Önce 16 Haziran 2020 tarihli yazımı anımsatmak istiyorum:

-“Öldürülen Kasım Engin, 2012’de PKK Merkez Komitesi üyeliğine getirildi. Mayıs 2020’de ise bu görevine ek olarak PKK Yürütme Komitesi üyesi oldu. Yani, PKK içindeki statüsü çok arttı.  Bu ne anlama geliyor?

-Kasım Engin, Alevi ve babası Maraşlı Türkmen dedesi idi. Bunu şundan yazdım:

PKK içinde Barzani’ye yakın olan Sünni - PKK askeri kanat sorumlusu - Murat Karayılan ile bu ilişkiyi sorgulayan - üst siyasi bürodaki- Kasım Engin gibi yöneticiler arasında ayrılık var mı? Evet...

-Öcalancı Kasım Engin grubu ‘çözümü’ Türkiye içinde mi arıyor? Çünkü: PKK yönetiminde ‘halkı kırdıracağı’ için hendek savaşı stratejisine karşı çıkan Kasım Engin ile bu tür şiddet içeren askeri yöntemleri savunanlar arasında görüş farklılığı mı vardı? Evet...

Bugünlerde... Barzani ve James Jeffrey gibi Amerikalılar eliyle ‘yeni açılım’ gündeme getirilirken/ ‘açılımcılar’ ortaya çıkarken Kasım Engin’in ortadan kaldırılması ne anlama geliyor? Hedef, Öcalan’ı PKK içinde güçsüzleştirmek olabilir mi?”

Bu yazıyı tartıştık mı? Hayır...

Bu tür gelişmeleri analiz ediyor muyuz? Hayır...

Ne yazık ki kimi çevrelerin tek yaptığı “taraftarlarını” coşturacak “amigoluğa” devam etmek! Kandan besleniyorlar...

Terör sorununu sadece Mehmetçik üzerine yıkıp “ajitasyon” yapıyorlar...

ABD’NİN PKK AMACI


PKK’nın beş kurucusundan Cemil Bayık şubat sayısında Serxwebun dergisinde kaleme aldığı yazısında ABD’nin PKK’yı bölge ülkelerinin üzerine sürmek istediğini yazdı:

-“Kontrol altına alınan gerilla ve Özgürlük Hareketi (PKK) başta ABD ve uluslararası güçlerle çelişki içinde olan güçlere karşı konumlandırmak istenmektedir. Bu bir gün Irak, bir gün İran, bir gün Suriye, bir gün de Türk devletine karşı kullanılabilir. Hatta gerektiğinde artık kendilerine hizmet edemeyecek duruma düşmüş KDP’ye karşı bile kullanılacaktır. ABD koordinatörlüğünde güncellenen uluslararası komployu böyle anlamak gerekmektedir...”

Özellikle 2000’lerden bu yana ABD konusunda temkinli ifadeler kullanan Kandil yönetimi ilk defa bu kadar sert tonda ABD’nin kendilerini kullanmak istediğini açık olarak belirtti. Kuşkusuz... Bu sert yazının esas kaynağı ABD’nin Suriye’de izlediği “Kandil’siz PKK” stratejisiyle ilgili...

Cemil Bayık, Suriye’de yaşanan gelişmelere değinerek ABD’nin, PKK/PYD’nin Suriye ile anlaşma yapmasına karşı çıktığını yazdı:

-“Aslında Suriye rejiminin Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi ile anlaşma yapması daha kolaydır. Ancak Suriye içinde ve dışında bazı güçler böyle bir anlaşmayı istemiyor. Öte yandan ABD de, Suriye ile bir anlaşmayı sabote eden, engelleyen politikalar yürütmektedir.”

STRATEJİSİZ SİYASET


Sovyetler Birliği’nin 1990’da dağılmasıyla ABD gölgesine sığınan Cemil Bayık’taki “değişimin” sebebi ne?

Bunda; ABD’nin Suriye’de oluşturmaya çalıştığı “yeni PKK” stratejisinin Kandil’de ciddi rahatsızlığa yol açması var...

Bunda; Suriye’nin kuzeyinde ikinci bir Kuzey Irak kurmak isteyen ABD’nin, bütün oyununu sadece PKK’nın üst düzey sorumlusu olan Şahin Cilo üzerinden kurmaya çalışması var...

Bunda; ABD’nin PKK’yı İran üzerine şiddetli şekilde sürmek için çaba sarf edip Kandil’in buna sıcak bakmaması var... (Cemil Bayık’ın yazısında İran hakkında yazdıkları dikkat çekici: “Kürt halkının demokratikleşme stratejisiyle etkili olacağı bir yer de İran’dır. Dış bir işgali beklemeden, doğru siyasetin İran halklarıyla, İran içinde bir siyasi değişimin amaçlanması önemlidir. Dış güçlerden beklentili olanlar ne doğru bir siyaset izleyebilir ne de İran’ın değişiminde rol oynayabilir...”)

Toparlarsam:

PKK içindeki bu son gelişmeleri nasıl yorumlamak gerekir?

PKK içindeki bu son gelişmelerden nasıl yararlanmak gerekir?

Nasıl politik strateji takip etmek gerek? Bunları tartışmayalım mı? Hep hamaset mi yapalım?

Doğu (Perinçek) Abi’nin ziyaretine gidip Öcalan’a kırmızı karanfil vermesinin amacı, ABD’nin Kürtleri gölgesine alma stratejisini bozmak değil miydi? Peki, Cemil Bayık’ın ABD karşıtı açıklamalarını bugün nasıl değerlendirmek gerek?

Kandil’deki Öcalancı ekip terörü bırakıp Türkiye’nin bölünmezliğini savunursa Doğu Abi, Öcalan’a yine kırmızı karanfil verir mi? Anti-emperyalist “pusulasının” kırıldığını sanmıyorum...

Yalçın (Küçük) Hoca’nın dediği gibi çoluk çocukla “beş taş oynamıyoruz” biz...