Malumunuz, önemli bir bölümü ancak 10 bin TL maaş alabilen emekliler çok zor durumda.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2003’te Başbakan olduğunda en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,46 katıydı. AK Parti iktidarı bir yasal düzenleme yaparak emekli ücretinin asgari ücretten daha düşük olmasını sağladı ve 2016 yılından bu yana aradaki fark asgari ücret lehine açılıyor.

Şu anda asgari ücret, en düşük emekli maaşının 1,7 katı.

2003’teki düzenleme geçerli olsa, bugün en düşük emekli maaşının 25 bin lira civarında olması gerekiyor.

(Bu arada emekliler 10 bin TL ile geçinemezken, dul ve yetim aylığı alanlarla malulen emekli olanların daha da vahim durumda olduğunu unutmayalım.)

★★★

En azından seyyanen zam alarak bu durumdan kurtulmayı bekleyen emekliler dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan şöyle bir mesaj aldı:

“Emeklilerimizin şunu bilmesini isterim: Biz muhalefet gibi hayal taciri değiliz, hiçbir zaman da olmadık. Biz sırf oy uğruna milletimize yalan söyleyemeyiz, boş söz veremeyiz. Şimdiye kadar insanımıza karşı hep dürüst olduk.”

Eminim okuyunca siz de gülümsemişsinizdir.

Daha önce “seçimi kaybedeceğimi bilsem yine de Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) yasasını çıkarmam” diyen Erdoğan 2023 seçimlerini kaybedeceğini anlayınca apar topar EYT’lileri emekli edip, emekli nüfusuna 2,1 milyon kişi daha eklemişti.

O nedenle, seçimin son haftasına kadar “Emeklilere seyyanen zam” haberlerini duyarsak şaşırmayalım.

★★★

Erdoğan, “ekonomist” olarak hedeflerinin “Üretim, istihdam ve ihracat boyutunda ivme kaybı yaşamadan, yani vatandaşımızın aşına, ekmeğine, işine halel getirmeden enflasyonu tekrar tek haneli oranlara düşürmek” olduğunu da söyledi ve halktan bir defa daha “SABIR” istedi.

Oysa, Erdoğan’ın ekonomi kurmayı Mehmet Şimşek, son bir aydır üretimi, istihdamı ve ihracatı olumsuz etkileyecek bir parasal daralma politikası izliyor. Sermaye Yeterlilik Rasyoları alt sınırlarda dolaşmaya başlayan bankalar kredileri aşırı derecede sınırlarken kredi kartlarına ciddi sınırlamalar getirilmesi konuşuluyor. Bu tür uygulamaların sadece vatandaşları değil, esnafı ve iş dünyasını da sarsacağı düşünülüyor.

★★★

2021 yılında kurun ve enflasyonun zaman zaman artacağını, zaman zaman azalacağını vurgulayarak esas olanın faizleri düşürmek olduğunu söyleyen Erdoğan, o dönemde faiz oranlarını yüzde 21,5’ten yüzde 8,5’e kadar düşürtmüştü. Peşi sıra enflasyon da kurlar da uçmuştu.

Aynı Erdoğan önceki gün şöyle söylüyordu:

“Bugün Avrupası’ndan Amerikası’na varıncaya kadar herkes enflasyonu dizginlemek için çeşitli adımlar atıyor, çareler arıyor. Enflasyonu indirmek bugünden yarına olacak bir şey değil. Dahası, dünyanın genel gidişatı da bu süreci oldukça zorlaştırmakta.”

Hani enflasyon dediğiniz bugün artar yarın düşerdi?

Şimdi enflasyonu indirmek neden ve nasıl “bugünden yarına olacak bir şey” olmaktan çıktı?

★★★

Bu arada Erdoğan’ın önceki ve şimdiki cümlelerinde birbiriyle çelişen ve gerçeği yansıtmayan sadece enflasyonun inip çıkacağına dair görüşleri değil.

Erdoğan Avrupa’da ve Amerika’da herkesin enflasyon sorunu olduğunu ima ederek de gerçeği saklıyor.

Çünkü Avrupa ve Amerika’da pandemi sırasında yükselen enflasyon, doğru ekonomi politikalarıyla düşürüldü ve şu anda söz konusu ülkelerde ciddi bir enflasyon sorunu yok. Özellikle gıda fiyatları kontrol altına alınmış vaziyette.

İşte size somut örnekler:

ABD’de, Euro bölgesinde, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve İsviçre gibi ülkelerde enflasyon geçen yıllara göre düşmüş ve yüzde 5’in altında.

İngiltere enflasyonu 4’te tutmayı başarmış. Birçok cephede birden savaşan Rusya’da dahi enflasyon 7,4’te sabitlemiş görünüyor.

Enflasyonu artan ülkeler arasında Arjantin başı çekiyor ve Türkiye Arjantin’i izliyor. Arjantin’de oran 211’den 254’e çıkmış. Türkiye’de ise TÜİK’in bütün çabalarına rağmen enflasyon oranı 64,86’dan 67,07’ye ulaştı.

Enflasyonu artan bazı önemli ülkelerde ise durum şöyle:

Güney Kore: 2,8’den 3,1’e

Güney Afrika: 5,1’den 5,3’e

Suudi Arabistan: 1,5’tan 1,6’ya

Endonezya: 2,55’ten 2,75’e çıkmış.

Rakamlar ortada!

Bir defa daha geriye dönüp Erdoğan’ın açıklamalarını bu bilgiler ışığında yeniden okuyun.

O zaman daha net göreceksiniz.

Şimdi siz söyleyin, söylenenler yalan mı değil mi?