Merkez Bankası herkesin beklediği gibi, 2.5 puanlık bir faiz indirimi daha yaptı. Merkez Bankası’nın faiz kararından sonra yaptığı açıklama, seri halde indirime devam etmese bile hızlı bir faiz indirim niyeti olduğunu ortaya koydu.
Merkez faiz indirimleri için kendini kısıtlayan “aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüş” şartını yumuşatarak, ana eğilim ve beklentilere göre indirimlere devam edeceğini belirtti. Mevsimsel etkilerden arındırılmış aylık enflasyonun yüzde 2’nin altına inmesi hedefi koyan Merkez’in, bu hedeften vazgeçtiğini söyleyebiliriz. Ocak ve şubat aylarında enflasyonun yüzde 2’nin üzerinde çıkacağı kesinleşmiş görüldüğü için bu değişikliği yapmış olabilir.
Açıklamasında enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğini tekrar eden Merkez Bankası, “bu doğrultuda, politika faizinin; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleneceğini” belirtti.
Açıklama metninde genel olarak enflasyonun düşüş sürecinde olduğu analizi yapılırken, “enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiği” de belirtildi. Buradan yola çıkarak enflasyon beklentilerinin bundan sonra alınacak kararlarda daha da önem kazanacağını söyleyebiliriz.
REZERV ARTIYOR, LİKİDİTE SORUNU BÜYÜYOR
Merkez Bankası’nın ocakta 2.5 puanlık daha indirim yapıp, politika faizini yüzde 45’e indireceği konusunda genel bir mutabakat vardı. Piyasalardaki asıl tartışma konusu indirimlerinin tüm toplantılarda devam edip etmeyeceği piyasa oyuncuları dünkü açıklamadan sonra tüm toplantılarda indirim yapılmasa bile toplam 8 toplantının çoğunda indirim yapılacağı beklentisine girmiş durumda.
Merkez Bankası’nın geçen hafta sonu itibarıyla bilançosuna bakıldığında, KKM’deki erimenin hızlandığı, hisse senedinden çıksalar da tahvil alımı için yabancı alımlarının büyüdüğü görülüyor. Bu zaten beklenen bir süreçti ama Merkez Bankası’nın likidite fazlalığı yaratan bu alımlara devam etmesi aynı zamanda eleştiriliyor.
Dünkü açıklamadan alınan izlenim rezerv artışlarının devam edeceğini gösterirken, bunun yarattığı aşırı likidite sorunu için ek önlemlerin alınacağı açıklandı. Piyasadaki likidite fazlası geçen hafta 1.5 trilyon TL’yi aşarken, bir yandan açık piyasa işlemleriyle bu parayı çeken Merkez Bankası, öte yandan swap işlemlerini artırarak, likidite çekmeye devam etti. Merkez Bankası açıklamasındaki sterilizasyon için ek likidite önlemi alınacağı sözleri, ister istemez zorunlu karşılıklarda tekrar artırımı gündeme getiriyor. Bankaların zaten ağır bir karşılık yükü altında kaldığı bilinirken, burada fazla bir alan kalmadığı bankacılar tarafından dile getiriliyor.
Hangi ek önlem alınırsa alınsın, fazla likidite için alınacak tüm önlemlerin Merkez Bankası’nın bu nedenle altına girdiği yükü artıracağı, bunun da Banka’nın bu yıl yine zarar yazmasına neden olacağı çok açık. Merkez’in tasarruf sahiplerine ve bankalara giden bu bedeli, para basarak karşıladığı ve bunun da enflasyonla mücadeleye zarar verdiği açık. Yanısıra bu yüklü ödemelerin daha çok büyük tasarruf sahiplerine ek gelir transferi olduğunu unutmamak gerekiyor.