Bir haf­ta­da üç sa­vaş (!) uça­ğı­mız düş­tü, as­lan gi­bi al­tı pi­lo­tu­muz şe­hit ol­du...
Or­ta­da sa­vaş ma­vaş yok!..
Ege se­ma­la­rın­da “it da­la­şı” fi­lan da de­ğil...
Kıb­rıs Ha­re­ka­tı­’n­da hiç ka­yıp ver­me­yen Türk Ha­va Kuv­vet­le­ri, bir eli yağ­da bir eli bal­da­ki ik­ti­da­rın sa­ray­lar ül­ke­sin­de, al­tı pi­lo­tu­mu­zu şe­hit ver­di!..
Şe­hit Kur­may Yüz­ba­şı Mus­ta­fa Ta­nı­ş’­ın ba­ba­sı Hay­ri Ta­nı­ş’­ın yü­re­ği­ne ateş düş­müş ba­ğı­rı­yor­du:
“Oğ­lu­mu uçan ta­bu­ta bin­dir­di­ler”

* * *

Fıt­ra­tın­da var­mış!..
Ka­dı­nın fıt­ra­tın­da ölüm var...
Ma­den iş­çi­si­nin fıt­ra­tın­da bo­ğu­la­rak, ya­na­rak ölüm var...
İn­şa­at iş­çi­si­nin fıt­ra­tın­da dü­şen asan­sör­de, çö­ken is­ke­le­de ölüm var...
Me­ğer üçü kur­may su­bay al­tı pi­lo­tu­mu­zun fıt­ra­tın­da da, uçan ta­but­lar­da şe­hit ol­mak var­mış!..

* * *

Tay­yi­p’­in fıt­ra­tın­da da uçan sa­ray var!..
VIP di­zay­nıy­la hal­kı­mı­zın 300 mil­yon do­la­rı­na (780 mil­yon li­ra­sı­na) mal olan en lüks, en mo­dern, en ye­ni uça­ğa Tay­yip bi­ni­yor, dün­ya­yı do­la­şı­yor...
Te­da­vül­den kalk­mış uçan ta­but­la­ra da as­lan gi­bi va­tan ev­lat­la­rı bi­nip eği­ti­me çı­kı­yor!..
Şu fıt­ra­ta ba­kı­nız!..
Bu eği­tim çok zor­muş, sa­vaş anın­da fü­ze­den ka­çış ma­nev­ra­la­rı­nın fıt­ra­tın­da uça­ğın düş­me­si var­mış!..
Za­ten ba­şı­mı­za ge­len her be­la fıt­ra­tı­mız­da var!..

* * *

Sa­vun­ma Ba­ka­nı, “Ar­tık bu uçak­la­rın (F-4/Fan­tom) hal­kı­mız nez­din­de inan­dı­rı­cı­lı­ğı kal­ma­dı” di­yor, onun Sad­ra­za­mı Ah­met New Yor­k’­tan ses­le­ni­yor:
“Ge­nel­kur­ma­y’­la ko­nuş­tum, bu uçak­la­rı kal­dı­ra­bi­li­riz”
Bu uçak­la­rın ar­tık kul­la­nıl­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni an­la­mak için üç uça­ğın düş­me­si­ni, al­tı pi­lo­tu­mu­zun şe­hit ol­ma­sı­nı mı bek­le­di­niz; ak­lı­nız ba­şı­nı­za şim­di mi gel­di?!.

* * *

Alt­la­rın­da uçan sa­ray­lar, zırh­lı Mer­ce­des fi­lo­su, he­li­kop­ter­ler, için­de ya­şa­dık­la­rı şa­ta­fat­lı sa­ray­lar...
Lüks, şa­şa­a, deb­de­be... Bu­run­la­rı bir ka­rış ha­va­da, bi­rer ki­bir abi­de­si ha­lin­de gü­ya mem­le­ke­ti ida­re edi­yor­lar...
Öte yan­da, uçan ta­but­la­ra bi­ne­rek, ül­ke sa­vun­ma­sı için ha­yat­la­rı­nı fe­da eden al­tı şe­hi­di­mi­zin ge­ri­de bı­rak­tı­ğı ana­lar, ba­ba­lar, eş­ler­ler, ni­şan­lı­lar, be­bek­ler...
Du­ru­mu an­la­dık...
Tay­yi­p’­in fıt­ra­tın­da uçan sa­ray­lar...
Şe­hit­le­ri­mi­zin fıt­ra­tın­da uçan ta­but­lar!..

Hâlâ Kabataş!..

Tayyip dün çıkmış Kadın İşçiler Kurultayı’nda yine Kabataş’ı anlatıyordu:
“Kimse o kadını taciz edenleri kınamadı, peşine düşmedi”
E peki, peşine sen düşseydin!..
Bu ülkede senden kudretli, senin kadar cevval, senin kadar her emrini yerine getirmek için bütün ülkenin seferber olduğu başka kimse var mı?..
“Hanım kardeşimiz dövüldü, üstüne işediler, bebeği yola fırlatıldı, araya giren amca öldüresiye darp edildi. Görüntüleri var” demişti...
Dönemin valisi görüntüler için “Ben görmedim” dedi, dönemin emniyet müdürü ellerinde böyle bir görüntü olmadığını söyledi...

* * *

Ve şu işe bakınız ki, Kabataş gibi yoğun bir kalabalığın ve trafiğin olduğu yerde bir Allah’ın kulu bile belden yukarısı çıplak, elleri deri eldivenli, bandanalı acayip 70-80 kişiyi görmemişti..
Üstelik, bu kadınla röportaj yaparak olayı pişiren yandaşın avukatı bile sonunda dayanamadı ve birkaç gün önce bunların “yalan olduğunu” açıkladı...
Valla bu gidişle dayak yediğini iddia eden “hanım kardeşimiz” çıkıp, “Hepsi yalan, ben uydurdum” diye yemin etse...
Önceki gün sözleşip yazılarına “Diliniz kaba, vicdanınız taş” başlığı atarak yalanın arkasında duran yandaşlar, hiç yüzleri kızarmadan “Hayır sen bilmiyorsun, hem dayak yedin, hem üzerine işediler” diyecekler!..