Evren ve Dünya hakkında çok sınırlı bilgi birikime sahip 4000-5000 yıl önceki eski uygarlıkların yağmurun yağmasını doğaüstü güçlere bağlamaları, Fırtına Tanrısı’na hediyeler sunup kurbanlar keserek dinsel-büyüsel törenlerle yağmur yağdırmaya çalışmaları çok normaldi


Diyanet İşleri Başkanlığı, ülke genelinde yaşanan kuraklık nedeniyle 11 Aralık Cuma günü cuma namazından sonra 81 ildeki bütün camilerde “yağmur duası” yaptırdı. Diyanet’in yağmur duası açıklamasının, meteorolojinin “önümüzdeki bir hafta boyunca yağmur yağacak” açıklamasından hemen sonra gelmesi ise “tesadüf mü”, “şark kurnazlığı mı” sorularını akla getirdi.

Peki, ama “yağmur duası” nedir? Kökleri nerelere dayanır? İslamiyet’le birlikte mi ortaya çıkmıştır?

Her şeyin bir tarihi olduğu gibi yağmur duasının da bir tarihi var.



ÇOK ESKİ BİR GELENEK

Toplumların geçmişten günümüze ulaşan kültür örüntülerine “gelenek” adı verilir. Tarihsel süreçte farklı anlam ve değerlerle güncellenerek kuşaktan kuşağa aktarılan gelenekler, din dışı veya dini öğelerden oluşabilir. (1) İşte yağmur duası da kökleri çok eskilere uzanan, halk inançlarından kaynaklı geleneklerden biridir.

Yağmur duası, daha çok tarımla uğraşan toplumlarda, kuraklığa karşı başvurulan bir ritüeldir. Antropologlara göre yağmur duası, aslında bir tür büyüdür. Örneğin, James, G. Frazer’a göre yağmur duası “duygusal büyü” kategorisine girer. (2) Gürbüz Erginer’e göre geçmişte yağmur yağmadığı zamanlarda insanlar, birtakım doğaüstü güçlere yöneldiler, birtakım büyüsel işlemlerle yağmur yağdırmayı denediler. Yağmur duası, “dinsel” nitelikli yakarışlar ve “büyüsel” nitelikli işlemlerden oluşan “dini-büyüsel” bir ritüeldir. (3)

Yağmur duasının antik kökleri


Yağmur duasının kökleri İslam öncesi antik dönemlere kadar uzanır. Örneğin, M.Ö. 2500’lerde Mezopotamya’daki Sümerlerde, Yağmur ve Fırtına Tanrısı İşkur’un yağmur yağdırıp toprağın ürün vermesini sağladığına inanılırdı. (4) Sümerlerde yağmur yağmadığı zamanlarda İşkur’a yakarılırdı. İşkur; Akadlar tarafından “Adad”, Samiler tarafından ise “Hadad” olarak adlandırılırdı. Sümerler döneminde Mısır’da da yağmur duası yapıldığını anlatan yazılı kayıtlar bulundu. (5)

M.Ö. 2000’lerde Anadolu’daki Hititlerde de yağmur duası geleneği vardı. Hitit metinlerinde 170 farklı bayramdan söz edilir. Hititlerin bayramlarından biri de “EZEN Hewas” adlı “Yağmur Bayramı” veya “Gök Gürlemesi Bayramı”dır. Yağmur Bayramı; Hitit ülkesinin kült merkezlerinde her yıl kutlanan bayramlardan biridir. Kral ve kraliçenin katıldığı törenlerle kutlanan Yağmur Bayramı’nda, Hitit Fırtına Tanrısı’na hediyeler ve kurbanlar sunulurdu. Hititler, “İlkbahar olup da gök gürlediğinde hursi kabını açarlar ve içindekileri ezerek öğütürler. Yağmurun Fırtına Tanrısı için bir koyun sunarlar. Eti pişmiş ve çiğ olarak yere koyarlar, kalın ekmeği bölerler, ritonları doldururlar; yerler, içerler, kapları tören için düzenlerler.(6)

