Sevgili okurlarım, karşımızda tam 22 yıldan bu yana memleketi yöneten bir iktidar var...

Stepnesi MHP’nin katkısıyla kazasız belasız ayakta durmayı başaran bir iktidar.

Çevrenize baktığınızda her an görüyoruz.

Memleketin bunların elinde ne durumlara düştüğünü artık hepimiz biliyoruz.

-Yolsuzluk.

-Hayat pahalılığı.

-Din sömürüsü.

Ama bu üçlüye çok önemli bir dördüncüyü de eklemek gerek:

-Hukuksuzluk ve yargının ele geçirilmesi.

★★★

Ne acıdır, ne yazıktır ki adalet, tek makam tarafından verilen emirler ve onun verdiği kararlarla paspas gibi çiğneniyor.

Türkiye’nin başına çökmüş bir iktidar var, memleketi kanunsuz talimatlarla yönetiyor.

Bugün için bakarsak güçleri yerinde...

Devletin bütün kurumları, yargı dahil ellerinde.

Bunu kendileri de bildiği için sürekli açıklamalar yapıp topu yargıya atıyorlar:

“Kararı ‘bağımsız’ Türk yargısı verecektir!”

Bir ülkede yargı gerçekten bağımsız olsa, bu demeçler her Allah’ın günü verilir mi?

Örneğin ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda, Japonya vesaire gibi demokrasiyle yönetilen ülkelere bakın...

O ülkeleri yönetenler arasından herhangi bir kişinin bu sözleri söylediğine bugüne kadar hiç tanık oldunuz mu?

★★★

Olmadınız zira oralarda yargı gerçekten bağımsızdır...

Çünkü oralarda yıllar önce kurulmuş olan ve tıkır tıkır, saat gibi işleyen bir yargı mekanizması vardır.

Hiç kimsenin aklına örneğin şunu söylemek gelmez...

“Bizim memlekette hükümet hâkim ve savcılara talimat veriyor, soruşturmalar ona göre hazırlanıyor ve mahkemelerden de ona göre kararlar çıkıyor!”

Bırakın söylemeyi aklından bile geçirmez.

Söyleyenden akıl sağlığı raporu isterler!

★★★

Ekrem İmamoğlu dün ismini de vererek bir ‘bilirkişinin’ raporlarını açıkladı ki yenilir yutulur bir lokma değildir.

Bir başka ‘heybedeki turpun büyüğü’ hikayesi...

Daha kürsüden inmeden hakkında savcılık soruşturması açıldı.

Şunu hepimiz iyi bilelim, bu iktidarın yaptıklarına karşı çıkan her vatandaşımız tehlike altındadır.

Bizler de yazılarımızı o doğrultuda yazıyoruz ki durup dururken suç işlemiş sayılmayalım!

★★★

Sevgili okurlarım karşımızda maşallah “Tarafsız olmaya namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş” bir cumhurbaşkanı var.

O tarafsız (!) Cumhurbaşkanının tek değil, ama en büyük hedefi İstanbul Büyükşehir Belediyesi.
Artık her şey biliniyor.

Önce İmamoğlu’nu yerinden söküp atacaklar, ikinci aşamada onun yerine kendilerinin bir adamını kayyum olarak getirecekler, son aşamada ise İmamoğlu’nu tutuklayacaklar.

Bu karmaşık sürecin bir sürü örnekleri karşımızda duruyor.

Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk görevden alındı, yerine kayyum atandı.
Fakat gelin görün ki onu tutuklamadılar.

Nedeni bilinmiyor!

Üstelik Ahmet Türk İmralı’da Apo’yu ziyaret eden DEM heyetinde yer aldı.

Adam Mardin’de terörist, İmralı’da heyet mensubu!

Bu nasıl iştir, anlayan var mı?

★★★

İstanbul’da iki büyük ilçenin belediye başkanları (Esenyurt ve Beşiktaş) tutuklandı...

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da tutuklandı.

Selahattin Demirtaş’tan sonra ikinci kez bir parti başkanı tutuklanmış oldu.

Selahattin Demirtaş, Can Atalay hepsi suçsuz yere hapiste.

Tutuklama furyası yıllar önceki Gezi olayları dahil olanca hızıyla sürüp gidiyor.

Peki bu iktidar turpun büyüğünü mü arıyor?

Hukuku ve adaleti çiğnemeyi ne zamana kadar sürdürecek!

★★★

Bu furyaya Türk ordusunun genç subaylarını da ne yazık ki alet ettiler.

‘Teğmenler’ kararı birkaç gün sonra açıklanacak...

Ve anladığımız kadarıyla TSK’dan topluca ihraç edilecekler. Gidiş onu gösteriyor.

Bunları düşündükçe aklıma kimliğini bilemediğim bir şairin dizeleri geliyor.

“Hasandağı arpalıktır eğer saban yürürse/ Her kümesten bir tavuk eğer köylü verirse/ Her derede bir değirmen eğer suyu gelirse/ Güzel gidiş bu gidiş eğer sonu gelirse!”