Dünyanın en çok ilgi gören Premier Lig’in içinden gelen oyuncular, bu kadar temposuz olmamalı. Taraftarları bile sonunda isyan etti. Yavaş paslar ve pozisyona girememe problemleri çok şaşırtıcı.

Foden, geçen sezonun oyuncusu seçildi ama milli takımda kayıp. Saka, gol ve asistlerde uzman bir isim olmasına rağmen, milli formayla istenileni veremiyor. Bellingham, Real Madrid’in yıldızı... Milli takımda da elinden geleni yapıyor. Gol krallığında adını bir numarada yazacağınız Harry Kane aradığı konforu bulamayınca ortaya çıkmakta zorlanıyor.

Gareth Southgate, turnuvanın ilk maçından beri ülkesinin medyasında yerden yere vuruluyor. Üretemeyen, yan pas yapan, net gol pozisyonu bulmakta zorlanan, oynattığı futbolla izleyenlerin uykusunu getiren bir takım var sahada... İngiliz futbolunda pres, sert orta ve çerçeveyi görünce şut girişimleri olmazsa olmazdır. Bu takım başka bir galaksiden gelmiş gibi.

Slovakya'nın İtalyan teknik direktörü Francesco Calzona, mükemmel analiz ettiği İngiltere’ye karşı golü bulacaktı zaten. Schranz sakince golü atmıştı. Akla ister istemez şu soru geliyor.

Lig maratonu, Avrupa kupaları ve kendi ülkelerinin kupa organizasyonları çok yoğun olunca, artık ayaklar gitmiyor mu? Fakat şöyle bir gerçek de var. 1966 Dünya Kupası’nı kazandıktan sonra hep elenen ve bir türlü kupa alamayan bir İngiltere ile karşı karşıyayız. Dün akşam böyle kötü bir oyun anlayışıyla bu bitik takım sahada efsane futbolcular Beckham ve Gerrard olsa bile iş yapamazdı.

Yıldız futbolcu Bellingham, unutulmaz golcü Alan Shearer gibi altın golü atmasa elenip gidiyordu İngiltere. Uzatmaların hemen başında Harry Kane sahneye çıktı.

Kabus bitmişti.