ABD’nin Afganistan’ı kaçarak terk etmesi, onun ipiyle kuyuya inilmeyeceğini, bunu deneyenlerin ipi, boyunlarına geçirmeyi göze almak zorunda olduklarını tüm dünyaya gösterdi

Oysa aynı ABD, 20 yıl önce bu ülkeye ne vaatlerle gitmişti.

Hatırlamakta yarar var:

★★★

11/12 Eylül saldırılarıyla New-York’taki ikiz kuleleri çökertip binlerce masum insanı katleden, ABD askeri gücü ve savunmasının simgesi olan Pentagon’a uçakla dalan El Kaide teröristleri imha edilecek, gerek bu terör örgütü, gerekse Taliban, Batı için bir daha tehlike oluşturamayacak hale getirilecekti.

Ayrıca Afganistan’ı çağdaş yönetim anlayışına sahip kadrolar yönetecek, hukuk devleti ve parlamenter sistem hayata geçirilecekti.

★★★

ABD’nin çağrısıyla bir araya gelen 23’ü NATO üyesi 49 ülke, hem asker, hem de idari personel vererek Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü’nü (ISAF) kurdu

NATO’nun yönetimindeki bu güce, 90 bini ABD’li almak üzere 130 bin asker katıldı.

Ayrıca 300 bin kişilik Ulusal Afgan Ordusu modern silahlarla donatıldı.

Bu uğurda 1 trilyon dolar harcandı...

★★★

Bu muazzam güce karşılık Taliban, cihatçı anlayışla savaşan 75 bin kişilik bir orduya sahipti.

★★★

Savaşta binlerce sivil ve asker öldü.

ABD’nin modern bir ülke vaadiyle girdiği Afganistan savaşta harabeye döndü.

Eğitip son teknoloji ürünü silahlarla donattığı Ulusal Afgan Ordusu birlikleri Taliban güçleri karşısında tutunamayıp çekilmeye, sonra da Taliban saflarına geçmeye başladı.

★★★

Nihai hedef olan Kâbil’in de kuşatılmasıyla, ABD’nin iş başına getirdiği Devlet Başkanı Eşref Gani “Savunma Bakanlığı’ndaki toplantıya gidiyorum!” diyerek Birleşik Arap Emirlikleri’ne kaçtı!

Onun kaçması, geçmişte Taliban’a karşı saflarda yer alan Afganlıların canlarını kurtarabilmek için başlattıkları göç dalgasını adeta tsunamiye dönüştürdü.

★★★

Öngörüleri daima doğru çıkan emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ, kendisiyle yaptığım iki röportajda yukarıda okuduğunuz ürkütücü gelişmelerin yaşanacağını söylemiş ve AKP iktidarına şu çarpıcı uyarıyı yapmıştı:

“Türk askerinin Kâbil Havaalanı’nın güvenliğini üstlenmesi ve bu ülkede ABD adına vekâlet savaşına girmesi şuursuzluk olur!..”

Ama dinleyen yoktu!

★★★

Engin devlet deneyimine ve diplomasi birikimine sahip olan Sayın Elekdağ, tarih önünde bir kez daha haklı çıktı.

İktidarın, Amerikalı yetkililerle Kâbil Havaalanı’nın güvenli bir şekilde işletilmesinin finans ve lojistik koşullarını görüştüğü saatlerde, ABD Ordusu’na ait bir nakliye uçağı, can havliyle kanatlarına ve iniş takımlarına sarılan işbirlikçlerini, yüzlerce metre yüksekten dökerek Katar’a uçuyordu.

Aslında yere çakılanlar, sadece o zavallılar değildi.

Onlarla birlikte ABD emperyalizmi de çöküyor, yere çakılıyordu.

★★★

İnsanlar yaşadıkça hafızalardan silinmeyecek olan hazin görüntülerin, birilerine, emperyalizmin ipiyle kuyuya inilmeyeceğini, sarılmaları gerekenin Atatürk’ün laik demokratik Cumhuriyeti olduğunu öğretmesi dileğiyle...