Olayları izlediniz.

Hepimiz canlı yayında izledik.

30 Kasım’da izleyicisiyle buluşan Olay TV’nin ekranı 26 günde siyaha düşürüldü.

Daha doğrusu, gördüğü baskı sonucu karartıldı.

Türkiye’nin bu en kısa süreli televizyonculuk girişimi, Türk basın tarihinde Olay TV Olayı diye anılacak.

TRABZONLU İŞADAMI

Bu serüven, Trabzonlu bir işadamı olan Hüseyin Köksal’ın yaz başında bir TV kurup medyaya girmeye niyetlenmesiyle başladı.

Köksal, aslında bir tekstilci. Karsal Örme Anonim Şirketi’nin sahibi.

Şirket, babası Ali Köksal tarafından 1970’li yıllarda Trabzon’da kuruldu ve sonradan İstanbul Beylikdüzü’ne taşındı. Baba Köksal, 2016 yılında hayatını kaybedince tabutunu omuzlayanlardan biri oğlu Hüseyin, diğeri ise dönemin Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ydu.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) iktidar yanlısı olmayan bir kanala lisans vermeyeceği için, Köksal babasının arkadaşlarından eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar’ın kapısını çaldı. Çünkü geçen yıla kadar Bursa’da yayın yapan Olay TV’nin lisansı, Çağlar’ın elindeydi. Eski bakan lisansını, Köksal parasını koydu.

İMAMOĞLU’NUN ADI DUYULUNCA...

Olay TV'nin başına uzun yıllar Kanal D Haber Müdürü olarak görev yapan ve 2019'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun danışmanlığını üstlenen Süleyman Sarılar getirildi.

Kağıthane’de üç katlı bir rezidans kiralandı.

El sürülmemiş ekipmanlar alındı. Etkili bir kadro kuruldu.

Hem Köksal’ın yakın arkadaşı olması, hem de Sarılar ile birlikte çalışmasından ötürü perde arkasında İmamoğlu’nun bulunduğu iddia edildi.

İmamoğlu, bu iddiaları
yalanladı.

DİGİTÜRK’E SOKULMADI

Köksal, HD (yüksek kalite) yayın için 450 bin TL ödedi. İddiaya göre RTÜK, süreci geciktirdi. Digitürk ve DSmart, “Biz RTÜK’e bir soralım” dedi.

Halbuki, usulde RTÜK’e sormak yoktu.

Dolayısıyla Olay TV, iki platforma da giremedi.

‘BUNLARI AT’ LİSTESİ

İddiaya göre Çağlar, Ankara’ya çağrıldı. Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar, Ankara Temsilcisi Özlem Akarsu Çelik, ana haber sunucusu Nevşin Mengü ve muhabir Alican Uludağ’ın da aralarında olduğu kimi çalışanların kovulması, yerlerine Kanal 7’nin Dış Haberler Müdür Taha Dağlı ve ekibinin gelmesi ‘tavsiye’ edildi.

Hatta Dağlı, görüştüğü Çağlar’a bir liste sundu.

Köksal, bu değişimi kabul etmedi.

Çağlar, lisansı alıp gitti.

KRT VE TV100’ÜN KAPISI ÇALINDI

Köksal, serüvene devam edebilmek için KRT ile temas kurdu. KRT, lisansı satmaya yanaşmadı. Dolaylı şekilde görüşülen tv100 de “Olmaz” dedi.

Köksal, şimdilerde lisansını devralacağı bir TV kanalı arıyor.  Bulamazsa internet platformuna yönelebilir. Çalışanlar her gün işe gelip gidiyor.

TBMM TV HER HAFTA YAYINLIYOR

Bu arada Cavit Çağlar ise iddiaları reddediyor. HDP’nin toplantısını baştan sona yayınladıkları, AK Parti karşıtı ve yanlı yayın yaptıkları için yolunu ayırdığını, baskı görmediğini savunuyor.

HDP’nin meclis grup toplantısını canlı şekilde yayınlamak suçsa, TBMM TV bu suçu her hafta işliyor. Zaten Olay TV de yayını TBMM TV’den alıyormuş.

Doğrusu, canlı vermeseler de aynı akıbete uğrayacaklardı.

Artık Türkiye’de, iktidara biat etmemiş bir medya girişimine hayat hakkı tanınması zor görünüyor.

İmamoğlu’nun adı bile, Olay TV’nin doğarken boğulmasına yetti.

HDP, zorbalığın kılıfı...

Zira Sözcü TV de RTÜK tarafından bir yıldır oyalanıyor.

Ne yani, Sözcü de mi HDP’li!

RTÜK, Türkiye’nin biraz olsun nefes alabildiği yıllarda hasbelkader yayın izni almış Fox TV, Halk TV, TELE 1 ve KRT’yi susturmak istiyor. Muhalif ekranları karartabilmek için dil sürçmesine bile ağır cezalar yağdırıyor.

MUHALİFLERE 25 KAT CEZA

CHP’nin RTÜK Üyesi İlhan Taşçı’nın açıkladığı tabloya göre 2020’de iktidar yanlısı ATV ve Ülke TV’ye birer uyarı, bir yayın durdurma ve 400 bin TL para cezası verilirken, muhalif kanallara 45 para cezası, dört yayın durdurma ve 10 gün ekran karartma işlemi yapıldı. Kesilen para cezası miktarı 25 kat fazla.

28 ŞUBAT’TA HANGİ KANAL KAPANDI?

İşsizlik ve pahalılıktan tutun da dış politikadaki hatalara varıncaya dek hangi eleştiri yöneltilse, “28 Şubat’ta neredeydiniz?” diye soran AK Partililere, çalıştıkları mağduriyetten birkaç soru sormak isterim.

Allah aşkına, 28 Şubat’ta kaç muhafazakar kanal kapatıldı?

Kanal 7’ye “Şu İslamcıları atın, şu laikleri alın” diye bir liste verildi mi?

TGRT’nin uyduya alınması engellendi mi?

Yenişafak’ın ilanları kesildi mi?

Akit’çiler terörist diye...

Milli Gazete’nin yazarları casus diye içeri atıldı mı?

TÜRKMENİSTAN DEMOKRASİSİ

AK Parti iktidarı, Türkiye’yi basın ve ifade özgürlüğü bakımından adeta çöle çevirdi.

İslamcıların geçtiği toprakta hürriyet namına bir ot bile bitmiyor.

Var olanı da kuruttular.

Eleştirel gazeteciler ve basın organları, terörizm ve casusluk gibi asılsız suçlamalarla adli ve mali yönden baskı altına alınıyor.

Sudan sebeplerle ilanlar kesiliyor.

Buna karşın adını duymadığınız, bayide görmediğiniz iktidar yanlısı gazeteler hayali tirajlarla devleti dolandırıyor.

Tanzimat Fermanı’ndan beri yüzünü batı dünyasına, demokrasiye ve evrensel hukuka dönmüş bir halka iktidarı övmek ve alkışlamaktan başka bir ‘hürriyetin’ olmadığı Türkmenistan demokrasisini layık görüyorlar.

Uğur Mumcu’nun dediği üzere...

“İsterler ki, susalım.”

Olay budur.