Ocak ayında yüzde 5’in üzerinde gelen enflasyon rakamı, piyasa dahil herkesin moralini bozdu. Yıl sonu için belirlenen yüzde 21’lik hedefi yakalamak hayal olurken, yüzde 30’un altına inme ihtimali bile artık çok düşük. Yıl sonunda yüzde 30’un altına inilse bile bu ekonomik program ve uygulama anlayışıyla, enflasyonun kalıcı biçimde düşürülmesi imkansız hale geldi diyebiliriz.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçen yılın aynı ayıyla kıyaslayıp enflasyonun düştüğünü söylese de piyasalara heyecan aşılaması artık mümkün gözükmüyor. Bu kadar yoksullaşma ve tüm faturanın geniş toplum kesimlerine çıkarılmasına rağmen enflasyon da düşmüyor, ekonomide beklenen canlanma da yaşanamıyor. Ocak ayında yüzde 5’in üzerinde çıkan enflasyon rakamı, tüm fedakarlıklara rağmen enflasyonun düşmeyeceği algısına neden oldu.
Merkez Bankası ve ekonomi yöneticileri, ocak ayı rakamı ardından yapacakları açıklamada; kamu zamları, sağlık ve kiralar nedeniyle bu yüksek rakamın çıktığını, bunun tek seferlik olduğunu anlatmaya çalışacaklar. Ancak herkes biliyor ki; güven sağlanamadıktan sonra, bir miktar gerilese de, rakamın yüzde 20, hatta 30’un altına inmesi çok zor. Çünkü güven olmadığı için fiyatlama davranışlarında önemli bir gerileme sağlanamıyor. Bir miktar gerileyen beklentilerin ise bu rakamdan sonra yeniden yükselişe geçmesi bekleniyor.
Ocaktaki yüzde 5’lik enflasyondan sonra, şubatta en iyi ihtimalle, yüzde 3’lük fiyat artışı geldiğini varsayalım. Geriye kalan 10 ayda, yüzde 21 hedefine ulaşmak için gereken aylık ortalama artışın yüzde 1.1 olması gerekiyor. Bunun olamayacağını herkes görüyor. Yüzde 25’e inmek için ise aynı hesapla aylık artışı yüzde 1.4 olması lazım. Bu da neredeyse imkansız hale geldi.
YÜZDE 30 BİLE ZOR
2025 yıl sonunda yüzde 30’luk enflasyon rakamına inilmesi için aylık ortalama artışın, ilk iki aylık toplam yüzde 8’lik rakamın ardından, aylık ortalama yüzde 1.9’da kalması gerekiyor. Piyasa uzmanları ve iktisatçılar, mevcut gidişatla bu rakamda kalınmasının bile artık çok zor olduğunu söylüyorlar.
Mevcut program uygulamasıyla bu yıl sonunda enflasyonun yüzde 30 civarına düşürüleceğini varsaysak bile, bunun devamının geleceği ve kalıcı biçimde enflasyonun tek haneye düşürüleceğini söylemek pek mümkün gözükmüyor. Çünkü mevcut program ve uygulama biçimi, sadece kur ve yüksek faiz üzerine kuruldu, bunun için bile gereken radikal adımlar ise atılamadı. O nedenle de güven verebilmesi mümkün olmadı. Mevcut iktidar anlayışı zaten güven vermiyordu ama göreve getirilen yeni teknik kadronun da bu süreçte hataları olduğu kesin. Ama programın yürütülmesi konusundaki en büyük engelin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın radikal bir program uygulamasına izin vermemesi olduğunu tekrar söylemek gerekiyor.
Programa küçük faiz artışlarıyla başlandığında, bu konuda deneyimli iktisatçılar ve gazeteciler “şok etkisi yaratmayan, radikal adımları olmayan, reform ve yapısal tedbirleri içermeyen bir programın başarı şansı çok düşük” diye uyarmışlardı. Ancak hakim olan “Hem büyümeden vazgeçmeliyim hem enflasyonu düşürelim ama kamuda tasarruf yapmadan, varlıklı kesimlerden vergi almadan bu işi yapalım” anlayışı bizi bu noktaya getirdi.