Ezan’ı “Türkçe okutmayalım, dinden çıkarız, ibadeti Türkçe yapmayalım imandan oluruz” dediler ibret tablosu noktaya geldik. İstanbul Levent’te Arap Konsolosluğu’nda öldürülen Arap gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın cesedi Yalova’da zengin Arapların villasında arandı. 50 milyon dolarlık villada özel bölümler vardı. Villanın süslü  kapısında Arap Kralı Abdülaziz ile oğlu Veliaht Prens Salman’ın çerçeveli fotoğrafları “bağlılık ve biat” anlamında asılmıştı. Arap gazeteci Cemal’i Arabistan’dan 15 kişilik infaz ekibini İstanbul Levent’e gönderterek öldürülmesi emrini verenin Prens Salman olduğu kesin diyorlardı. Fakat Kral Abdülaziz, oğlu Prense sahip çıkıyor, arkasında duruyordu. “Ezanı Türkçe okumayalım dinden çıkarız” diyenler ise “Krala saygımız sonsuz” göndermesi yapmaya devam ediyordu.
Herkes bildiğini söyledi.
Herkes duyduğunu yazdı.
En son Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş Bey de konuştu.

★★★

Dedi ki:
“Suudi Arabistan Kralı, aynı zamanda, Hadimul Harameyn (Türkçesi Mekke ve Medine’nin hizmetkarı demek) sıfatını taşıyor. Kralın bu cinayetin çözülmesi için irade ortaya koyması önemli. Aksi taktirde milyonlarca Müslüman’ı yakından ilgilendiren “haccın emniyeti” tartışması gündeme gelir.”
Ölüm emrini veren belli.
İnfaz ekibi kuran belli.
15 kişilik infaz ekibini Türkiye’ye 2 özel uçakla gönderen ve Arap Gazeteci Cemal’in canını aldıktan sonra cesedini yok edip geldikleri uçaklarla, selamsız sabahsız, geri gidenler de belli. Cinayet sonrası Başkonsolus’un Arabistan’a gidişini seyredenler de belli.
Ceset nerede?
O belli değil.
Yalova’da villada aranıyor.

★★★

Numan Kurtulmuş Bey’in özellikle Arapçasını söyleyerek altını çizdiği Mekke’de Kabe’nin içinde yer aldığı Mescid-i Haram’ın baş imamı Şeyh Abdülrahman El Sudeysi, cinayetten sonra cuma hutbesi okuttu ve bu hutbede Prens Salman’ı “Asrın Müceddid”i ilan etti.
Müceddid:
Yeni yol gösterici.
Mekke’nin baş imamı Prens’i “Allah’ın Müslümanlara bir lütfu” ilan etti. Prens, Mekke’nin eski 2 baş imamını hapse attırmış, “Asrın Müceddid’i sensin” diye hutbe okutan şimdiki baş imamı getirmişti. Bizde ise ezanı “Türkçe okutmayalım, dinden çıkarız, ibadeti Türkçe yapmayalım imandan oluruz” diyenler, zümrüt yeşili memleket köşelerine zengin Arap villası kondurulmasını teşvik etmişlerdi.

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Tencere dibin kara!


Sabah yazarı Hıncal Uluç, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın “Yıllardır süren sırt ağrılarım yüzde yüz yerli ve milli (.....) marka yatağa uzanınca birden kesilmesin mi?” diye yazdığını hatırlatıp “Ayşe para ile yazıyorsa Ahmet kaça yazmış acaba? diye korkunç şüpheye düştüm” diye sordu. Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ise Sabah yazarı Hıncal Uluç’a “Yahu Hıncal Uluç, sen utanıp sıkılmayı ne zaman öğreneceksin?” diyen karşı bir soru sorup, “Geceleri Amerikan Başkanı’nın yatağında yatıyorum. Vallahi yanında değil içinde yatıyorum. Düğmesine basıyorsun vücudunun her yerine masaj yapıyor. Bu müthiş (.....) marka yatağı görmek isteyen okurlarıma adresi bildiriyorum...” diye yazdığını hatırlattı. Sabah yazarı Hıncal Uluç, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’a cevaben “Beni arasaydın dertleşirdik, senin pek övdüğün restoranlara beni götürsen...” diyen barış eli uzattı. Tencere dibin kara, benimki senden kara oldu. Tartışma Hürriyet yazarı Ayşe Arman’ın para alarak söyleşi yaptığı iddiası üzerine çıkmıştı.