, konu komşudan yükselen hıçkırık seslerini duyamaz olduk, hissizleştik bakar körlere döndük!


Zaten düşünmemiz, düşünüp soru sormamız, konuşup bilgi edinmemiz, bu çalkalanma işi niye hep bizim başımıza geliyor dememiz hiç istenmiyor, iyi oldu bu döviz işi... Dolarla yattık, dolarla kalktık, kalkıyoruz...


1 Dolar 18 TL olurken Allah’tan geldi başa musibet! Hatta, “Rabbimiz, ‘Sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınarız’ buyurmaktadır” denildi şişedekilere! Parmak şıklatıp iniverince dolar, reisi cumhurdan bildik... Şişenin en dibindekiler pek sevindi, ‘hülooo oyum sana helal’ dedi!


Helal mi haram mı o tarafı bilmek zor!


Bilinen tek gerçek, kendi derdimize çok fena düşürdüler bizi... Gözümüz görmüyor, kulağımız işitmiyor artık, fıldır fıldır dönüyor dünya etrafımızda...


Görsek, duysak, o garip şişeden atıp kendimizi insan olarak hissetmemiz gerekirdi; 23 günde genci yaşlısı, kadını erkeği, çocuğu 4 bin 283 canın parmaklarımızın arasından su damlacıkları gibi kayıp toprağa düştüğünü... İliklerimizde hisseder korkardık mutlaka, 23 günde yarım milyon kişinin daha koronavirüse yakalandığını!


O şişenin içinde günlerdir çalkalanmaya izin vermeseydik, koronavirüsle ilgili neden çok daha ciddi önlemler almıyorsunuz da (doğruluğu tartışmalı ama hadi inandık diyelim) her gün iki yüz, iki yüz ölüyoruz diye hesabını sorardık!


Sorabilirdik, sormamız gerekirdi, hakkını, hukukunu arayan her milletin yapması gerektiği gibi sormaya mecburduk ama sormadık!


Şunları dedik önümüzden vızır vızır geçen cenaze arabalarına gözucu ile bakıp...


5 bin kişi koronavirüsten ölmüş, Allah rahmet eylesin... 500 bin kişi koronavirüse yakalanmış, Allah şifa versin...


Oh ne ala, tam da tek başına yönetilecek memleket!


Bu dünyada her işi Allah’a havale edince, insan olarak sen ne işe yarararsın o zaman?