“Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz” (Mustafa Kemal Paşa, 1 Nisan 1921)


Geçtiğimiz hafta II. İnönü Zaferi’nin 100. yıl dönümüydü. Ancak “yerli-milli” iktidarımız, Kurtuluş Savaşı’mızın bu önemli muharebesinin 100. yılını hatırlamadı. Andımız’ın kaldırıldığı, madalyalardan Atatürk kabartmalarının çıkarıldığı, Montrö’nün tartışmaya açıldığı bu günlerde I. ve II. İnönü Zaferleri de unutuldu.

İşte, 100 yıl önce bugünlerde kazanılan II. İnönü Zaferi’nin anısına bu hafta İnönü Savaşları’nı anlatacağım.

İKİ ATEŞ ARASINDA    

Ankara’da TBMM’nin açılmasının üstünden 7 ay kadar zaman geçmişti. TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa, bir an önce düzensiz birliklerden düzenli orduya geçmek istiyordu.

8 Kasım 1920’de Batı Cephesi “Batı” ve “Güney” diye ikiye ayrıldı. Batı Cephesi’nin başına İsmet (İnönü), Güney Cephesi’nin başına da Refet (Bele) getirildi. İsmet (Paşa), 10 Kasım 1920’de “Batı Cephesi Komutanlığı” görevine başladı.

27 Kasım 1920’de Kuva-yı Seyyare komutanlarından Çerkez Ethem’in kardeşi Yüzbaşı Tevfik “Batı Cephesi Komutanlığı’nı tanımadığını” bildirdi.

9 Aralık 1920’de Ethem, Demirci Efe’yi, birlikte isyana teşvik etti. Mustafa Kemal, Ethem’i ikna etmek için çok uğraştı. Kendisi Ethem’le bizzat görüştü. Heyetler gönderdi. Ancak girişimleri sonuçsuz kaldı. 29 Aralık 1920’de Ethem, bir telgrafla TBMM’ye hakaret etme cüretini bile gösterdi. 30 Aralık 1920’de Ethem kuvvetleri TBMM ordularına karşı savaş düzeni aldı. Düzenli ordu birlikleri Kütahya’ya girdi. Ethem, Gediz’e çekildi.

2 Ocak 1921’de Ethem, İstanbul Hükümeti’ne telgraf çekerek Ankara’ya karşı mücadele için yardım istedi. Bu arada Yunanlara da haber gönderip anlaşmak istediğini bildirdi. (Türk İstiklal Harbi, s. 86)

3 Ocak 1921’de Yunanlar, Ethem’in anlaşma teklifini kabul ettiler. Ethem, Yunan uçaklarıyla attırdığı bildirilerle Kütahya ve çevresindeki halkı, subayları ve askerleri isyana teşvik etti. (Tansel, s. 10-17; Türk İstiklal Harbi, s. 87).

1-5 Ocak 1921’de Türk birlikleri, Kütahya yönünde Ethem’in üzerine gönderildi. Türk ordusunun Ethem kuvvetleriyle meşgul olmasından yararlanan Yunanlar, 6 Ocak 1921’de, Uşak-Bursa hattından Eskişehir-Afyon yönüne doğru saldırıya geçtiler. Yunan ilerleyişinden bir gün sonra, 7 Ocak 1921’de, Ethem de düzenli ordu birliklerine saldırıp Gediz’i topa tutarak Kütahya’ya ilerlemeye çalıştı.

Türk orduları iki ateş arasında kalmıştı; bir tarafta Yunan orduları, diğer tarafta Ethem kuvvetleri...

I. İnönü Savaşı (6-11 Ocak 1921)


6 Ocak 1921’de başlayan Yunan ilerleyişini durdurmak için -Ethem’e karşı Kütahya civarında bir tümen bırakılarak- kuvvetlerin çoğu İnönü-Dumlupınar çizgisine aktarıldı.

