Önce bazı sayısal bilgiler vereyim.

1.Türkiye’deki bankalarda (mevduat ve katılım/İslami) 192 milyar “dolar eşdeğeri” DTH (Döviz Tevdiat Hesabı) var. Pek tabii bu kadar DTH, bankalarda bu kadar nakit dolar var anlamına gelmez. Bu toplamın, 160 milyar doları yurtiçi yerleşiklere ait. Aradaki 32 milyar dolarlık fark, ikametgâhı yurtdışında olan banka, firma veya gerçek kişilerin mevduatıdır. Yerleşiklerin 160 milyar dolar eşdeğerinde olan yabancı para mevduatının 92 miyar dolarlık kısmı gerçek kişilere, 68 milyar doları ise tüzel kişilere yani şirketlere aittir.

2.İstanbul Altın Rafinerisi CEO’su (Genel Müdürü) Ayşen Esen’in tahminine göre Türkiye’de halkın “yastık altında” muhafaza ettiği 200 milyar dolarlık altını var.

3.Baba veya bebe Türklerin yurtdışında (hepsi Man Adası’nda park edip, yurda girip-çıkmak için servet affı bekliyor değil, bir kısmı başka cennetlerde sürekli oturuyor) kayıt içi veya dışı en az 100 miyar doları olduğu söyleniyor.

4.Yabancı ülkelerde Türkiye’de yerleşiklere ait on binlerce taşınmaz mal ve yüzlerce firma var. Bunun da toplam değeri 50 milyar dolar dolayında olabilir. Dikkat! Bu tutara yurtdışında yerleşmiş 6 milyon Türk’ün menkul veya gayrimenkul serveti dâhil değildir.

DÖVİZ FİYATLARININ YÜKSELMESİNE SEVİNENLER

Döviz fiyatları aldı başını gidiyor. Döviz borçlusu kişileri veya firmaları karalar bağlıyor. Bu şirketlere kredi açmış bankaların yöneticilerini gece uyku tutmuyor. “Devalüasyon arkası enflasyon patlaması” Merkez Bankası yetkililerini kara kara düşünüyor. Meslekleri icabı zaten hep kötümser olan iktisatçılar “her mali krizin ardından iktisadi daralma gelir” deyip tasalanıyor. Kısaca döviz fiyatlarının artmasına üzüm üzüm üzülüyoruz. Peki, ilk paragrafta sıraladığım kalemlerde kabaca 500 milyar dolarlık döviz varlığı olanlar ne yapıyor acaba? Herhalde, “Aklımı seveyim, iyi ki altına-dövize yatırım yaparak risklerimi ‘hedge’ etmişim, şimdi durduk yerde servetim artıyor” diye seviniyorlardır kuşkusuz.

DÖVİZLİ SERVETLER  İKTİSADİ KRİZİ ÖNLER Mİ?

2018’de yaşamakta olduğumuz krizinin geçmiş krizlerden en büyük farkı, halkın TL dışı servet miktarının milli gelirin yarısından fazlasına çıkmış olmasıdır. Bu da bir kısım insanda bir “zenginleşme etkisi” yaratacak, belki de bu sayede “toplam tüketim” dolayısıyla “milli gelir” korkulduğu kadar düşmeyecektir. Bu da çabuk toparlanma sağlayacaktır. Eğer dövizli varlıklar tehlikeye girerse o zaman seyreyle sen gümbürtüyü.

Son söz: TL cinsinden zenginleşen, dolar hesabıyla fakirleşir.

plusbanner2x