Türkiye, “Barış Pınarı” adını verdiği bir askeri harekâtla, bir anlaşmazlığı (ihtilafı), daha  doğrusu bir “ihtilaflar yumağı”nı çözmeye çalışmaktadır. Bu yumağın içinde:

1. Kuzey Suriye’de, Kuzey Irak modeline benzer bir “Özerk Kürt Yönetimi” kurulmasını isteyen Amerika ve AB ile aramızdaki görüş farkı var.

2. Nusayri (Alevi) ağırlıklı Suriye Hükümeti’yle (AKP, buna Esat veya rejim diyor) Sünni muhalifler arasındaki ihtilafta AKP’nin muhalifler safında yer alması yüzünden oluşan Suriye-Türkiye ihtilafı var.

3. İç harpten kaçıp, Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin, hali ve istikbalini düzene sokmak için yapılması gerekenler ile bu işlerin finansmanı konusunda Avrupa Birliği ile aramızda ciddi tutum farkı var.

4. İdlib dâhil Suriye’nin kuzeybatısında, T.C.’nin denetimi veya himayesi altına giren topraklarda yaşayanların geleceği konusunda Rusya ve İran ile stratejik hedef uyuşmazlığımız var.

5. Yurt içinde taraftarı giderek artan “Suriyeliler Suriye’ye dönmeli” önermesinin muhtemel tatsız sonuçlarından kurtulmak için, “Esat’la işbirliği yapmadan bu sorun çözülmez” diyen CHP ile “Ölsem Esat’la görüşmem” diyen AKP arasındaki ciddi görüş farkı var.

HER ÇELİŞKİ, BİR İLİŞKİDEN DOĞAR

Kişiler, kurumlar, halklar veya devletler ilişkide bulundukları diğer taraflarla her zaman bir çelişkiye yani ihtilafa düşer. Mantıki düşünülürse “İlişki olmayan yerde çelişki de olmaz” sonucuna varılır. Yani ihtilafa düşenler, mutlaka bir tür yakınlık içindedir. Çoğu kez de ortak çıkarları vardır. İhtilaf yönetiminin (conflict management) amacı, çelişkiyi mümkünse ebediyen ortadan kaldırmak, hatta bölüşülecek “ilave” bir fayda yaratmaktır. İhtilaf yönetiminde, biri “vaat” (promise) diğeri “tehdit” (threat) olan iki yöntemden biri izlenir.  Vaatte bulunmak, bulunanı fazlaca külfete sokmayacak “iyi” bir eylemdir. Tehdit ise yapılmak istenilmeyen ancak karşı tarafı korkutarak belli bir sonuca rıza göstermesi için yapmak zorunda kalınabilecek “kötü” bir eylemdir. Müzakere sonunda eğer vaadi yerine getirme zorunluluğu doğmuşsa, ihtilaf çözülmüş demektir. Bu başarıdır. Eğer müzakereler akim kalmış ve tehdidi yerine getirmek zorunda kalınmışsa ihtilaf kötü yönetilmiş demektir. Bu başarısızlıktır. Muhtemelen ihtilaf da bitmemiştir.

İHTİLAFI TIRMANDIRMA/ESKALÂSYON

İhtilaf yönetiminde “tehdit” yolunu seçen taraflar, istedikleri sonucu elde edemeyince, “Dozu az geldi veya bizi ciddiye almadılar” diyerek tehdidin şiddetini artırır. Hatta devre dışı durmaya çalışan üçüncü partileri de ihtilafın içine çekmeye çalışır. “Her etki, bir tepki yaratır” diyen Newton’un 3. Hareket Kanunu gereği, tırmandırma, ucu açık bir dehşet sürecidir.

Son söz: Bir taşla bir kuş vurulur; belki!