Yunan orduları her bakımdan üstündü. Türk ordusunun 417 subay, 8500 er (6000 tüfek), 18 hafif makineli tüfek, 47 ağır makineli tüfek, 28 topuna karşılık, Yunan ordusunun 427 subay, 15816 er (12500 tüfek), 270 hafif, 80 ağır makineli tüfek ve 70 topu vardı.

Türk ve Yunan kuvvetleri 9 Ocak’ta İnönü’de karşı karşıya geldiler. Yunan saldırısı çok şiddetli oldu. Türk cephesinin bazı bölümleri yarıldı. Yunan kuvvetleri, İnönü istasyonunun kuzeyine kadar ilerlediler. Asker yorgun, cephane azdı. İşte o sırada Genelkurmay, “Eskişehir’i koruma olanağı yoksa demiryolunu tahrip ederek Afyon-Konya yönünde geri çekilmelerini” istedi. Buna karşın İsmet (Paşa), daha geriye çekilmeden Eskişehir’in batısında savaşı kabul etti.

10 Ocak 1921 gecesi İnönü mevkiinde tutunan Türk birliklerine “her karış toprağın savunulması” emri verildi. Bu sırada Kütahya’nın güneyinde, Ethem kuvvetleri de karşısındaki Türk birliğine (61.Tümen’in zayıf kuvvetlerine) saldırdı.

Türk birlikleri ölümü hiçe sayarak savaştılar. Örneğin, 10 Ocak’ta düşman hatları üzerinde uçan pilot Vecihi’nin uçağı isabet aldı. Vecihi, İnönü istasyonuna indi. Ancak istasyonun düşman elinde olduğunu görünce uçağını yakarak kendini zor kurtardı. (Belen, s. 279). 8 milletvekili, er olarak ve 2 doktor milletvekili de (Dr. Fuat ve Abidin beyler) yaralılara bakmak için cepheye koştu. Gediz ve İnönü muharebelerinde çatışmalara katılan 70. Alay Komutanı Hafız Halid Bey’in 12 yaşındaki kızı Nezahat’a “İstiklal Madalyası” verilmesi teklif edildi.

10 Ocak’ta hava koşulları çok kötüleşti. Sisten göz gözü görmüyordu. Nihayet 11 Ocak sabahı düşmanın çekildiği anlaşıldı. Ancak iyice yıpranan Türk orduları, geri çekilen düşmanı takip edemedi.

Yunan orduları çekilirken İnönü’den itibaren Karağaç’ı, Saraycık, Muratderesi ve Mezit Vadisi’ndeki köyleri yakıp yıktılar, yağmalıdır. Aksu Deresi Köyü’nü yaktılar. Kadınlara tecavüz ettiler. Halk, köylerini bırakıp dağlara kaçtı. (Türk İstiklal Harbi, s. 230)

14 Ocak 1921 tarihli Yeni Gün gazetesi “Anadolu Meydan Harbi’ndeki Türk Zaferi” manşetini attı. Ali Kemal bile 18 Ocak’ta “Yunan Hezimetinden Sonra” diye yazı yazdı. (Akşin, s. 96)

Kayıplara gelince, Türkler: 121 şehit (4’ü subay), 97 yaralı; 34 esir (5’i subay) olmak üzere toplam 252 kayıp; Yunanlar: 57 ölü (8’i subay), 154 yaralı olmak üzere toplam 211 kayıp verdi. (Türk İstiklal Harbi, s. 247) Bir savaşın önemi, verilen kayıpların sayısıyla değil, siyasi sonuçlarıyla orantılıdır. Örneğin, 18 Mart 1915 Çanakkale Boğaz Muharebesi’nde Türk kaybı 26 şehit 53 yaralıdır. (Akıngüç, s.120) Ancak bu muharebe, kayıpların azlığına karşın, sonuçları bakımından çok önemlidir.

