Cumhurbaşkanı Erdoğan “ekibiyle” ekonomi yol haritasını anlatacaklarını açıkladı ya; bu “ihtiyacı” önceden gören iş insanları yola koyuldular bile…

★★★

Yıldızlar SSS Holding Mali ve İdari İşler Grup Başkanı Şefik Çalışkan imzası ile kanaat önderi kabul edilen dar bir çevreye, “TCMB 18.11.2021 Toplantısı Sonrası Ekonomik Görünüm” başlıklı bir rapor ulaştırıldı.

★★★

Çalışkan; Erdoğan’ın ekonomistlere kılıç çektiği “faiz sebep, enflasyon netice” tezini savunuyor…

★★★

Okuyucularımdan bana gelen raporu okuyunca Çalışkan’ın özel sektördeki görevinden ayrılıp, Külliye’ye atandığını düşündüm.

Öyle olmamış...

Raporun paylaşımını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin’in başkan vekili olduğu “Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu” üyelerinden Murat Yılmaz üstlenmiş.

★★★

Bir parantez açmamda yarar var. Çalışkan’ın çalıştığı şirket, adındaki benzerlikten dolayı, Ülker markasını taşıyan Yıldız Holding ile karıştırılıyor.

Alakası yok.

Trabzonlu iş insanı Sebahattin Yıldız’ın patronu olduğu grup, ülkede en fazla maden ruhsatı alan şirketler arasında.

İktidara yakınlığı sayesinde, uçurumun kenarından alınmalarıyla ünlüler...

Seramik, tarım, turizm alanlarında yatırımları olan grup, 2004 yılında özelleştirmeden satın aldığı Eti Gümüş madenlerini işletiyor.

★★★

Özelleştirme İdaresi’nden, 2010 yılında da 1.4 milyon abonesi bulunan “Osmangazi- Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin” (OEDAŞ) hisselerinin tamamını 485 milyon dolar karşılığında devralmıştı.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), yatırım zorunluluğuna işaret ederek 2013 yılında OEDAŞ’a el koydu.

OEDAŞ; 2017 yılında Zorlu Grubu tarafından devralındı.

★★★

Cumhurbaşkanlığı’nın 35 başdanışmanı içinde kamuoyuna “yeni ekonomiyi” anlatacak kimse yok mu, Külliye iktisatçıları Doç.Dr. Hatice Karahan ve Yiğit Bulut ne güne duruyor, soruları bir kenarda dursun…

★★★

Çalışmalarının “ülkemizdeki iktisadi gidiş hakkında fikir beyan eden iktisatçıların dayandığı pratik ve teorik varsayımlara karşı cevaplar içerdiğini” vurgulayan Çalışkan’ın raporundan bazı bölümleri aynen aktarıyorum:

- Merkez Bankası’nın faiz indirmesi ve indirmeye de devam edecek olması, ülkemiz ve dünyanın içinde bulunduğu iktisadi gerçeklerle uyumlu olmadığı ve uygulanan politikanın ülkemizi bir felakete sürükleyeceği yönünde iktisatçılarımız “tellallık” yapmaktadır.

- Faiz indirimlerinin kurları artırarak ve tüketimi tetikleyerek enflasyonu artıracağı ve insanımızı fakirleştireceği, faiz indiriminin rasyonel bir iktisat politikasına dayanmadığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emri ile ve faiz konusundaki inancından dolayı indirim yapıldığı, söylenecek sözün kalmadığı, bir alamete binildiği ve kıyamete gidildiği, daha sonra faizlerin daha yüksek artırmak zorunda kalınacağı, orta sınıfın yok edildiği, kur artışı ile cari açığın kapatılamayacağı, faizin, enflasyonun nedeni olmadığı vb gibi eleştiriler yapılmaktadır.

- Hükümet yanlısı diyebileceğimiz iktisatçıların ise sistematik bir açıklama getirmemesinden ya da getiriliyorsa bunun “duyulmamasından” dolayı bu mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, adeta Donkişot benzeri bir mücadele içinde olduğu imajı yaratılmaya çalışılmaktadır. Oysa ne Erdoğan Donkişot, ne de düşmanlar yel değirmeni!

Erdoğan “gerçek ve doğru hedefe” doğru silahla hücuma geçmiş bir liderdir.

★★★

Bu son maddeye en çok, AKP İstanbul İl Başkanlığı’nın organizasyonuyla iş insanlarına AKP’nin “yeni ekonomi modelini” anlatan Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati gücenebilir…

★★★

Ekonomistler günledir, “ortada bir ekonomik model” olmadığını, Türkiye’nin sonu belirsiz bir karanlığa sürüklendiğini anlatıyorlar.

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman’ın “Model olabilmesi için 11. Kalkınma Planı’nda (2019-2023) ve Orta Vadeli Plan’da izlerini görmeliydik” eleştirisi yerli yerinde.

★★★

Besbelli küresel ve yurtiçi ekonomik dengelerinin tersine, MB politika faizinin düşürülmesi sonucu TL’nin yere çakılmasına “teorik kılıf” bulunmaya çalışılıyor.

★★★

Çalışkan “fiyat artışları ile enflasyon arasındaki farka” yaslanarak, öyle bir ihracat-üretim-yatırım-istihdam artışı çerçevesi çiziyor ki; evlere şenlik:

Fiyatı artan malların üretimi için yeni yatırımlar yapılır, yatırım yapanlar artan gelirlerinden dolayı zenginleşirken, yapılan yatırımlarda çalışmak üzere işçi kesimine de talep artar ve fiyat artışından işçi kesimi de yaralanır. Artan gelirlerden kamu da vergi gelirini artırarak yararlanır. Fiyat artışı normal bir durum iken enflasyon (ülkedeki tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarında istikrarlı yükseliş) anormaldir. Yapılan yatırımlar arzı artıracağından, işçilerin de yeni iş bulmalarından dolayı geliri artacağından arz ve talep yeni bir noktada dengeye gelerek toplumda gelir dağılımı da bozulmamış olur.

★★★

Zam iyi bir şeydir” demeye gelen teze daha fazla yer verip, sinirlerinizi hoplatmayayım.