Kadim arkadaşım Yüksel Yılmaz aradı. Hal hatır sorduktan sonra:

“Koronavirüs salgınında hayatın nasıl geçiyor?” diye sordum ona...

“Valla hayatım şiir gibi geçiyor” dedi.

Yüksel Yılmaz, yurt sevgisi üst düzeyde bir insandır. Onun siyasi görüşlerini bildiğim için:

“Şiir gibi mi? Bunu sen mi söylüyorsun?” dedim.

“Evet, hayatımız şiir gibi ama acı dolu ölüm ve ıstırap şiiri gibi...” dedi.

“Bu çok karamsar bir ifade değil mi?” dedim. O başladı sormaya:

“Her gün koronadan en az 120-130 insanımız ölmüyor mu?”

“Ölüyor...”

“Hastaneler korona hastalarıyla dolu değil mi?”

“Dolu...”

“Benim gibi 65 yaş üstü vatandaşlar günün 21 saati ev hapsinde tutulmuyor mu?”

“Tutuluyor!”

“Bunun bilimsel bir dayanağı var mı?”

“Yok!”

“Dünyanın medeni ülkelerinde böyle bir rezillik oluyor mu?”

“Olmuyor!”

“Hiçbir mantığı olmayan bu yasaklarla bizler kalp, damar, karaciğer, böbrek, eklem hastalıkları gibi diğer hastalıkların kucağına itilmiyor muyuz?”

“İtiliyorsunuz!”

“Toplumdan dışlanan 65 yaş üstü insanlarımızın psikolojileri bozulmuyor mu?”

“Bozuluyor!”

“Yapılan haksızlıklar, bilimsel verilere, Anayasa’ya, insan hak ve özgürlüklerine aykırı değil mi?”

“Aykırı!”

“65 yaş üstünün toplu taşıma araçlarına binmelerinin yasak edilmesi insani bir uygulama mıdır?”

“Hayır, insanlık dışıdır!”

“Eh, ben de 21 saat evinde hapsedilen, toplu taşıma araçlarına binmesi yasaklanan, akla, mantığa, insan psikolojisine aykırı önlemlerle ezilen bir yurttaş olarak hayatım bir şiir gibi geçiyor diyebilirim. Tam bir ıstırap şiiri gibi!”

Arkadaşıma ne diyeceğimi bilemedim.

Anayasa’nın eşitlik ilkesine ve insan haklarına aykırı olan uygulamayı eleştiren bu diyaloğu ‘Bilim Kurulu’ denilen ‘Bilmezler Kurulu’na ve Sağlık Bakanı Fahrettin Bey’e ithaf ediyorum!

Peki anlarlar mı? Orası şüpheli!

İyilik cezasız kalmaz!


AKP gidişattan memnun!

CHP’deki istifaların yarattığı bölünmüşlük Saray’ı sevindiriyor.

CHP’li isyancı milletvekilleri arasında en çok, ordudan ihraç edilen eski teğmen Mehmet Ali Çelebi konuşuluyor.

Kumpas davalarında 41 ay cezaevlerinde hapis yatan Mehmet Ali Çelebi’ye CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği destek saymakla bitmez.

Mehmet Ali Çelebi, Hasdal Cezaevi’nde yattığı sırada eşi Kezban Çelebi ile evlenirken nikâh şahitliğini Kılıçdaroğlu yapmıştı.

Mehmet Ali Çelebi’yi partiye alıp İzmir’den listeye koyarak onu milletvekili yapan Kılıçdaroğlu’dur.

Eee, bu kadar iyilik cezasız kalmaz herhalde... Kılıçdaroğlu’na ilk hançeri saplayan Mehmet Ali Çelebi oldu.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak “Sel gider kum kalır. Kişiler gelip geçer, CHP ve Cumhuriyet payidar kalır. Partimiz iktidara yürürken vefa duygusunu unutup giderlerken Cumhur İttifakı (Saray) ağzıyla yönelttikleri ithamları asla kabul etmeyiz ve unutmayız” dedi.

Günümüz siyasetinde vefa yok, menfaat çok!

TEBESSÜM

La Fontaine’den bir öykü


Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu, ünlü Fransız hikâyeci La Fontaine’den (1621-1695) ilginç bir öykü nakletti:

“Ülkelerin birinde put yüklü bir eşek ‘Ben geçerken insanlar önümde eğiliyor, bana bayılıyorlar’ demiş. Tütsüleri, duaları hep kendisine sanmış, herkese çalım atmış.

Yanlışı gören biri ona demiş ki: “Eşek hazretleri, kafandan sil bu aptalca düşünceyi.

Sana değil bu saygılı davranışlar. Taşıdığın put önünde eğiliyor insanlar.

Bilgisiz bir mevki sahibinin de selam verilir yalnızca giysisine!” (La Fontaine)

GÜNÜN SÖZÜ


Vefasızlığın en iyi ve en yakın tanığı o kişinin vicdanıdır!