Bu yıl, yani 2019’da Türkiye’nin gayri safi milli hasılası (GSMH) yüzde yarım dolayında büyüyecek. GSMH, ücret, kira, faiz, kâr ve amortismandan oluşur. Çoğu zaman “milli gelir” olarak anlaşılır. Ben de yazılarımda laf uzamasın diye bazen bu iki deyimi birbirinin yerine kullanıyorum. Hâlbuki milli gelir kabaca GSMH’nin %80’i kadardır. Dolayısıyla okurlar, “Madem ki GSMH artmıştır, öyleyse milli gelir de aynı miktarda artmıştır” diye düşünebilir. Normal yıllarda bu ilişki miktarsal değil ama oransal olarak doğrudur. Ancak 2018 ve 2019 gibi:

1- Devlet banka ve kuruluşlarının görevi olsun olmasın zarar ettiği,
2- Özel firmaların kârsızlıktan battığı,
3- Büyümenin düştüğü,
4- Cari açıktan cari fazlaya dönüldüğü,

anormal bir yılda bu ilişkiye daha yakından bakmak gerekir. Çünkü GSMH artarken milli gelir düşebilir. Hele hele “milli gelir” (national income) halkın “harcanabilir geliri” (disposable income) olarak kabul edilirse ciddi bir yanılgı ortaya çıkar. Unutmayın, cari açık yani dış borçlanma, yurtiçi harcamaları artırır. Cari fazla yani dış borç ödeme, yurtiçi harcamaları azaltır. Ayrıntıya gitmeden vardığım sonucu söyleyeyim. 2019’da halkın harcanabilir geliri 2017’ye göre %15, 2018’e göre ise %10 dolayında azalmıştır. Vatandaşın teninde hissettiği fakirleşme iktisadi bir gerçektir.

DEVLET ÇOK HARCARSA MİLLETE HARCAYACAK PARA KALMAZ

Milli gelir muhasebesinin kendine göre doğru ama gerçeği yansıtmayan bir mantığı vardır. Hocalarımızın bize öğrettiği “Tak-ı zafer inşa et, milli gelir artar; inşa etiğin tak-ı zaferi yıktır, milli gelir yine artar” örneğini hatırlatmak isterim. Samuelson da “Bir erkek metresiyle evlenirse, ülkenin milli geliri düşer” demiştir. Bu örneklerle anlatılmak istenen şey, milli gelirde artış olarak yansıyan bazı işlerin gerçekte milli geliri artırmadığıdır. Bunlar, kullanılan hesap yönteminin zayıf yönüdür. Türkiye’de son yıllarda itibardan tasarruf etmemek yani sırf sükse yapmak için veya “İnşaat olsun, rant doğsun” diye fuzuli masraf ve verimsiz yatırım harcaması yapılmaktadır. Bu israfın hepsi, halkın cebine “eksi”, GSMH’ye “artı” olarak yansımaktadır.

ZARAR ŞAMPİYONLARI

Şu ana kadar yapılmış devasa şehir hastaneleri, Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprüleri ve bağlantı yolları, hızlı tren vb sükseli yatırımların zarar şampiyonu açık ara İGA (İstanbul Grand Airport) nam-ı diğer “Yeni İstanbul Havalimanı”dır. Allah gecinden versin, İstanbul Kanalı bittiğinde zarar yaratmada IGA’nın pabucu dama atılacaktır. Cuma günü ise ömrü boyunca zarar etmeye namzet “milli otomobil projesini” halka sevdirmek için, İtalya’da yaptırılmış çok güzel iki prototip araçla büyük bir göz boyama şovu yapıldı. 1960’larda dünyanın her yerinde yerli sanayiler gümrük duvarlarıyla korunur ve ülkemizde hiç araba üretilmezken, yerli otomobil üretmeye girişmek ne kadar doğru bir karar idiyse, 2020’lerde gümrük birliğine üye ve yılda 1 milyondan fazla araba üreten dev fabrikaların bulunduğu bir Türkiye’de yerli otomobil üretmeye kalkışmak o kadar “gayri iktisadidir”. Bunların hepsi, halkın harcanabilir gelirini uzun yıllar düşürecektir.

Son söz: Bir sükse uğruna ya rab, ne paralar batıyor.