Nazım Hikmet şiiri 1930 yılında yazdı. 91 yıl önceydi ve şiirin adını “nikbinlik”  koydu.

Nikbinlik!

İyimserlik.

Umut.

“Güzel günler göreceğiz çocuklar” diye başlıyor ve “İnanın çocuklar güneşli günler göreceğiz.” diye devam ediyor.

Nazım Hikmet solcuydu.

Şiirde işçileri anlatıyor:

“Kayış kapar

kolumuzu

Kırılan kemik

Kan

Hani şimdi bizim

soframıza

Haftada bir et gelir

Ve çocuklarımız işten

eve

Sapsarı iskelet gelir”

Bu satırların yazıldığı yıllarda Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkılmış, Laik Cumhuriyet yeni kurulmuştu. Yokluk, yoksulluk henüz yenilmemiş, devrimler henüz meyve vermeye başlamamış, Menemen’de yedek subay öğretmen Kubilay’ın başını kesen tarikat kışkırtmaları, Doğu Anadolu’da Şeyh Sait isyanları yaşanmaktadır.

Şair iyimserdir.

Geleceğe o kadar umutla bakmaktadır ki: “Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar/ Açtık mıydı hele son vitesi/ Adedi devir/ Motorun sesi/ Uuuuuuuy çocuklar/ Kim bilir ne harikuladedir/ 160 kilometre giderken öpüşmesi...”  diye rahat, huzurlu, güzel ve güvenli günlerin geleceğini anlatmaktadır.

★★★

1930’dan 2021’e.

Kuşkusuz ilerledik.

Türkiye büyüdü.

100 kat gelişti.

1930 Türkiye’si değiliz ama bugünlerde tıpkı 91 yıl önce olduğu gibi “sofrasına değil haftada bir... on üç haftada bir...” et gelebilen insan sayımız 16 milyonu geçti. Bugün ülkemizde işsiz sayısının 10 milyonu ve gerçek yoksul sayısının 16 milyonu geçtiğini TUİK bile gizleyemiyor. 1930’da Türkiye’nin nüfusu da zaten 13 milyondu ve “askıda ekmek” Birinci Dünya Savaşı’nın yokluk yıllarından kalma bir dayanışmaydı.

Demek istediğim şu:

İyimser olabiliriz.

Güzel günler görebiliriz.

Nasıl?

Bugünün “Tek Adamlı” iktidarı ve kadrosu da sık sık “reform paketleri” açarak halka “güzel günler göreceğiz...”  İyimserliği ve umudu vermeye çalışıyor ama “halk Tayyip Erdoğan’a ve kadrosuna olan inancını ve güvenini” yitirdi. Bütün anketler; “Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin oyu yüzde 26’ya indi...” sonucuna varıyorlar.

★★★

Tayyip efsanesi bitti.

Halka umut veremiyor.

O zaman Türkiye’yi “güzel, rahat, huzurlu, güven veren, motorları maviliklere süren günlere” kim ve hangi beceriyle taşıyacak?

Muhalefetimiz!

Onlara gün doğdu.

Onlar taşıyacak.

Zaten hem Kemal Kılıçdaroğlu ve hem de Meral Akşener, halk arasına girip, esnaf derdi dinledikleri toplantılarda “Güzel günler göreceğiz...” cümlesini de sıkça dile getirmekteler. Halk da onlardan umutlanıyor.

Ama nasıl olacak?

Ne yapacaklar?

Nasıl yapacaklar?

Kaç yılda yapacaklar?

Ve “güzel günler görebilmek için halktan oyunu verdikten sonra başka ne ve neler yapmasını” bekliyorlar.

Açıklamanın zamanıdır.

★★★

Kılıçdaroğlu ya da Akşener ve tüm diğer muhalefet partisinin liderleri ve hatta yeni bir Ecevit çıkışı yakalamak istiyorsa Muharrem İnce’nin kendisi; “Eli iş tutabilir yaşa gelmiş her insanın çalışacak bir işinin olacağı, bu işinden kazanacağı alın teri gelirle borçsuz yaşayabileceği ve zor günler için az da olsa üç- beş kuruşu biriktirebileceği bir yeni düzeni kurmayı” nasıl bir model ve kadro ile başaracaklarını anlatmaları beklenir.

Kitleler duymak istiyor.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



VIP uçaklı reform!


Toplanan vergi ile yapılan harcama arasında uçurum oluştu. Bu yüzden gözler yeni açıklanan reform paketinde; sayıları 13 olduğu yazılan VIP uçaklar için neler yapılacağını aradı. VIP uçaklar için pakette hiçbir cümle yer almadı. VIP uçak sayısını 1’e indireceğiz 12’sini satacağız diyebilirlerdi. Diyemediler. VIP uçakla kemer sıkma reformu mu olur? Sayıları 110 bulan ve çoğu ithal lüks makam aracının “harcama canavarı olmaktan” nasıl çıkarılacağı da pakette yer almadı. 110 makam aracını 10’a indireceğiz diyebilirlerdi, diyemediler. Örtülü ödenekten de söz edilmedi. Saray harcamalarının, danışman ordusunun bir yıllık maliyetinin devlete yani halka kaça mâl olduğundan da söz edilmedi. Muhalefet liderleri “güzel ve güneşli günler görmemizi” sağlayacakları modellerini açıklamaya; VIP uçaklar, saraylar, lüks makam araçları, örtülü ödenek, danışman ordusundaki şişmeyi nasıl kısacaklarını somut anlatarak başlayabilirler.