I. İnönü Zaferi de sonuçları bakımından çok önemlidir. Çünkü “Yunanların, İzmir’e çıktıktan bu yana ilk olarak düzenli ordu birliklerinin karşısında, muharebe meydanından geri çekilmeleri” Türklere büyük moral ve güven kazandırdı. (Türk İstiklal Harbi, s. 219)

I. İnönü Zaferi ülkede ve mecliste de büyük bir coşku yarattı. Bu coşkulu havada kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa, Namık Kemal’in şu dizelerini okudu: “Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini/ Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?” Sonra sözünü şöyle sürdürdü: “Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini/ Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.” (Sürekli alkışlar).

I. İnönü Zaferi Yunanları şaşırttı. Onlara güvenen İtilaf devletlerini telaşlandırdı. Bu nedenle Sevr’in gözden geçirilmesine mecbur kaldılar. Londra Konferansı’nı toplayıp (21 Şubat 1921) TBMM’yi de davet ettiler. Böylece TBMM’nin siyasi varlığını tanıdılar. İtalya ve Fransa, Anadolu’dan çekilmeyi düşünmeye başladı. Türk-Sovyet yakınlaşması hızlandı. 16 Mart 1921’de SSCB ile TBMM arasında “Moskova Antlaşması” imzalandı. Mustafa Kemal, içeride de zaferin verdiği güven ve güçle 20 Ocak 1921’de “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye başlayan Teşkilatı Esasiye Kanunu’nu (1921 Anayasası’nı) hayata geçirdi. Böylece Cumhuriyete giden yolda önemli bir adım atıldı.

Ethem’le Yapılan Kütahya Savaşı (6-14 Ocak 1921)


Kütahya’da Ethem’in elinde 5000 kişilik bir ordu vardı. Ethem, ayrıca 2 otomatik tüfek, 6 ağır makineli tüfek ve 4 topa sahipti. 1920 Aralık sonunda Ethem’e karşı Eskişehir’de ve Afyon’da 15000 insan, 32 topluk bir kuvvet toplandı. (Ethem’in üç misli.) Yunanlar karşısında ise sadece 24. Tümen bırakıldı. 30 Aralık 1920’de İsmet (Paşa) Eskişehir’den, Refet Bey Ayfon’dan Kütahya yönünde Ethem’in üzerine doğru ilerlediler. (Belen, s. 274, 275; Türk İstiklal Harbi, s. 93,94)

5 Ocak’ta düzenli ordu birlikleri Kütahya’yı ele geçirdi. Ethem Gediz’e çekildi. Ethem’in üzerine yürüyen İsmet ve Refet beyler, 6 Ocak 1921 günü Gediz yolu üzerinde Yunanların ileri harekete geçtiklerini haber aldılar. Ethem’e karşı küçük bir kuvvet (iki alaylı, 1500 kişilik 61. Tümeni) bırakıp Yunan saldırısına karşı harekete geçtiler. (Belen, s.275)

‘Milli Mücahede’nin İlk Zaferi, Birinci İnönü Meydan Muharebesi’nin Sene-i devriyesi’ (Yeni Şark, 11 Ocak 1922)


9 Ocak 1921’de Yunan uçakları Türk mevzilerine Ethem’in tehdit bildirilerini attı. Bildirilerde özetle “Yunana karşı savaşmayın!” deniliyordu. Aynı gün, asi Ethem kuvvetlerinden 300 kişilik bir müfreze Susuzkaya’da bulunan 14. Süvari Alayı’na taarruz etti ve alay Ortanca sırtlarına çekildi. Ethem’in diğer bir kuvveti de Dereköy kesimindeki piyade bölüğüne saldırdı, ancak geri atıldı. Fakat bu saldırı yüzünden Kütahya’dan İnönü’ye nakledilecek 174. Alay’ın hareketi gecikti. (Türk İstiklal harbi, s. 194).

11 Ocak 1921’de asi Ethem’in kuvvetleri Kütahya’ya taarruza devam ettilerse de İzzetin Bey komutasındaki iki alaylı 61. Tümen tarafından geri atıldılar. (Türk İstiklal Harbi, s.125,126, 221,)

Ethem, 11 Ocak’ta Yunan geri çekilişinden sonra da saldırılarına devam etti. 12 Ocak 1921’de 5000 kişilik kuvvetiyle 1500 kişilik 61. Tümen’e bir kere daha saldırdı. (Türk İstiklal Harbi, s. 127, 128; Belen, s. 280; Akşin, s. 92).

