Gerçekten tebrik etmeli. 3 yılda bitireceğiz sözü vermişlerdi. 2.5 yılda bitirdiler. Kepçeyle, dozerle, balyozla, keserle temelden çatır çatır yıktılar. Ön görünümü hariç, tamamını yeniden yaptılar. “AKM” adını da değiştireceğiz diyebilirlerdi.

Demediler.

Hayırlı olsun.

Görkemli bina altın huzmeli ışıklar içinde konusunu büyük mimar “Sinan”ın hayatından alan opera ile dün gece açıldı. Biliyorsunuz, opera müzikle tiyatronun birleşimiyle yazılıyor ve oynanıyor.

İlk perde:

Şiirle anlatım.

İkinci perde:

Müzik.

İstanbul kazandı.

Türkiye gururlandı.

Açılış öncesi bir “incelik, nezaket,  dostluk, arkadaşlık, yoldaşlık” haberi okudum.

Ne alaka?

★★★

Bu alakaya nasıl gelindiğini hatırlamanız için size son 13 yıllık eğitim tarihinden sadece bir yaprak açayım: TEKEL’in, Kartal Cevizli’de sigara fabrikasının, lojmanlarının, kreşlerinin, futbol, basketbol sahalarının, yüzme havuzlarının, konuk evinin içinde yer aldığı toplam 46 bin dönüm bir şehir arazisi vardı.

Eşi bulunmaz.

Pırlanta değerinde.

46 bin dönümün 29 bin dönümlük bölümü, üzerinde 4 bin 100 ağaç olan fakat hiçbir yapı olmayan boş yemyeşil şehir toprağıydı. Bu pırlanta parçayı; Özelleştirme Yüksek Kurulu, (Başbakan Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Devlet Bakanı Ali Babacan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz) 28 Kasım 2008 tarihinde Özelleştirme İdaresi’nden alıp Maliye Bakanlığı’na “hibe etme” kararı verdi. Pırlanta mülk bir kararla, bir gecede Özelleştirme İdaresi’nin sahipliğinden çıktı, Maliye’nin mülkiyetine geçti. Maliye Bakanlığı da kendisine hibe edilen bu pırlantayı; 9 Şubat 2009 tarihinde İstanbul Şehir Üniversitesi adına “irtifak hakkı” tahsisi yoluyla kiralayıverdi. Devletin pırlanta arsası özele geçti. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi o yıllarda iktidar partisi AKP’nin yönetimindeydi. Oy çoğunluğu ile bu araziye toplam 240 bin metrekare bina yapma” imar izni verdi. O tarihte ortada üniversite yoktu. Kuracak olanın adı vardı. Bu adın şanı şöhreti iktidara yakınlığındandı. Bu üniversiteyi kuracak olan vakfın o tarihlerde başkanlığını yapmış olanlardan biri önce başbakan danışmanı, sonra Dışişleri Bakanı sonra da AKP Genel Başkanı ve Başbakan oldu.

Adı:

Ahmet Davutoğlu’ydu.

★★★

“Siyasi ahlak” konusunda anlaşmazlık çıktı. Ahmet Davutoğlu, siyasetin kişi zengin etme, hısım ve akraba kayırma mesleği olmaktan çıkarılmasını savunuyordu. Bir günlüğüne gittiği bir yurt dışı gezisi sırasında; kendisinden habersiz, sorgusuz, sualsiz yetkileri gece vakti elinden alındı.

Yapılan darbeydi.

Davutoğlu kabul etmedi; AKP’den ve Tayyip Erdoğan’dan ayrıldı, başbakanlığı da bıraktı.

Orada bitmedi.

Parti kurdu.

Muhalefete geçti.

Ve olan oldu.

TEKEL’in İstanbul Cevizli’deki pırlanta şehir arsası üzerine kurulan üniversitesini elinden aldılar. Ve sanki bütün bunlar yaşanmamış gibi dün gece AKM’nin yenilenerek açılışında “Sinan” operasını gelsin birlikte seyredelim diye “davetiye” yolladılar.

Ne kadar ilginç?

Neden bu güncelleme?

Operada zaten incelik ve nezaket vardır ama “bu davetiye inceliğin de inceliği” sayılır. Ahmet Davutoğlu, kendisi açılışa gitmedi, yardımcısı Selçuk Özdağ’ın gideceği açıklandı.

★★★

AKM’nin eskisi 30 bin metrekareydi, yenisi 100 metrekare yani üç mislinden daha büyük olarak yapıldı. Kolonları bile çürümüştü, temeline su yürümüştü yıkmaya mecburuz dediler. Oysa önceki Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, “AKM binasını yıkmadan yenileme çalışmalarını” başlatmıştı.

Durduruldu.

Emir geldi.

Yıkın.

Yeniden yapacağız.

3 kat büyüğü yapıldı.

Çok görkemli.

Gurur verici.

Fakat AKM’nin yenilenmesinin oy getirmeyeceği anketlerde ortaya çıkmış olmalı ki, gece darbesi ile yetkileri ve sonra da üniversitesi elinden alınan eski Başbakan arkadaşa “Sinan” operasına gel barışalım nezaketi iletildi.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



1 milyara bitecekti 2.2 milyara patladı!


AKM binası aslında yeni bir binaydı, 1969 yılında yapılmıştı. Yıkılmayabilirdi. Az bir paraya (30-40 milyon dolar) onarılabilir, yeniden açılabilirdi. 100 yıl 150 yıl daha o bina sanatseverlere hizmet verebilirdi. Dünya bunu yapıyor. İtalya’da Milano’da La Scala Opera binası 1778’de yapılmış. Rusya’da St. Petersburg Kirov Tiyatro binası 186O’da, Fransa’da Paris Garnier Opera binası 1875’de inşa edilmiş; eskimişler ama yıkılmayıp onarılarak bugünlere getirilmişler. AKM’yi yıkıp yenisini yapacağız denilen tarihlerde maliyetin 1 milyar lirayı bile bulmayacağını (700-800 milyon lira) söylüyorlardı. Binanın yeniden yapımcısı şirketin sahibi Naci Topsakal, Dünya Gazetesi yazarı Vahap Munyar’a “teknik aksamları dahil 2.2 milyar liraya bitirdik” dedi. Bugünkü kurla yaklaşık 200 milyon Euro tutuyor. Yapımcı şirketin sahibi, “çok ucuza yaptıklarına inanalım” diye “Almanya’da Hamburg Filarmoni binası 875 milyon Euro’ya mal oldu” kıyaslamasını da yapmış. Ancak Hamburg Filarmoni kaç bin metrekare ve iki binanın yapımda kullanılan malzeme ile teknik aksam ne kadar benziyor onu söylemiyor. Yani Alman inşaat şirketleri o kadar iş bilmez, o kadar müsrif ki, adeta Alman devletini soymuşlar, bizim inşaat şirketleri “nerdeyse kar etmeden işi bitirmişler”... “İster inan, ister inanma” adlı opera bile yazılabilir ve ikinci perde müziğiyle sevinçten göbek bile atılabilir!