Hitit mitolojisinde ülkenin başına gelen doğal afetler tanrıların kaybolmasına bağlanırdı. Herhangi bir şeye sinirlenerek çekip giden tanrının beraberinde bolluk ve bereketini de götürdüğü düşünülürdü. Örneğin, Telepinu’nun kayboluşundan söz edilen Hitit metninde şöyle deniliyor: “Telepinu da çekip gitti... Bundan dolayı arpa ve buğday olgunlaşmadı: Sığır, koyun ve insanlar çiftleşmediğinden artık gebe kalınamadı ve hamile olanlar artık doğuramıyor. Bitkiler filizlenip tomurcuklanmasın diye bağlar ve ağaçlar kurudu. Ülkede kıtlık baş göstersin diye otlaklar ve pınarlar kurudu. İnsanlar ve tanrılar açlıktan ölüyor...” Geçimleri büyük oranda tarıma dayanan Hititler, kıtlığa yol açan bu tür yıkıcı kuraklıklardan kurtulmak için yağmur duasına çıkardı. (7)

Eski Türklerde yağmur duası


Orta Asya’daki Türklerde yağmur yağması için “Yada Taşı” kullanılırdı. Türkler, yağmur duası için ya kırlara ve su kenarlarına veya tepelere giderlerdi. Bu sırada kurbanlar kesilir, suya kuru at kafası veya taş atılırdı. Yağmur duası edilirken kollar ileri ve yukarı uzatılarak, avuçlar yere doğru çevrilirdi. Dua eden şamanın ellerine su dökülür, dökülen sular şamanın parmaklarından yere akardı. Ancak Yaşar Çoruhlu’ya göre Yada Taşı’yla yağmur duasına çıkan yadacılar “şaman” değildi. Yada, sığır, at, domuz karnından veya başka bölgelerinden alınan çeşitli şekillerdeki küçük taşların üzerine dualar okuyarak yağmur yağdırmak için uygulanan bir büyücülük şekliydi. Eski Türkler, Yada Taşı okunarak suya konulursa yağmur yağacağına inanırdı. Yada Taşı’nın kar yağdırdığı, hatta yangın söndürdüğü bile düşünülürdü. (8)

Hitit Fırtına Tanrısı Teşup


Kırgızlar yağmur yağmadığı zamanlarda tarlaya giderek yağmur duası yapardı. Türkmenlerde de “Burkut Ata” inancı vardı. Söylenceye göre, çok kurak mevsimlerde Burkut Ata tanrıya el açar ve “Tanrı isen yağmur gönder, yağmur vermezsen sen tanrı değilsin!” derdi. Terekeme Türklerinde de yağmur yağdırmak amacıyla “Gudil” adlı bir gelin gezdirilirdi. “Gudil”, yedi ev gezer ve pirinç toplar, sonra pirinç pilavı yapılır ve bu pilav yedi eve dağıtılırdı. Azerbaycan’da ise yağmur yağsın diye iki kız çocuğu yedi taşı bir ipe bağlardı. Taşlar suya sarkıtılır, ipin ucu da karaağaç veya fındık ağacına bağlanırdı. Yağmur yağsın diye “Godu” veya “Dodu” gezdirilirdi. (9)

Emel Esin’in aktardığına göre Uygurlar, gümüş veya bakırdan borular yaparak içlerine su doldurup birbirine fışkırtırlardı. Bazıları da elleriyle su atarak eğlenirlerdi. Bu da bir yağmur ayiniydi. (10)

Tek tanrılı dinlerde yağmur duası


Pagan dönemde görülen yağmur duası geleneği tek tanrılı dinlere de geçti. Örneğin Yahudilikte, kurak geçen mevsimlerde Tanrı’ya dua edilir. Eski Ahit’te, İsrailoğullarının tövbe edip Yahova’ya yalvarmaları halinde Yahova’nın yağmur yağdıracağından söz edilir. (I. Krallar, 8/35-36; ayrıca bk. II. Tarihler, 7/13). II. Mabed döneminde görülen bir kuraklık nedeniyle Hz. Süleyman’ın duasına atfen yağmur duası periyodik bir ibadet olarak Yahudi dini literatürüne girdi. (Taanith, 1/4-3/9).

