“EN delikanlı mevsimdir kış. Yüzüne yüzüne vurur yalnızlığını.” Orhan Veli’ye ait bu sözler. Kaybedenin iyice yalnızlaşacağı bir derbiydi bu. 50 bini aşkın taraftar, eski yıllar gibi. Tekrar hayat buldu ya derbiler, çok mutluyum.

BU maçlarda en önemli kodlardan biri duygusal dengedir. Bunu koruyan takım, oyunu ele alır. BU maç dünyadaki örneklerinden çok farklı. Ne din derbisi ne de ideolojik izler taşıyor. Halkın derbisidir bizim heyecanlar. FENERBAHÇE iyi başlamış gibi gözüktü. Ama derbinin her
dakikasında gol kokusu vardır. Çabuk çıkış; Kerem-Morutan işbirliği ve Kerem’in golü. Türk futbolu büyük bir yıldız kazanıyor. Sonra, İrfan Can’ı gördüm. Andrea Pirlo gibi sanat yaptı, nefis pas verdi.

BÜYÜK futbolcular, zor maçlarda sahne alır. Mesut Özil, koşusu ve kaleye yaklaşması, ardından topa vuruşu ile klasından hiçbir şey kaybetmediğini kanıtladı.

GALATASARAY’IN geçiş oyunu düşüncesi fena değildi. Pereira’nın, Sosa, İrfan Can ve Mesut’lu başlangıcı, aynı zamanda takımın kompakt yapısı, maça iyi hazırlanılmış olduğunu gösterdi. Net hatayı yapanın cezalandırılacağı bir derbiye dönüştü oyun.

VAN Aanholt sol kanadı iyi kullandı. Bu etki, gol bile getirebilirdi. Zajc maça ağırlığını resmen koydu. Performansını çok beğendim. İrfan Can ve Sosa, mimar oyuncular. En azından, biri oyunda kalmalıydı. Yoruldular mı?

KIM Min-Jae ve Berke önemli işler yaptı. Tisserand’ın kırmızısı, VAR’dan dönen Diagne’nin golü derken derbi tarihi gözümün önüne geldi.

UMULMADIK oyuncular bir anda ortaya çıkar. Crespo nefis vurdu, 3 puanı getirdi ve Pereira’yı kurtardı.