Ethem, 13 Ocak’ta da saldırılarını sürdürdü. Bu sırada Alanyurt İstasyonuna gelen Refet Bey, Ethem’i etkisiz hale getirip takip etme konusunda yavaş davrandı. (Türk İstiklal Harbi, 128-131; Belen, s. 230). Bu nedenle Atatürk Nutuk’ta Refet (Bele)’yi ağır biçimde eleştirir.

14 Ocak 1921’de Kütahya’da 61. Tümen, asi Ethem kuvvetleriyle yaptığı muharebeyi kazandı. Ethem kuvvetleri Gediz’e doğru çekildi. 16 Ocak 1921’de düzenli ordular Gediz’e girdi. Ethem geri çekildi. (Türk İstiklal Harbi, s. 131-135, 231) 

21 Ocak 1921’de Ethem’in kardeşi Tevfik Yunanlarla bir teslim protokolü imzaladı. 22 Ocak’ta Ethem’in iki kardeşi; Reşit ve Tevfik, 1000’e yakın adamıyla Yunanlara teslim oldular. Ethem de birkaç adamıyla Yunan tarafına geçti. Ethem’e karşı harekât sonunda Türk ordusu 4 top, 4 makineli tüfek, 500 tüfek ele geçirdi. (Türk İstiklal Harbi, s. 140-143; Belen, s.282)

Ethem’le yapılan Kütahya Savaşı sonunda 61. Tümen 14 şehit (2’si subay), 62 yaralı (6’sı subay) ve 218 kayıp olmak üzere toplam 294 kayıp verdi. (Türk İstiklal Harbi, s. 145)

Ankara İstiklal Mahkemesi, son derece haklı olarak, Mehmetçiğe kurşun sıkan Ethem ve kardeşlerini gıyaben idama mahkûm etti.

II. İnönü Savaşı (23 Mart - 1 Nisan 1921)


Londra Konferansı devam ederken 11 Mart 1921’de İngiliz Başbakanı L. George, Yunan delegelerine “Türklere karşı taarruza geçmekte serbest olduklarını” bildirdi. Yunanlar, Anadolu’ya yeni kuvvetler getirdiler.

Daha Londra Konferansı bitmeden, 23 Mart 1921’de Yunan orduları Bursa ve Uşak yönlerinden harekete geçtiler. Bilecik, Adapazarı ve Afyon’u işgal ettiler. Türk kuvvetleri İnönü mevzilerine çekildi.

İki ordunun durumu şöyleydi: Türk kuvvetleri: 34175 tüfek, 235 ağır makineli tüfek, 55 hafif makineli tüfek, 3500 kılıç, 104 top; Yunan kuvvetleri 41550 tüfek, 720 ağır makineli tüfek, 3134 hafif makineli tüfek, 3100 kılıç, 220 top. (Akşin, s. 264) Görüldüğü gibi Yunan ordusu her bakımdan daha güçlüydü.

Atatürk ve İnönü, Milli Mücadele günlerinde.


27 Mart 1921’de Yunanlar İnönü mevzilerine saldırdı. Böylece II. İnönü Savaşı başladı. Muharebe 30 Mart’a kadar sürdü. “Öyle bir vaziyete girildi ve düşman baskısı öyle arttı ki İsmet Bey, İnönü istikametindeki karargâhını Eskişehir istikametine Çukurhisar’a nakletmek zorunda kaldı.” (Aydemir, s. 437) Mustafa Kemal’in ve meclisin güvenliğinden sorumlu Muhafız Alayı bile 8 Mart’ta cepheye gönderildi. (Akşin, s. 265, 266). Süngü savaşları korkunç bir boğazlaşamaya dönüştü. Sırtlar birkaç kez el değiştirdi. Yunan kuvvetleri Metristepe’yi işgal etti. 31 Mart’ta Türk taarruzu başladı. Yunan orduları yenilgiyi kabul edip geri çekilmeye başladılar. Böylece 7-8 gün devam eden II. İnönü Muharebesi kazanıldı. (Aydemir, s. 438, Akşin, s. 265; Tansel, s.80)

