15 Mayıs 1919.
Sabah saat 10.
Zırhlılar körfeze demirlemiş, Yunanca “vatan” anlamına gelen yolcu gemisi Patris, adeta turist getirircesine pasaport iskelesine yanaşmış, işgal ordusu “vatan toprağı”mıza ayak basmıştı.

*

İzmir metropoliti Hrisostomos etekleri uçuşa uçuşa geldi, diz çöktü, işgal komutanının çizmesini öptü, Yunan bayrağını öptü, haçını havaya kaldırdı, askerleri takdis ederek, o meşhur vaazını verdi.

*

“Evlatlarım, bugün İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz, bu uğurda ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar sevaba girmiş olacaksınız, ben de bir bardak Türk kanı içmekle, onlara olan kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım, azizler arkanızda” dedi.

*

O sırada... İnce, uzun, siyah takım elbiseli bir delikanlı fırladı ortaya... Elinde revolver tabir edilen toplu tabanca vardı. “Olamaz, böyle güle oynaya giremezler” diye bağırdı. Bastı tetiğe, peş peşe... Efsun alayının sancaktarı atının sırtından karpuz gibi düştü. Adeta zaman durmuştu. Önce sessizlik, sonra panik yaşandı. Baktılar ki, tek kişi, sarıverdiler çevresini, ilk süngüyü iman tahtasına sapladılar, sonra neresine gelirse, orasına... Şehit oldu Hasan Tahsin, henüz 30’unda.

*

Böyle başladı macera.

*

Kanımızı içecek kadar bizden nefret eden Hrisostomos’un asıl ismi Kalafatis’ti. Bursa Tirilye’de doğmuş, Atina’ya gidip din eğitimi almış, kademe kademe yükselerek, İzmir metropoliti olmuştu.

*

Konstantinopolis başpiskoposu Hrisostomos’un ismini kendisine lakap olarak almıştı. Onu yaşatıyordu. “Megalo idea” fanatiğiydi.

*

İşgalden önce Aya Fotini Kilisesi’ni istihbarat karargahına, kilisenin bodrumunu cephaneliğe çevirmişti. Silah ve mühimmat, insani yardım adı altında geliyor, Aya Fotini’de depolanıyordu. İşgal başlar başlamaz, İzmirli Rumlar aniden Yunan üniforması giymişti. İşte o üniformalar da gizli gizli Aya Fotini’de dikilmiş, stoklanmış, işgalden bir gece önce silahlarla birlikte dağıtılmıştı. İzmir’in işgal edileceği, işgalden iki gün önce, Yunan albay Mavrudis tarafından Aya Fotini Kilisesi’nde İzmirli Rumlara duyurulmuştu.

*

Üç sene böyle geçti.
Her gecenin sabahı var.
İzmir’in dağlarında çiçekler açtı.
9 Eylül’e ulaşıldı.

*

Hrisostomos, bu topraklara ve komşularına ihanetinin bedelini ağır ödedi. Linç edilerek öldürüldü. Konak’tan Mezarlıkbaşı’na kadar sürüklendi. Batarya kuruldu. Aya Fotini top ateşiyle yok edildi.

*

Sonra... Yunan kilisesi, Türk kanı içmeyi sevap kabul eden Hrisostomos’u 1993 senesinde “aziz” ilan etti.

*

Sonra... Atina’da Nea Smyrna diye, Yeni İzmir diye bi semt var. Bu semte, İzmir’de yok edilen Aya Fotini’nin birebir kopyası yapıldı.

*

Sonra... Nea Smyrna’daki Aya Fotini Kilisesi’nin bahçesine Hrisostomos’un heykeli dikildi. Altına “İzmir şehidi” yazıldı.

*

Sonra... Kıbrıs Rum Kesimi başpiskoposunun ismi, Dimitriou İrodotos’tu. Kendisine “2’nci Hrisostomos” lakabını aldı.

*

Sonra... İzmir’de aniden Hrisostomos kitapları yayınlanmaya başlandı. Bu kitaplarda, Hrisostomos’un aslında ne kadar iyi yürekli bir insan olduğu, kendisinin kasten yanlış tanıtıldığı anlatılıyordu. İşin ekstra hazin tarafı, bu kitaplar bizzat İzmirli işadamları tarafından yayınlanıyordu.

*

Sonra... Alsancak’ta Hollanda Kilisesi vardı. Türkiye Cumhuriyeti devleti armut gibi seyretti, bu Hollanda kilisesi, Yunan Konsolosluğu tarafından 99 yıllığına kiralandı. Sivri ve üçgen yapısıyla, adeta “ben protestan kilisesiyim” diye bağırır ama, ortodoks kilisesi haline getirildi. İsmi ne oldu biliyor musunuz? Aya Fotini Kilisesi oldu!

*

Başka isim yoktu çünkü.
İlla Hrisostomos olacaktı.
İlla Aya Fotini olacaktı.

*

Ve, önceki gün...

*

Tam 94 sene sonra, İzmir Kordon’da haç atma töreni yapıldı. Bu tören en son, 1922’de işgalin son senesinde yapılmıştı. Bizim sayın medyamızın haberi yoktu ama... Yunanistan milletvekillerinin de katıldığı tören, Yunan televizyon kanallarından canlı yayınlandı.

*

Bu tarihi ayini kim yönetti?
Evet.
Aya Fotini’nin başrahibi yönetti.

*

(Şunun altını önemle çizeyim... Üç beş tane Rum vatandaşımız kaldı. Bu memleketi en az benim kadar severler. Pekçok Türk ve Müslüman’dan daha hayırlı yurttaşlardır. Bu vatan ne kadar benim ise, onların da o kadardır. Amacım asla onları rencide etmek değil.)

*

(Aksine, hayranlığımı dile getirmek istiyorum... İster Karamanlis gibi sağcı başbakan yönetsin, ister Papandreu gibi solcu başbakan yönetsin, ister Çipras gibi komünist başbakan yönetsin, temel hedefleri asla değişmeyen Yunanistan’a takdirlerimi ifade ediyorum.)

*

(Yunan kilisesi, teee Konstantinopolis’i unutmazken, teee Hrisostomos’u yaşatmaya çalışırken, teee Aya Fotini’yi diriltirken... Bizim diyanetin, Atatürk’ün ismini bile hutbelerden çıkardığını hatırlatmak istiyorum.)

*

(Yunan dincileri megalo idea’yı hayata geçirmek için nesilden nesile çaba harcarken... Bizim dincilerin, kendi cumhuriyetlerini yıkmak için nasıl çırpındığına dikkat çekmek istiyorum.)

*

“Hasan Tahsin Cumhuriyeti”nin hangi aymazlıklar neticesinde “Hasan Karakaya Cumhuriyeti”ne dönüştüğünü görelim diye yazıyorum.

*

Yurtsever gazeteci Hasan’dan akitçi Hasan’a nasıl savrulduğumuzu idrak edelim diye yazıyorum.

*

Demem o ki...
“Zulüm 1938’de son buldu” diyen şeriatçı Akit gazetesine taziyede bulunan genelkurmay’ın, Aya Fotini’ye de tebrik mesajı göndermesinde fayda var gari!