İslam öncesi Arap toplumlarında da yağmur duası geleneği vardı. Arapçada yağmur duası “istiska” sözcüğüyle ifade edilir. (11)Yağmur duası İslam’a da geçti. Hz. Muhammed’in daha çocukken dedesi Abdülmüttalip’le yağmur duasına çıktığı kaydedilir. Peygamber olduktan sonra da yağmur duasına çıktığına ilişkin hadisler vardır. Ebu Hanife, Hz. Muhammed’in yağmur duasında özel bir namaz kılmadığı gerekçesiyle -çoğunluğun görüşünün tersine- “istiska”yı sünnet kabul etmez. (12)

Anadolu Türklerinde yağmur duası


Bugün Anadolu’daki yağmur duası uygulamaları bazı yerlerde tıpkı Hititlerdeki gibi gelenekselleşmiş ve belli bir takvime bağlanmıştır. Öyle ki, bazı yerlerde o yıl bol yağmur yağsa bile yine de “şükür” amaçlı yağmur duası yapılır. Örneğin, Çorum’un Boğazkale İlçesi Evci Köyü’nde her yıl geleneksel olarak “Nöbeti Baba Yağmur Duası Şenlikleri” düzenlenir. Yine Çorum’un Dodurga İlçesi’ne bağlı Mehmet Dede Tekke Köyü ile Mehmet Dede Obruk Köyü halkı, yakındaki Kızıltepe’ye çıkıp yağmur duasının ardından at kurban ederler. (13). Ankara’nın Mamak İlçesi’ne bağlı Ortaköy’de yağmur duasında kurbanlar kesilir, köy meydanında kazanlar kurulup bulgur pilavı pişirilir. Bu sırada çocuklar 70 bin küçük taş toplar, bu taşlar bir torbaya doldurulup açıklık bir yere çıkılır. Herkes ceketini ters giyer, şapkasını ters takar, eller yere dönük şekilde tutulur, başlar öne eğilir. Hoca, Kuran’dan ayetlerle dua eder. Bu sırada herkes yüksek sesle “Amin” der. Hoca dua okuyup o küçük taşların üzerine üfler. Dua bitince, hoca iki rekat namaz kıldırır. Namazdan sonra taşlar köyün yanından geçen Hatip Çayı’na atılır. Mersin’in Çapar Köyü’nde ise hoca bir at kafatasının üzerine dualar yazar ve bu kafatasını, yağmurun yağması için dereye bırakır ya da suya ıslar. Yağmur başlar başlamaz bu kafatasının sudan alınması gerekir, çünkü eğer çıkarılmazsa yağmurun dinmeyeceğine inanılır. (14). Niğde ili Çiftlik İlçesi Azatlı Kasabası’nda ise yağmur duasından önce oruç tutulur, camide mevlit okutulup hatim indirilir. At kafasına dua yazılır, kum ve çakıl taşlarına, asma çubuğuna dualar okunur. Suya kavrulmuş tuz ve tabut atılır. Yeni evlenmiş çiftler ıslatılır. Öldürülmüş yılan yakılır. Hayvanlara tuz verilerek sudan uzak bekletilir. Hamza Dede adlı ziyaret yerinde yağmur duası yapılır. Halktan toplanan hayvanlar burada kurban edilir. (15)

