Şimdilik yangınlardan bahsedesim yok ama Erdoğan’ın afet bölgesinde insanlara keyif çayı fırlatmasının arkasında nasıl bir düşünce yapısı olduğu merak konusu... Bence ipler artık iyice koptu.

Konu ile ilgili yapılabilecek bütün şakalar, espriler yapıldı. Kendisi “Bu kadar da olmaz” diyenleri yine yanılttı. Kendini aştı. Şimdi durumu ciddiye alma zamanı...



★★★

Bırakın o esnada arkada yanan dağı, ülke tam batağa saplandı... Belli ki mevcut yönetimle güzel günler görmemiz mümkün değil...

İşin dramatik tarafı, verdikleri hasarın onarılmasının, ülkenin toparlanmasının bile yıllar alacak olması... Gelen haberlere göre yandaş müteahhitlerin bile ufaktan sıyrılma çabaları söz konusu...

★★★

Bunun böyle gitmeyeceği aşikar... Çok yakında siyasette kazan kaynamaya başlar... Hiçbir kaynama ekonomi için iyiye işaret değildir... Belirsizlik getirir.

Nitekim bu durum bize Türkiye için herhangi bir orta ve uzun vadeli planın yapılamayacağını gösterir... Sonbahar ilginç geçecek... Tam olarak durumun ne olacağını kim söyleyebilir?

Paranın da tadı kaçacak!


Mülteciler derken hikaye sadece ekonomik değil... Siz hiç bitmeyen kriz gördünüz mü? Elbette biter... Ya gelen mültecilerin yaratacağı huzursuzluklar?

Olmaz ama usta bir satranççı gibi ülke ekonomisi yönetilse, paranın dibine vursak, ihracatımız şuraya, milli gelirimiz buraya çıksa ne fark edecek?



★★★

Doğru dürüst yönetilemeyen ülke yaşanmaz hale geldiyse, kazandığın parayı afiyetle yiyebilecek misin? Sokağa çıkarken tedirgin oluyorken, sevdiklerinin yolunu gözlüyorken, bütün bunların faturasının kötü yönetimden dolayı sana kesildiğini biliyorken, huzura erebilecek misin?

Ülkeyi yönetenler ümmet, kardeş gibi kelimelerle gönül rızasıyla durumu kabullenmeye ikna edebiliyorlarsa ne mutlu sana! Devam et o yolda...

Olmayacak dua!


Yuvarlak konuşmalar ve yuvarlandıkça bir çığ gibi büyüyen çelişkiler yumağına dönüşmüş bir ekonomi... Bu çelişkilere izahı olan var mı?

Ülkeyi yönetenler banka kredileri oranlarına takmış durumdalar... Daha fazla kredi vermek daha fazla harcamayı teşvik eder. Fırsatını bulur bulmaz faizleri düşürüp bunu deneyecekler.

★★★

İşin ilginci, bir yanda tasarruf etmesi için çeşitli projeler üretilen, sözde tasarrufa teşvik edilen halk harcamayı artırması için ayartılıyor... Taksit sayısı artırılarak gelecek kazançları da ipotek altına alınıyor.

Harcamalar enflasyonu azdırır... Enflasyon faizleri kabartır... Faizler suni olarak düşürülürse bu kuru sıçratır. Hem faizleri hem kuru aynı anda kontrol edemezsiniz.

★★★

Sadece hane halkı değil, özel sektör de kredileri artıracağından gelecekteki kazancının büyük kısmını finansal giderlere kaptıracak.

Hem harcamam olsun hem param dursun! Hem para politikasını gevşetip harcamaları körükleyelim hem kontrol altına alıp disipline edelim! Oh ne ala dünya... Bayılıyorlar olmayacak duayı okumaya...

Memur tiyatrosu




Bu Memur-Sen var ya... Hani zam için esip gürleyen... Ne yapmıştı? 2013 yılında toplu sözleşme masasında işverenin önerdiğinden daha az zam istemek gibi sendikacılık tarihine geçen bir eyleme imza attı.

Hükümetin o günün parasıyla verdiği 223 lira zamma karşı Memur-Sen net 123 lirada ısrar etti. Kabul da ettirdi!

★★★

Grev hakkının olmadığı sendikal bir pazarlığın sonu her daim hüsrandır... Zira pazarlığın da, zamların da hiçbir anlamı yoktur. Tiyatrodur...

Dolayısıyla memur, iki yıl boyunca açıklanan enflasyon kadar zam alacak. Süslü kelimeler, arayı bulup başarı gibi göstermeler işe yaramayacak. Nasıl olsa zam alınmayacak bari seyredelim de ibret alalım...