Normalde Fesli Kadir’in arızalı ayağına, yanlarına portakal tahtası koyup, tavuk kakası ile sıvayarak sarmaları lazımdı...
Neyse ki Alman Wilhelm Conrad röntgeni, İngiliz Fleming antibiyotiği buldu da...



Fesli Kadir ile onu ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı, gözlüklerini taktılar da birbirlerini seçebildiler...
Yoksa Diyanet İşleri Başkanı portmantoya selam verip “geçmiş olsun” dileyecek... Fesli de onu şişman hemşire sanıp “horozunu” isteyecekti...
Gözlerinde İtalyan Armati’nin geliştirdiği gözlükler olmasa...



Ziyaret sonrası Başkan’ın süslü devesini getireceklerdi hastanenin kapısına...
Tek ayağını devenin sırtına atıp, korumalar alttan ittirilirken... Öbür taraftan düşmesin diye cübbesinin eteğinden tutularak makamına deve sırtında götüreceklerdi...
Neyse ki Alman Mercedes var da...



Yanıtını bildiğim halde hep sorarım:
Neden Müslümanların insanların yaşamını kolaylaştıracak, insanlığa hizmet edecek, acıları dindirecek, bir tek buluşları yok?..
Neden sadece İslam ülkeleri dünyanın geri kalmış toprakları?..
Neden tümü -gizli ya da açık- Batı’nın sömürgesi?..
Neden Ortadoğu yeryüzünün en zengin doğal kaynaklarına sahip; ama Ortadoğu yeryüzünün en yoksul insanlarının vatanı?..
Neden Müslümanlar, bir geminin ambarında, bir TIR’ın kasasında, bir lastik botla Müslümanlıktan kaçıp kurtuluşu Hristiyan diyarlarında arıyorlar?..
Müslüman ülkelerin neden kan gölü, ölüm, zulüm, acı, gözyaşı?..



İşte bu adamlar yüzünden...
Bakın; “10 Kasım'da kenefe gidin” diye Mustafa Kemal’e hakaret eden adama... Ve bir tek hutbede Atatürk’ün adını anmayan ama ölüm yıldönümüne denk getirip o meczubu ziyarete giden Diyanet İşleri Başkanı’na lanet yağıyor...
Çünkü Müslüman ülkeler içinde sadece Türkiye, Atatürk Cumhuriyeti sayesinde aydınlığı tanıdı ve kaybetmek istemiyor...



Ama yarasalar aydınlığı sevmezler...
Işıktan kaçıp karanlığa sığınırlar...
Ve hangi iktidarın çatısına yarasalar yapışmışsa...
Bilin ki er-geç viranedir orası...