Görülen o ki, Anadolu Türklerinde yağmur duasında “dinsel” ve “büyüsel” uygulamalar iç içe geçmiştir. Bu nedenle yağmur duası sırasında namaz kılma, oruç tutma, kurban kesme, dua etme gibi dinsel uygulamalar ile; elbiselerin ters giyilmesi, avuç içlerinin yere dönük şekilde tutulması, belli sayıdaki okunmuş taşların suya atılması, bir kağıda 40 kel adı yazılması, öldürülmüş yılanın yakılması, kaplumbağanın ayağından asılması, çocukların yağmur gezmesi (çömçe gelin) ve benzeri adlar verilen kuklaların ev ev dolaştırılması, hayvanların törene katılması, hayvan kafataslarına dua yazılıp suya atılması gibi büyüsel uygulamalar bir arada görülebilmektedir. (16)

Bugün Anadolu Türklerindeki yağmur duası uygulaması, hem Orta Asya Türklerinin şaman geleneğinden, hem eski Anadolu uygarlıklarından Hititlerin Yağmur Bayramı’ndan, hem de İslami yaklaşımdan izler taşır. Yağmur duası bugün ancak antropolojik ve etnografik bir kültür öğesi durumundadır.

★★★

Diyeceğim o ki; evren ve Dünya hakkında çok sınırlı bilgi birikime sahip 4000-5000 yıl önceki eski uygarlıkların yağmurun yağmasını doğaüstü güçlere bağlamaları, Fırtına Tanrısı’na hediyeler sunup kurbanlar keserek dinsel-büyüsel törenlerle yağmur yağdırmaya çalışmaları çok normaldi. Ancak bugün, evren ve Dünya hakkındaki bilgilerimizin olabildiğince genişlediği, yağmur, kar, rüzgâr gibi atmosfer olaylarının nasıl ve ne zaman meydana geldiğini çok iyi bildiğimiz 21. yüzyılda, binlerce yıl önceki anlamıyla yağmur duasına çıkmak, bilimsel gelişmeyi göz ardı etmek demektir.

KAYNAKLAR, DİPNOTLAR:


1-R. Sweterlistsch, “Gelenek”, Milli Folklor Uluslararası Kültür Araştırmaları Dergisi, 2016, S.110, s. 122.

2- Meryem Bulur, Zeynel Karacagil, “Rain prayer: A case for Dikili: Yağmur Duası: Dikili Örneği”, İnternational Journal of Human Sciences, 15 (3), 2018, s. 1775

3- Gürbüz Erginer, Kurban-Kurbanın Kökenleri ve Anadolu’da Kanlı Kurban Ritüelleri, İstanbul, 1997, s. 211.

4- Abdullah Altuncu, “Sümer Tanrı Anlayışı ve Tanrılar Panteonu”, Sosyal Bilimler Dergisi, C.4- S.7, Haziran 2014 s.136.

5- Ural Akbulut, “Meteoroloji Tarihi Sümerlere ve Babillilere Uzanır”, http://www.uralakbulut.com.tr .

6- Özlem Sir Gavaz, “Hititlerden Günümüze Yağmur Duası”, Hitit Üniversitesi, Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu, 28-30 Nisan 2016, s. 576,578.

7- Gavaz, s. 577.

8- Bayram Erdoğan, Sorularla Türk Mitolojisi, İstanbul, 2007, s. 173, 174; Bayram Polat, “Türk Kültürüne Yağmur Duası: Azatlı Kasabası Örneği,” Dini Araştırmalar, Ocak, Şubat, 2007, C.9, S. 27, s. 278, 279; Özlem Demren, “Yağmur Yağdırma Ritüeli Çerçevesinde Ortaköy Yağmur Duası” Türkbilig, 2006/12,   s.83, 84).

9- Demren, s 80-82

10- Emel Esin, Türk Mitolojisine Giriş, İstanbul, 2001, s. 116.

11- Ferit Develioğlu, “İstiska”, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, s. 463.

12- Mustafa Baktır, “İstiska”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.23, İstanbul, 2001, s. 381-383.

13- Gavaz, s. 580, 581.

14- Demren, s. 84, 85.

15- Polat, s. 279-282.

16- Erginer,  s. 211-213; Demren, s. 77-79; Polat, s. 282.