Galiba 2007 yılıydı.

İzmir’de bir mobilya mağazası peydah oldu.

Vitrininde devasa boyutlarla “Kapatıyoruz” yazıyordu.

Kapatıyoruz’u gören içeri dalıyordu.

Malum, sayın ahalimiz “batan geminin malları” konusunda pek kurnazdır... Mağazayı kapattıklarına göre, ellerinde kalan malları yok pahasına satıyorlardır, fiyatlar uygundur diye düşünülüyordu.

Bir ay geçti.

Üç ay geçti.

Kapatıyoruz açık.

Hatta öyle hale gelmişti ki, açığız diyen mobilyacılar sinek avlarken, Kapatıyoruz hınca hınç doluyor, şakır şakır satış yapıyordu.

Vitrinde “ürünlerimiz stoklarla sınırlıdır” diye pankartlar vardı, ama her ne hikmetse o sınırlı stoklar hiç tükenmiyordu.

Beş ay geçti.

Altı ay geçti.

Kapatıyoruz’un kapattığı mapattığı yoktu, tatil bile yapmıyorlardı, haftanın yedi günü açıktı, ciro rekoru kırıyordu, İzmir’in en ünlü mobilya mağazası olmuştu, konu komşu birbirine tavsiye ediyordu, fırsat bu fırsat, aman kapanmadan gidip sandalye sehpa ne lazımsa kapın deniyordu, hiç unutmuyorum, muhabir gönderdim, daha çok şaşırdık, çünkü öyle matah bir fiyat farkı yoktu.

Öbür mobilyacıların şikayetleri ayyuka çıkınca, mobilyacılar odası devreye girdi, vitrininde aylardır “Kapatıyoruz” yazan mağazaya gittiler, “kardeşim, aylardır kapatıyoruz kapatıyoruz diyorsunuz ama, kapattığınız mapattığınız yok, bu ne biçim iş” diye sordular.

Vitrininde “Kapatıyoruz” yazan mağazasının sahibi ne dedi biliyor musunuz... “Kardeşim, benim mağazamın ismi Kapatıyoruz, yoksa kapattığımız mapattığımız yok” dedi!

Meğer, Kapatıyoruz’un sahibi patent enstitüsüne gitmiş ve markasını Kapatıyoruz diye tescil ettirmişti iyi mi!

Yani aslında, kapatmadığı gibi, kapatmaya niyeti de yoktu.

Bilahare, kendisini uyanık zanneden ve kapatılan mağazadan ucuza mal kaptığını düşünen sayın ahalimiz sayesinde İzmir’e sığmadı, başka başka şehirlere yeni Kapatıyoruz’lar açtı.

“Müjde, Kapatıyoruz açılıyor” diye reklam yapıyorlardı!

Hiç kimse çıkıp “yahu kapatılıyorsa niye açılıyor” diye merak etmiyordu, “kapatılıyorsa malı ucuza kapatırız” diye düşünülüyordu.

Kapatıyoruz kelimesi, tamahkarlık duygusunu kışkırtıyordu.

Selden kütük kapma psikolojisini tetikliyordu.

Kapatıyoruz’u gören kapayım diyordu.



Asrın liderimizin tarım kredi marketinden alışverişi, budur.



Alt tarafı meyve suyuyla cips aldı.

1.000 lira ödedi.

“Fiyatlar gayet uygun” diyor!



Sözcü gazetesinin dünkü manşetinde vardı...

Tarım kredi kooperatifinin marketiyle beş zincir marketin fiyatlarını kıyaslıyorsun, asrın liderimizin “gayet uygun” dediği en pahalısı!



Sayın ahalimize kapı kapı avanta gıda kolisinden dağıtmaktan, işporta manav tezgahında karneyle domates patlıcan satma noktasına gelmişlerdi, şimdi de fiyatları gayet uygun 500’er metrekarelik 1.000 adet market kuruyorlar.

Ha gayret...

Kapatıyoruz!