Sevgili okurlarım, televizyonu her açtığınızda geçmekte olan altyazı haberlerini mutlaka görüyorsunuz.
Rakamları kafadan atıyorum, özetle şöyle:
-Dün falanca yerde 11 PKK’lı etkisiz duruma getirildi.
-Filanca yerde üç terörist uçaklarımız tarafından vuruldu...
Bu açıklamaların, bu haberlerin sonu gelmiyor.
Altyazılar bitip de haber saati gelince, bu kez aynı haberleri sunucunun ağzından uzun uzun dinliyoruz.
Her gün ve her saat, istisnası olmayan bir biçimde bu terör haberlerini izlemek zorunda kalıyoruz.
Ertesi gün aynı haberler bu kez gazete sayfalarında yer alıyor.
“Etkisiz duruma getirilenlerin” sayısı fazla değilse, iç sayfalarda!
Tabii bu arada yürekler parçalayan şehit haberleri de ister istemez geliyor...

★★★

Ne oldu böyle, biz durup dururken terör ülkesine mi dönüştük?
Medyamızda terörden başka verecek haber mi kalmadı?
Sabah aç televizyonu, aynı haberler...
Öğlen aç, gece aç aynı şeyler.
Bıktık artık, kusura bakmasınlar.

★★★

Her devlet doğal olarak terör örgütleriyle mücadelesini sürdürür. Türkiye Cumhuriyeti de bunu yapmaktadır ve yapacaktır.
Ama vatandaşın kafasında bıkkınlık, yılgınlık yaratmadan...
Bütün dünyaya adeta “Biz bir terör ülkesiyiz” mesajı vermeden...
Türk ordusu sınır içinde ve sınır dışında özgürce hareket ediyor, nice teröristleri “Etkisiz duruma” getirmeyi başardığı açıklanıyor.
Ancak bu kez de kafalarda kuşku oluşuyor:
“Yaa kardeşim bu PKK’lılar Çin ordusu mudur ki, herifler bu kadar öldürmekle bitmiyor!..”

★★★

Şimdi gelelim dün hükümet tarafından görevden alınan HDP’li belediye başkanları olayına...
Biliyorsunuz, 31 Mart yerel seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu’da çok sayıda belediyeyi HDP kazandı.
Yine sormak gerekiyor:
“Diyarbakır, Van ve Mardin’den sonra sıra acaba ötekilere mi, hatta CHP’li başkanlara mı gelecek, bu sadece bir başlangıç mı?”
Elimizde herhangi bir kesin veri olmamakla birlikte, bana sorarsanız “Olabilir” derim.
İkinci soru şu:
“Dün görevden alınan başkanlar madem teröre bulaşmıştır, hükümet bunların 31 Mart seçimlerinde aday olmasına, propaganda yapmasına nasıl ve neden göz yummuştur?”
Bu sorunun yanıtı gayet basit!
AKP, Doğu ve Güneydoğu’daki seçimlerden umutluydu.
Oralarda kazanma olasılığını (birkaç belediye dışında) çok yüksek görüyordu. Hatta seçim öncesinde arkadaşlarımıza konuşan parti yetkilileri “Bu kez durum değişik, oraları alacağız. Halkımız terörün ne olduğunu ve kendilerine nasıl zarar verdiğini
artık anladı. 31 Mart’ta onlara yüz vermeyecek” 
diyordu.
Ancak seçimle birlikte bu umutları suya düştü!
HDP sadece Diyarbakır, Van ve Mardin’i değil, il ve ilçeler düzeyinde epeyce sayıda önemli belediyeyi kazandı. (Türkiye genelinde Büyükşehirlerde aldığı oy oranı yüzde 10.34.)
Kars, Batman, Iğdır, Siirt, Hakkari gibi illerimiz de kazandıkları arasında idi...
AKP hüsrana uğramıştı.

★★★

Alın size bir soru daha:
Dün görevden alınanların gerekçesi sadece “Siyasi” mi, teröre destek vermek mi, Yoksa bu üç başkan hırsızlık, yolsuzluk falan yapmış mıydı?
Hırsızlık yolsuzluk konusunda kamuoyu ile paylaşılan herhangi bir belge ya da bilgi bugüne kadar ortaya çıkmadı.
Siyasi deyince akla ilk gelen özellikle şunlar:
-Belediyenin parasını örgüt için harcamak, örgüt elemanlarını belediyeden maaşa bağlamak, örgüt propagandası yapmak...
O halde bugüne kadar niçin hesap sorulmamış!

★★★

Ben hükümetin yerinde olsam, dünkü görevden almalar konusunda (eğer varsa) yolsuzluk olaylarını ön plana çıkarırdım. Ama o zaman AKP’li belediyelerde olup bitenler kamuoyuna nasıl açıklanacaktı!
HDP’li başkanların oralarda “Örgüt siyaseti” yapacağı önceden belliydi.
Sürecin bundan sonrasını merakla izlemeyi sürdüreceğiz!
Ancak hemen belirteyim, bu görevden almalar özellikle dış dünyada Türkiye’nin saygınlığını daha da azaltacaktır.
“Seçimle gelen seçimle gider” ilkesi bir kez daha yara almış, çiğnenmiştir.
Kayyum yolları şimdi yeniden açıldı, bu işin sonu nereye varır?..
Bir süre sonra CHP’li belediyelere de yansır mı, onu da görürüz bakalım!