Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, seçim vaatleri içinde bulunan taksileri “akıllı taksi” haline getirecek uygulamanın ilk denemesini bizzat yapmış. “Akıllı taksi” cep telefonuna indirilen bir cep telefonu bilişim aplikasyonudur. Bu uygulamanın, İstanbul’da Nazım Salur adlı girişimcinin yıllar önce lanse ettiği ama yeterince yaygınlaşamayan “BiTaksi”si ile daha sonra İBB’nin İSPARK şirketi tarafından hayata geçirilen “İTaksi”sinden pek bir farkı yok. UBER ise, “plaka rantını” cebe aktarmaya hedeflenmiş olması bir yana “akıllı taksi” uygulamaların en gelişmişiydi. Akıllı taksi, akıllı şehrin bir parçasıdır. Akıllı bir şehirde, akıllı taksiler av peşinde koşan köpekbalıkları gibi turlamaz. Akıllı taksicilikte “durağa dönmek” diye de bir şey yoktur. Amaç, taksi tekerleğinin müşterisiz dönmesini en aza indirmektir. Bunun için boş taksiler, en yakın müşteriyle “sanal ortamda” buluşturulur. Bir başka güzelliği de müşterilerin, taksi sürücüsü ile güzergâh pazarlığına girmemesidir. Güzergâhı navigasyon uygulaması belirler. Ödemeler “kartla” yapılabildiği için kayıt altındadır. Ülkenin itibarını düşüren “turist kazıklama” meraklısı taksicileri bu kötü huylarından caydırmanın en emin yöntemi de yine bu “akıllı taksi” uygulamasıdır.

YILDA 2 MİLYAR LİRA RANT

Gelelim bu taksi davasının çözülmesi en zor “maliyet düşürme” yönüne. İstanbul’da kabaca 18 bin “sarı taksi plakası” var. Yaklaşık 30 yıldır bu sayı artırılmıyor. Taksicilik yapmak isteyenler, işe girişteki bir seferlik “hava parası” hariç, yılda 13 defa (12’si plaka sahibine biri aracıya) 9 bin lira kira ödüyorlarmış.

Bu sadece plakaya verilen paradır. Ayrıca bir araba satın almaları veya kiralamaları gerek. Doğal olarak yakıt, bakım, onarım ve sigorta bedelleri de taksici tarafından ödeniyor. Her taksi iki vardiya çalışıyor. Dolayısıyla sabit giderler iki sürücü arasında bölüşülüyor. Müşterinin ödediği ücretin, şoförün emeği karşılığı hak ettiği ücretini, yakıt ve sair giderleri kapsaması şarttır. Bunlar olmasa taksi hizmeti verilemez.  Ama plaka kısıtlamasından doğan plaka kirası olmasa taksi hizmeti yine verilir. Nitekim korsan taksiler bunu yapmaktadır. Taksileri sadece akıllı hale getirmek yetmez. Bu hizmetin maliyetini de düşürmek gerekir. Bugünkü düzen yılda 2 milyar liradan fazla (18000x9000x13 eşittir 2 milyar 106 milyon TL) rant yaratmaktadır. Rantiye ile uğraşmak, taksilere bedava “akıllı taksi” cihazı dağıtmaya benzemez. Adamı çiğ çiğ yerler.

TAKSİ PLAKASI, KİRAYA VERİLECEK BİR ŞAHSİ MÜLK DEĞİLDİR

Taksi plakası mülkiyeti, kamunun yarattığı bir kısıtlamadan doğduğu için kamuya (belediyeye)  ait olmalıdır. Eğer bunlar kiraya verilecek ise mülkün sahibi belediye tarafından verilmelidir. Kirası da belediyenin geliri olmalıdır. Bugün gelinen noktada plaka sahipliğini bir gecede ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu da başka sorunlara sebep olabilir. Ama en azından plaka sahibi olmak için “fiilen çalışan araba sahibi şoför” olma şartı getirilebilir. İkinci vardiya şoförü de “plakalı araba sahibi şoför”ün sigortalı işçisi olur. Bu sayede plaka kiraları düşer, taksi hizmeti ucuzlar. Plaka sahipleri zırıltı çıkarmadan İstanbul’a 5000 yeni plaka vermek kolaylaşır.

Son söz: Rant, şahsi geliri artırır, milli geliri artırmaz.