O kadar şaşırdım ki!

Ne söyleyeceğimi bilemi­yorum...

“Hayırlı olsun” mu de­meliyim, yoksa “Yazıklar olsun” mu?

En iyisi, “Helâl olsun!” diyerek takdirlerimi sun­mak!

“İş bilenin, kılıç kuşa­nanın” derler ya! Aşıda da durum buna benziyor... İşini bilen, adamını bulan, torpili olan aşılanıyor!

Her işte olduğu gibi bun­da da iltimas ve kayırma var!

Risk grubunda olan yüz binlerce vatandaş şu anda umutla aşı olmayı bekle­mekte... Oysa aşı miktarı çok az!

★★★

Sağlık Bakanlığı yeterli aşı sağlamayı beceremedi! Aşı tesislerimizi yıllar önce sorumsuzca kapattığımız için kendimiz de aşı ya­pamıyor, yabancılara el açıyoruz!

Hal böyleyken bir takım siyasilerin, rektörlerin, hatta hastane avukatlarının “Topluma örnek oluyo­ruz” diyerek, korona aşısı­nın ilk dozlarını kendilerine yaptırmaları vicdani midir?

Risk grubunda olmayan kişilerin öncelikli olarak aşı yaptırmaları ancak bizim gibi eğitimsiz toplumlarda görülüyor.

Hele hele Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un, kendisi aşı olduktan sonra, “Tüm milletvekillerinin ve Meclis personelinin de öncelikli aşı olmasını istemesine” ne demeli?

Sayın Şentop, mil­let dururken vekillerinin, milletin önüne geçerek, aşı olmaları doğru mudur?

Sağlık Bakanlığı aşı tedarikinde maalesef bece­riksiz çıktı. Zar-zor getirttiği 3 milyon doz aşı sadece bir buçuk milyon kişiye yetiyor. Ya geri kalan ne olacak?

Aşıların devamı ne zaman gelecek? “Ay sonuna kadar gelecek” deniliyor. İnşallah gelir!

Sağlık Bakanı Fahret­tin Koca ağzında bir şeyler geveliyor ama kesin bir tarih veremiyor.

Eğer Bakan Bey’in söy­ledikleri doğru çıksaydı bu­güne kadar Türkiye’ye 30 milyon dozdan fazla aşı gelmiş olacaktı, gelmedi! Yazık değil mi bu millete?

★★★

94 yaşındaki İngiltere Kraliçesi öncelikli aşı olmayı reddedip “Önce halkım aşı olsun. Ben sıramı bekleyeceğim” dedi.

“Öncelik risk grubun­da olan vatandaşlarımı­zındır” diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da sırasını bekliyor.

Topluma yön veren lider­ler böyle olmalıdır.

Meslekleri hekimlik ve eczacılık olan milletvekille­rinin, fiilen bu işi yapma­dıkları halde, “Ben dok­torum, ben eczacıyım” diyerek öncelikli aşı yap­tırmaları en hafif tabiriyle ayıptır!

Doktorlara ve eczacılara öncelik tanınmasının ne­deni, onların hastalarla yüz yüze görev yapmaları, risk gruplarının en ön safların­da yer almalarıdır. Her “tıp diploması” olana öncelikli aşı yapılacak diye bir şey yoktur!

Türkiye’nin kanayan yaralarından biri olan fırsatçılık ve bencillik, aşı konusunda da kendisini gösterdi! Bu egoist düzen­de toplum olarak, ne yazık ki, çürüyoruz!

Beşiktaş Belediyesi


Beşiktaş Belediyesi, tüm belediyelere örnek ola­cak çalışmalar sergiliyor.

Belediyenin “Saha ekipleri” Beşiktaş sokaklarında her gün kapı kapı dolaşıyorlar... Peki, ne yapıyorlar?

Öncelikle, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın selamlarını söyleyip evlere “maske ve dezenfektan” veriyor, belediyenin projelerini anla­tıyor, sonra da soruyorlar:

“Başkana ileteceğimiz bir emriniz var mı?”

Varsa şikâyetleri, dertleri, istekleri dinliyor, hepsini bir bir not ediyorlar. Tüm bilgiler daha sonra doğru­dan doğruya Başkan Rıza Akpolat’a iletiliyor ve sorunlar başkan emriyle ilk elden çözülmeye çalışılıyor.

İstanbul’un en önemli ilçelerinden biri olan Be­şiktaş’ta oturanlarla yüz yüze görüşülerek yapılan bu belediyecilik, her şeyden önce vatandaşa saygıyı gösteriyor.

Rıza Akpolat “Beşik­taş’ta hiçbir komşumu­zun maske ve dezenfek­tana erişiminde sıkıntı yaşamaması için biz de üretime başladık, ihti­yaçları olduğunda tüm Beşiktaş halkına dağı­tacağız” diyor. Örnek bir hizmet.

GÜNÜN SÖZÜ


Sağlık gittikten sonra para da, pişmanlık da hiçbir işe yaramaz!