7 Nisan’da Yunan ileri harekâtı durduruldu. 8 Nisan’da Aslıhanlar Muharebesi yapıldı. Yunanlar, Afyon’u boşaltıp Dumlupınar mevzilerine çekilmek zorunda kaldılar.

Yunan orduları çekilirken her yeri ateşe verdiler. Bilecik’i ve Söğüt’ü kül yığını haline getirdiler. Kasaba ve köylerdeki pek çok insanı vahşice katlettiler. Yunan zulmü, yabancı komisyonlarca da tespit edilip raporlandı. (Tansel, s. 82, 87,88; Akşin, s. 273-286; Türk İstiklal Harbi, s. 511)

Savaş sırasında Yunan uçakları Anadolu’ya Ethem imzalı bildiriler attılar. Ethem, özetle “Nasıl olsa yenileceksiniz! Direnmeyin! Teslim olun!” diyordu. (Akşin, s. 265; Tansel, s.79)

1 Nisan 1921 sabahı İsmet (Paşa), Metristepe’den Mustafa Kemal Paşa’ya, “Düşman binlerce ölüleriyle doldurduğu muharebe meydanını silahlarımıza terk etmiştir” diye bir telgraf çekti. Mustafa Kemal Paşa da İsmet Paşa’ya tarihi bir yanıt verdi: “Bütün tarihte, sizin İnönü Meydan Muharebelerinde üstelendiğiniz görev kadar ağır bir görevi üstlenmiş kumandanlar azdır” dedi. “Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs (kötü) talihini de yendiniz” diye de ekledi.

Zafer coşkusu tüm ülkeyi sardı. Her yanda şenlikler yapıldı. İstanbul’daki bütün camiler aydınlatıldı. Şehit ruhlarına dualar edildi. 15 Nisan’da Ayasofya’da okunan mevlide Veliaht Abdülmecit Efendi de katıldı.(Akşin, s. 266; Turan, s. 249)

II. İnönü Savaşı sırasında Türk ordusu 618’i şehit olmak üzere 4950 kayıp verdi. Yunan ordusu ise 360’ı subay 5280 kayıp verdi. (Türk İstiklal Harbi, s. 509; Akşin, s. 266)

II. İnönü Zaferi, her şeyden önce içeride ve dışarıda TBMM’nin güç ve otoritesini artırdı. Düzenli ordu –üstelik kendisinden daha güçlü bir ordu karşısında- rüştünü ispatladı. Fransızlar ve İtalyanlar Anadolu’dan çekilmeye başladı. Yunanı destekleyen İngiltere’nin tedirginliği arttı. Ayrıca Sovyet yardımı da gelmeye başladı.

İşte 100 yıl sonra unutulmaya terk edilen İnönü Savaşları...

KAYNAKÇA:


1) Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, Ankara, 1983

2)Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar,  C. IV, İstanbul, 1991

3)Sina Akşin, Savaş ve Etnik Temizlik, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele IV”, İstanbul, 2019

4)Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi, 2 Kitap, Ulusal Direnişten Türkiye Cumhuriyeti’ne, Ankara, 1998.

5)Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal, 1919-1922, C.III,  İstanbul,2009.                                                          

6)Türk İstiklal Harbi, Batı Cephesi, II.C, 3. Kısım, Birinci, İkinci İnönü, Aslıhanlar ve Dumlupınar Muharebeleri (9 Kasım 1920-15 Nisan 1921), Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi, Ankara, 1966.

7)Gürsel Akıngüç, Tarihi Süreç İçinde Çanakkale Muharebeleri ve Muharebe Alanları, İstanbul, 2014