1 Kasım 2002’de, tarihi seçime sadece iki gün kala “Söz Sizin” başlığıyla şunu yazmıştı.



Artık neredeyse son saatler, bir daha ne zaman söz size düşer, ne zaman ülke yönetimini size sorarlar bilemem.

İyi düşünmelisiniz.

Son pişmanlık fayda etmiyor.

Pazar günü sandık başına gittiğinizde, elinizde tuttuğunuz oy pusulasına bir kez daha bakıp, onun anlamını ve değerini bilmelisiniz.

O iradenizdir.

Aklınız, vicdanınız, mantığınız, sözünüz, diliniz, beyniniz, kişiliğinizdir o.

O pusula sizsiniz.

Bu yüzden ‘‘her toplum layık olduğu yönetimi bulur’’ diyorlar.

Diyelim ki yalancılara-hırsızlara oy verip, sonra ‘‘hırsız var!’’ diye bağırmaya hakkınız yok.

Olamaz...

Çünkü siz onayladınız.

Bile bile, göre göre, “hırsız’’ dediklerinizin tümünün, bir zamanlar sizin oylarınızla gelip hırsızlık yaptıklarını gördünüz.

Önce sizi çaldılar.

Çünkü hırsız kimlik sormaz.

Gözlerinizi açmalısınız.

Ne istediğinizi bilmelisiniz...

Çağdaş bir ülke, çağdaş bir toplum içinde, çağdaş bir insan gibi yaşamak mı?

Gericilere oy verip ‘‘geri gittik’’ demeye hakkınız yok.

Yöneticileri karanlık, ama kendisi aydınlık bir ülke yok, hiç de olmadı.

Olamaz.

Çağdaş olmayan insanların peşine takılıp, çağdaşlığa nasıl varılır?

Neredeyse saatler kaldı...

İyi düşünmelisiniz.



2 Kasım 2002’de, tarihi seçime sadece bir gün kala “İyi Düşünün” başlığıyla şunu yazmıştı.



Bu, cumhuriyet tarihinin en önemli üçüncü seçimi.

Birinci önemli seçim; çok partili yaşama geçtiğimiz, DP’yi iktidara getiren 1950 seçimleriydi.

İkincisi; Özal’ı iktidara getiren 1983 seçimleri.

Ve bu üçüncüsü, yarın.

Tarih 2002.

1950’deki birinci önemli seçimler, siyaseti cami avlusuna taşıyan, halk yerine ayrıcalıklı bireylerin, devlet yerine parti ocaklarının öne çıktığı siyasi değişimdi.

1983’teki ikinci önemli seçimler, orta sınıfı ortadan kaldıran, sadece yoksullar ile zenginlerin var olduğu, serbest piyasa sisteminin ekonomik değişimi.

Ya bu üçüncü önemli seçimler?

Siyasi İslam’ın muhtemel iktidarı.

Tersine devrim.

1950 ile 1983’ün küllerinden doğan... Gücünü 1950 ile 1983 anlayışlarının hukuksuzluk ve yoksulluğundan alan... 1950 ile 1983’te ekilen tohumların filizlenmesiyle ortaya çıkan, laik cumhuriyet düşmanlarının muhtemel zaferi.

Üçüncü önemli seçimler yarın.

Ne yazık ki; yoksulluğu-hukuksuzluğu elli senedir oylarıyla destekleyen çoğunluk, onlara kızınca bu sefer de onların bir yan ürününü, laik cumhuriyet düşmanlarını iktidara getiriyor.

Hazin...

Ama gerçek.

Yarın üçüncü önemli seçim var.

Bazı seçimlerin sonuçları bir seçim döneminin, üç-beş yılın çok ötesine uzanıp gider.

Bu öyle bir seçim.

Diyelim ki Hitler’e oy vermiş olan Almanlar, hâlâ ondan kurtulmuş değiller.

Bugün çoğumuzun isyanına neden olan yoksulluk ve hukuksuzluğun da geçmişte yapılan yanlış tercihlerimizin sonucu olduğunu unutmamalısınız.

Bence bu yarınki seçimlerin sonuçları bir seçim döneminin çok ötelerine uzanacak kadar önemli.

İyi düşünmelisiniz.

Çağdışı ve karanlık ideolojilerle, ne zenginliğe, ne hukuka, ne demokrasiye, ne aydınlık günlere varılabilir.

Karanlığa düşmemeli Türkiye.

Bu cennet kadar güzel ülke bunu hak etmedi.

Yazıktır.



Ve, seçimden sadece bir gün sonra, seçimden sonraki ilk yazısında “Müstahak” başlığıyla şunu yazmıştı.



Sizleri kutlarım.

Sizleri birçok şey için kutlarım.

Akp’yi tek başına iktidar yaparak, Türkiye’nin çağdaş dünyada gerçek yerini almasında, bu inanılmaz tercihi yaptığınız için, kutlarım.

Kim ne derse desin, kim daha seçim sabahından başlayarak yalakalık yapmaya, yeni iktidara hoş görünmek için bahaneler-teoriler uydurmaya başlarsa başlasın... Bu, dinci siyasetin iktidarıdır.

Ve, onu tek başına iktidar yaptınız.

Bizler burada yırtındık, siyasi İslam’ı tek başına Türkiye’nin başına getirdiniz, kutlarım.

Yanılıp, bu yazı için sizden özür dilemeyi çok isterim.

Sizler ise bundan böyle politikacılardan yakınmaktan, onları şikayet etmekten vazgeçmelisiniz.

Siz seçtiniz.

Elbette Mustafa Kemal’in aydınlık çocukları ayrı.

Onlar gözyaşlarını silsinler.

Hayırlı olsun size Akp.

Kutlarım.



Bir yıl önce aramızdan ayrılan Bekir Coşkun, benim için işte buydu.



Testi kırılmadan önce uyarandı.



Öngörüleri, cesareti ve satmadığı kalemiyle, mükemmel bir Cumhuriyet aydınıydı.



2022’nin kasım ayında muhtemelen seçim olacak.

Bu yazıların üzerinden tam 20 yıl geçmiş olacak.

“Yanılıp, bu yazı için sizden özür dilemeyi çok isterim” demişti...

Türk milleti sandık başına gittiğinde, 20 yıl sonra da olsa, bu 20 yılın her saniyesinde haklı çıkan Bekir Coşkun’dan özür dileme erdemini gösterebilmeli.