Televizyonda izliyorum, İstanbul’da bir hastanenin önü. Girenler çıkanlar kalabalık sel gibi... Mikrofon uzatılan genç bir kadın, “Meme ultrasonu için hastaneden randevu aldım, bana 1.5 yıl sonrasına 2025’e gün verdiler” diyor!

Muhabir hayretle “ya sizde o zamana kadar bir şey çıkarsa” diye soruyor. Kadın omuzlarını silkip, “Çıkarsa gideceksin... Özele gitme imkanımız maalesef yok” diye acı acı gülümsüyor.

***

“Bir günde, beş günde izlenen haller değil, uzun vadede, birbirine eklene eklene gözlemlenmiş menfi haller; bunların bıraktığı hayret, şaşkınlık ve kırıklıklardan sonra ortaya çıkmış bir sonuç cümlesi: Sıdkım sıyrıldı!

Bilin ki bunu söyleyen, gerçek anlamda bir karakter bozulması ve şahsiyet dağılmasını gözlemlemiştir! Ayrıca, incinip kırılmıştır!

Öylesine kırgın ve inciniksiniz ki, yüreğinizdeki içten bağlılık, fasülyenin kılçığından sıyrılması gibi uzaklaşıp gidiyor, yok oluyor!

Sıdk bir kez sıyrıldı mı, yerine dönemiyor bir daha! Kim fasülyenin sıyrılan kılçığını yerine yapıştırabilmiştir ki bu güne kadar?”

2016’da Gazete Gördes’te yayınlanan ve Manisa’nın ilçesi Gördes’e ait bilgece deyimi şahane açan bu satırlar Manisa Celal Bayar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı, saygın dil bilimcilerimizden, araştırmacı, öykü yazarı Prof. Dr. Ayşe İlker’e ait.

Girişte ölüp gitme ihtimalini gülümseyerek bekleyen yurttaşımız ve benzer durumda olan milyonları düşününce insanın sıdkı sıyrılıyor, Reha Muhtar’ın ‘nerede bu devlet, nerede bu millet’ özdeyişi çınlıyor kulaklarında...

Milletin derdine derman olacak devlet Ankara’da, milletin vekillerinin olduğu yerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olmalı!

TikTok’ta memelerini açıp yolunu bulanlara iktidarı-muhalefeti topluca savaş açan vekillerden mesela meme ultrasonu derdine bir derman çıkar mı?

Düşünüp ona siz karar verin ama bugünlerde TBMM’den mis gibi kebap kokuları ve yoğun duman çıkıyor!

Neymiş efendim, 14 gün kesintisiz sürecek bütçe görüşmeleri varmış. Vekiller aç karnına el kaldırıp indirmesin, birbirinden leziz yöresel yemeklerleri yiyip enerjik olsunmuş. Vekiller yörelerine ait lezzetleri arkadaşları ile paylaşmak için sıraya girmiş, gün gün listeler hazırlanmış...

Önceki gün sıra Diyarbakır vekillerindeydi. AKP’li Suna Kepoğlu Ataman idaresinde Meclis bahçesine upuzun mangallar kuruldu. Kış kabağı, kuzu eti, sade yağ, domates salçası, sumak, sarımsak, tuz, pul biberden oluşan Diyarbakır’a özgü meftune, çiğer kebaplar pişirildi. Meyan kökü şerbeti eşliğinde afiyetle yenildi. Üzerine de kaymaklı kadayıf ikram edildi.

21 Aralık eski genelkurmay başkanı Hulisi Akar’ın Kayseri günü. Mantı, sucuk içi, tandır böreği, fırın ağzı, nevzene tatlısı çıkacak!

Sıdkım sıyrıldı diyorsanız, demeyin! Dahası var...

Sessiz sedasız yapıldığı için haberiniz olmayabilir. İktidar ve ortağı partili vekiller 2019’da torba yasanın içindeki bir madde ile öyle bir yasa kabul ettiler ki, oooh canlarına değsin!

Yasaya göre 85 milyon yurttaşın yıllardır yararlandığı ve sigortalıların tedavi yardımları bağlamında bakmakla yükümlü oldukları kişileri belirleyen yasal düzenlemeye, 3 bin 500 eski-yeni milletvekili, yüksek yargı organları başkan ve üyeleri, üst düzey askeri yetkililer ve bakmakla yükümlü olmasalar da onların ana-babaları, yakınları ile 25 yaşından büyük bekar kız çocukları toplam 14 bin kişi için istisna getirildi!

Muhalefetten dişe dokunur bir itiraz gelmeyince istisna maddesi 233 kabule karşı ‘kabul demeye utanan’ 29 ret oyu ile kabul edildi.

Torbadan çıkan bu istisna sayesinde milletvekillerinin, yüksek yargı mensuplarının, üst düzey askerlerin kendileri, ana babaları, çocukları, eşlerinin sınırsız sağlık sigortaları, yurt içinde ya da yurt dışında yapacakları sağlık masrafları Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinden karşılanıyor. Dün değil, 5 Aralık 2019’dan beri... Allah gecinden versin ölene kadar da karşılanmaya devam edecek sülalecek masrafları. Devlet hastanesinden randevu aldığına sevinir hale getirilen millet ödeyecek hem de!

Kıyak Anayasa’nın 10. maddesindeki ‘Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ya da sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür’ ilkesine de aykırı!

Kimin umurunda?

Aynen devam, sağlıkta meclis bahçesinde kebap, hastalıkta millet kesesinden kebap!

Nasıl, insanın kan beynine sıçrıyor değil mi?

Fakat burası dünyada eşi benzeri olmayan, sıdkı sıyrılanların, adaletin bu mu dünya lafını şarkı yapıp okuyanların memleketi! Bir ultrason için 2025’i, insan gibi yaşamak için gelecek yılları bekleyenler daha çoook bekler...