Türkiye’nin kaderini belirleyecek seçimlere sadece 7 gün kaldı. Ekonomi yönetimi özelikle şubat ayından bu yana kalan tüm enerjisini rezerv satışıyla dövizi dizginlemek ve kamu desteği ile borsadaki düşüşü sınırlamak için kullanıyor.

YÜZDE 30 YETERLİ

Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ceyhun Elgin, para piyasalarında işlerin her geçen gün kritik bir noktaya doğru gittiğini belirterek, döviz ve hisse senedi piyasalarının ancak 14 Mayıs’a kadar dayanabileceğini, olası bir ikinci tur ihtimalinin ekonomi için oluşabilecek en kötü senaryo olduğunu savundu. Prof. Ceyhun Elgin, mevcut iktidarın sürmesini ve muhalefetin kazanmasını içeren iki farklı senaryoda Türkiye ekonomisinde beklenenleri SÖZCÜ’ye anlattı. Ekonomik krizin büyümesine, uluslararası kredilibitesi yüksek bir ekonomi politikası yönetiminin engel olabileceğini, bunun da ancak iktidarın değişmesi ile mümkün olacağını belirten Elgin, mali ve para politikasının rasyonel bir noktaya çekilmesi ise yurt dışından gelecek sermayenin miktarının artacağını ve gelecek olan sermayenin yeni ekonomi yönetimine bir nevi nefes alma alanı yaratacağını söyledi. Elgin, rasyonel para politikasına geçişle birlikte faiz artışı gerekeceğini ancak yüzde 35-40 oranında beklenen enflasyonun altında bir faizle bu bunalımdan çıkılabileceğini kaydetti. Hali hazırda piyasalarda faizin yüzde 30’larda olduğuna işaret eden Elgin, Merkez Bankası’nın yüzde 8.5’e çektiği politika faizini de piyasa faizlerine çıkarmanın yeterli olacağını, enflasyonun bir miktar altında negatif bölgede kalmasının sorun yaratmayacağını kaydetti.

Krizin yükü topluma yıkılmamalı


Muhalefetin genişleyici maliye politikası sinyalleri veren vaadlerine de değinen Prof. Dr. Ceyhun Elgin, “Çay, fındık alım fiyatları, memur maaşları gibi vaadler var. Bunların gerçekleşmesi için mevcut kamu bütçesi açısından bir alan var. Kaldı ki hasta ve köprü geçiş gibi garantilerden kaynaklı ciddi harcamaların da geri dönüşü olabilir.
Ayrıca, enflasyona yakınsanan bir faiz artışının da yaratacağı bir miktar durgunluğa karşı olması da gerekli. Ekonomik enkazın yarattığı yükü topluma yıkmamak için bunların gerçekleşmesi gerekiyor. Krizin sorumlusu asgari ücretli, işçi, memur değil” ifadelerini kullandı.


Tam sermaye kontrolüne mecbur kalırlar


■ Prof. Dr. Ceyhun Elgin, henüz tam sermaye kontrolü söz konusu olmasa da bu noktaya doğru gidildiğini, mevcut iktidarın seçimi kazanması halinde,  bir noktada tam sermaye kontrolüne geçmek zorunda kalacağını söyledi. “Çünkü ülke döviz yaratamıyor” diyen Elgin, “Cumhurbaşkanı’nın söylemleri mevcut politikalarda bir dönüşe işaret etmiyor. Dolayısıyla bu koşullarda yaklaşan bir ödemeler dengesi krizini ancak sermaye kontrolleri ile önleyebilirler. Hayal ettiğimiz Türkiye bu değil” diye konuştu. Elgin, iktidar değişiminde mevcut sermaye kısıtlamalarının ve Kur Korumalı Mevduat gibi uygulamaların bir gecede kaldırılamayacağını ancak yıl sonuna doğru bir normalleşme oluşabileceğini söyledi.