Sevgili okurlarım, Suriye olaylarını hep birlikte izliyoruz ve bazı şeyleri ister istemez düşünmek zorunda kalıyoruz.
Arap dünyasında bugüne kadar nice diktatörler devrildi.
Son olarak Libya’da Muammer Kaddafi kaçarken halk tarafından linç edildi.
Irak’ta Saddam Hüseyin asıldı.
Sadece iki örnek bunlar...
Bu işler olurken de birileri ülkemizin dört bir yanında halka sesleniyordu.
“Diktatörler devrildi. Ulusal servet ve petrol gelirleri bundan sonra bu hırsızlar için değil, halkın refahı için harcanacaktır!”
★★★
Oysa hiç de böyle olmadı...
Yönetimi ele geçirenler birbirine silah çekti...
Ve her iki ülke de silah gücüyle bölündü.
Şimdi gerek Libya ve gerekse Irak tam anlamıyla bölünmüş durumda. İstikrar bir türlü sağlanamıyor,
‘Oh ne güzel oldu da diktatörler gebertildi’ diyenlerin hevesleri ne yazık ki kursaklarında kaldı...
Buna bizim yıllardır yöneten iktidar dahildir...
Çünkü o kanlı süreçte onların da payı vardır.
★★★
Şimdi hem Libya’da ve hem de Irak’ta Türk askeri var.
İkiye ayrılan Libya’da birilerini koruyoruz, öbür tarafla ilişkimiz kesik!
Kuzey Irak’ı ise PKK’dan koruma görevini üstlendik...
Ve bu ikili koruma sürecinde Türk vatandaşlarının cebinden milyarlarca dolar para çıkıyor.
Onların istikrarının bedelini biz ödüyoruz ki, bu bedeller öyle az buz rakamlar değil...
★★★
Şimdi Esad’ın devrilmesinden sonra bizim iktidar yine milletimizi kandırma sevdasına düştü...
“Özgürlük yolu artık açıldı. Bizim kardeşimiz olan Suriyeliler akın akın ülkelerine dönüş yapıyor. Dönüş yolunda araç kuyrukları her geçen gün artıyor!..”
Bunlar palavradır.
İnanmayın.
Hemen söyleyeyim, Türkiye’de yeni bir düzen kuran milyonlarca Suriyeli Recep Tayyip’in söylediği gibi bizim kardeşimiz falan değildir.
Onlara insan olarak saygı duyarız ama ulusal çıkarlarımızı kimseye feda etmeyiz. Hepsi o kadar!
★★★
Sayıları artık milyonlarla ifade ediliyor...
Bir sürü sorunu da yanlarında getirdiler.
Kesin sayıları bilinmiyor.
Ülkelerinden kaçırdıkları paralarla (yine miktarı bilinmiyor) on binlerce işyeri açtılar, binlerce konut aldılar, irili ufaklı iş sahibi oldular.
Sizce bunların bu saatten sonra Suriye’ye dönüş yapması artık söz konusu olabilir mi?
Bence olmaz da o yüzden soruyorum!
★★★
Esad devrildi, kaçtı gitti... Çok güzel.
Şimdi Suriye’de bir başıbozuklar rejimi egemen.
Örneğin, acaba sınırımızın Hatay yakınlarında neler olacak.
Esad öncesinde oralarda PKK egemendi, bundan sonra güç kime geçecek belli değil.
Halep bizim sınırımıza 45 kilometre mesafede.
Arabayla yarım saat.
★★★
Üstelik buralarda üslenmiş olan bir örgüt daha var, HTŞ. Tam adı Heyet Tahrir Şam.
O bölgeleri yıllarca kasıp kavurmuş olan gerçek ve acımasız bir şeriatçı örgüt.
Bir hafta öncesine kadar sınırımızda Esad vardı.
Beğenelim veya beğenmeyelim, her ne kadar sözü pek geçmese bile devletti.
Şimdi Halep, Hama ve Humus’ta, başka bir deyişle Türkiye sınırına en yakın olan bölgelerde PKK var, HTŞ var.
Siz hangisini tercih ederdiniz, Esad’ı mı yoksa bunları mı?
★★★
Sevgili okurlarım, Ortadoğu pisliğinde, Ortadoğu çirkefinde hiçbir diktatör kan akıtılmadan devrilmez.
Ama asıl kan, diktatör devrildikten sonra akar.
Silahlı taraflar mutlaka ve kesinlikle birbirine girer.
Suriye’de henüz o aşamaya gelinmedi ama işin Ortadoğu’da şaşmaz kuralı budur.
Yanılmayı dilerim.