İsmi lazım değil, suları bol dört yanı yol, kişileri erimli toprağı verimli, halkı erdemli yazarları görkemli bir ülke varmış... Bu ülkede her kişi salt kendi çıkarında olup, gemisini kurtaran kaptan sen çuval giy ben kılaptan (pamuk ipliğine sırma katılarak eğrilmiş iplik, bu iplikten üretilmiş kumaş ve yapılan giysi) diyerek kimse kimseyi düşünmezmiş. Her koyun kendi bacağından asılır, her eşek kendi ayağından nallanır, bana ne gerek baklava börek deyip, bir kişi karnı tok sırtı pek olunca herkesleri de kendi gibi sanırmış...

İşte bu ülkede bir gün bir adam, “Bana kazık giriyooor dostlaaar” diye bağırmaya başlamış! Ahaliyi niye rahatsız ediyorsun diye yaka paça yakalamışlar onu, bağırıp durduğu yeri de iyice araştırmışlar. Ortada ne kazık var ne de mazık... Millet de, “Ele giren kazıktan benim neyime gerek, Tanrı’ya bin şükür bana kazık girdiği yoktur” diye bu sese kulak asmamış... Fizan’a sürülmüş kazık giriyor diye bağıran!

Fakat nedense kısa süre sonra araştırma yapanlar da bağırmaya başlamış, “Kazık giriyoor” diye! Derken, onları araştırma yapsın diye oraya gönderenlerin, “Kazık giriyooor” diye bağırmaları duyulmuş. Az geçmiş, yetkililerin yetkilileri de bağırmaya başlamış... Artık o ülkede yaşayan herkes “Yandııım, kazık giryooor” diye bağırıyormuş. Böyle epey devam ettikten sonra millet kazık giriyooor diye bağırmayı bırakmış, sesler kesilmiş!

Seslerin kesildiği günlerden bir gün, bu defa feryatların en irisi saraydan yükselmiş! Padişah, “Yetişin kullarım kazık giriyooor amanııın” diye bağırmaya başlamasın mı? Padişah, çevresine toplananlara, “Ne durursunuz, gelip kazığı çıkarsanıza” diye kükremiş. Toplaşanlar ona şunu demiş: “Ey sultanım nasıl çıkaralım. Bu kazık başka kazıklara benzemez. Gözle görülmez, elle tutulmaz. Acısını da kazığı yiyenden başkası duymaz. Az daha sıkın dişinizi, bizim gibi kazığa alışır rahat edersiniz...”

***

Giren kazığı, memleketin hallerini en iyi anlatan büyük yazarımız Aziz Nesin yıllar önce yazmış. 1958 yılında yayınlanan Memleketin Birinde adlı kitabından okuyabilir; YouTube’ta var, üstelik kendi sesinden dinleyebilirsiniz...

Bugün de görenimiz yok o kazığı! Çoluk çocuk 84 milyon her saniye ve acısını çok fena hissedince, bizi idare edenler başladılar araştırmaya giren kazığı!

Tez zamanda Kazık Araştırma Ekipleri kurularak, memleketin dört bir yanına dağıldı. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, Aydın, Samsun ve dahi 81 şehirdeki toptancı hallerini didik didik ediyorlar ‘kazık acaba burada mı’ diye... Fiyat etiketlerine tek tek bakan, evrakları inceleyen Kazık Araştırma yetkilileri kararlı, kazık bulununcaya kadar durmak yok yola devam diyorlar! Hallerden birinde, kazık araştırma görevlilerini karşısında gören hafif öfkeli bir hal esnafı giren kazığı görmediğini şöyle izah etti onlara: Aradığınız kazık burada değil!

Sadece toptancı halleri mi? Zincirlisi, zincirsizi tüm marketlerde de kazık araştırma ekipleri çalışacak, pazara çıkacaklar, kasaba girecekler, bakkala bakacaklar, rafları inceleyecekler... Kazığın giriş fiyatına bakacaklar, kazığın çıkış fiyatı ile karşılaştırıp aradaki kazık miktarına göre ‘giren kazık var mı yok mu’ belirlemeye çalışacaklar.

Dört yapraklı yonca bulmak gibi bir iş ‘giren kazığı’ bulmak! ‘Kazık bulunacak, bul’ talimatını alan ekiplere kolaylıklar diliyoruz.

Aziz Nesin’in Anadolusu’nda giren kazık arayışları sürerken, cılız bir ses duyuldu aradan! Üstelik ses, memleketi idare eden, bugüne kadar kurulan tüm AKP hükümetlerine çok yakın bir taraftan geldi! Acaba kazığı bir gören mi olmuştu yoksa kazığın adresi mi bulunmuştu?

O sesin sahibi, BİM market zincirinin icra kurulu üyesi ve Türkiye Gıda Perakendecileri Derneği başkanıydı! Kazık araştırmaları başlayınca şöyle konuştu: “Bu sektörün bu kadar töhmet altında bırakılması doğru değil! Bu tamamen bir algı yönetimi! Bu algıya müsaade etmeyeceğiz! Ne zaman sıkışılsa böyle bir denetime başvuralım diyerek çözüm bulabileceklerini düşünüyorlar! Bu böyle olmaz yani... Soruyor Ankara’dan yetkililer, ‘Ne oldu da peynir, süt fiyatları arttı’ diye. Bilmiyorlar ki çiğ süt fiyatını devlet artırdı!”

Bu açıklama ile yurttaşlar, ‘kazığın ucu azıcık göründü galiba’ diye düşündü haliyle. Ne diyor AKP’ye yakın market zincirinin icra kurulu üyesi: Devlet artırdı!

***

Aziz Nesin yaşasaydı öncesini olduğu gibi sonra ne olacağını da görüp yazardı. Ağlanacak halimize gülerken iyice anlardık durumu! Ne yazık ki büyük usta öykülerini öbür tarafta yazıp anlatıyor... İş, bizim küt kalemimize düşüyor, idare edeceksiniz artık...

17/25 bakanları, evdeki para kasaları, para sayma makineleri iddiaları ne olduysa, en son 128 milyar dolara ne olduysa o olacak! Nesin artık yok. Ama, Allah’tan kültürü zengin memleketimizin her duruma uygun güzel tekerlemeleri var. Yazın bir kenara, kazık girdiğiyle kalacak işin sonu şöyle olacak:

- Hu komşu, oğlun geldi mi? Geldi geldi.
- Ne getirdi? İncik boncuk.
- Kime kime? Sana bana.
- Başka kime? Kara kediye.
- Kara kedi nerede? Ağaca çıktı.
- Ağaç nerede? Balta kesti.
- Balta nerede? Suya düştü.
- Su nerede? İnek içti.
- İnek nerede? Dağa kaçtı.
- Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu!