Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Diyanet TV tarafından hazırlanan 'Peygamberler Şehri Kudüs' belgeselinin tanıtım programına katıldı. Programa AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ve Diyanet İşleri eski Başkanı Lütfü Doğan da katıldı.

Konuşmasına Kudüs'ün evrensel bir değer olarak insanlığın buluştuğu mukaddes bir yer olduğunu belirten Erbaş, "Hz. Âdem'den itibaren İslam'ı tebliğ vazifesiyle görevlendirilen nice peygamberin hatırasını barındıran kutlu bir şehirdir. Kudüs, Müslümanlar nezdinde her türlü meşakkatin göze alınarak yolculuk yapılmaya değer görüldüğü üç mabetten birinin bulunduğu yerdir" dedi.

"PEYGAMBER'İN MÜJDESİ VE EMANETİDİR"

Kudüs'ün, Müslümanların ilk kıblesi olduğunu dile getiren Erbaş, "Peygamber Efendimiz, hicretten önce Kâbe'yi de önüne almak suretiyle Kudüs'e yönelerek namaz kılmış, Medine döneminde de kıble Kâbeye çevrilinceye kadar on altı veya on yedi ay buna devam etmiştir. Yüce Allah'ın 'iyi ve güzel bir yer' olarak tanıttığı Kudüs ve Mescid-i Aksa, Müslümanlara Hz. Peygamber'in müjdesi ve emanetidir. Bu sebeple Kudüs, sadece Filistin ve Mescid-i Aksa civarında yaşayanların değil, tüm dünya Müslümanlarının ve insanlığın ortak meselesidir" ifadelerini kullandı.

ERBAŞ: ŞEHRE BUGÜNKÜ KİMLİĞİNİ KAZANDIRANLAR, MÜSLÜMANLAR OLMUŞTUR

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Kudüs'ü İslam medeniyetinin tarihsel bilgi ve değerler hafızası olarak tanımladığı konuşmasında şunları dile getirdi:

*Kudüs, İslam medeniyetinin tarihsel bilgi ve değerler hafızasıdır. Eyyubi, Memlük, Selçuklu ve Osmanlı eserleri ile imar edilmiştir ve bizlere inancının, tarihinin, medeniyetinin kendisine yüklediği misyon ve sorumluluğu anlatır.

*Zira şehre bugünkü kimliğini kazandıranlar, tartışmasız Müslümanlar olmuştur. Kudüs'te, Hz. Ömer'in fethiyle başlayan Müslümanların hâkimiyetinde, asırlar boyunca farklı inançların mabetleri bir arada bulunmuş ve her dinin müntesipleri, özgürce ve hoşgörü içinde birlikte yaşamışlardır.

*Müslümanlar tarafından idare edilirken emniyetin, sulh ve merhametin en güzel örneklerini, farklı din, dil, ırk ve mezheplerin bir arada uyum içerisinde yaşamasının en nadide tablolarını insanlığa takdim eden Kudüs, ne yazık ki İslam coğrafyasının işgal edilmesiyle bu ideal vasfını kaybetmeye başlamıştır.

*Tarihte Darü's-selam, yani barış ve huzurun merkezi olan Kudüs, bütün Müslümanların gönlünde kanayan bir yara haline gelmiştir. Her bir köşesinde insanlığın ortak izlerini, hatırasını barındıran kadim şehir bugün huzura hasrettir.

ERBAŞ: TÜRKİYE, HER ZAMAN TÜM MAZLUMLARIN YANINDADIR

Erbaş, her platformda Kudüs'ü gündeme getirdiklerini ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti:

*Filistin ve Kudüs meselemizi; dünü, bugünü ve yarını açısından ele aldığımızda, İslam coğrafyasının genel durumu ve temel sorunlarını da konuşmak durumundayız. Türkiye her zaman dünyadaki tüm mazlumların yanındadır.

*Orta Asya'dan Afrika'ya, bir araya geldiğimiz her platformda biz Kudüs davamızı gündeme getirdik ve getirmeye de devam ediyoruz. Bizler, millet olarak tarih boyunca Kudüs ve Mescidi Aksâ ile olan gönül bağımızı hiçbir zaman koparmadık, koparamayız.

*Kudüs, geçmişten günümüze her müminin kalbinde müstesna bir yere sahiptir ve vazgeçilmesi asla mümkün olmayan mübarek bir beldemizdir. İstanbul, Bağdat, Şam, Mekke, Medine, Kudüs, aynı hakikatin aynı medeniyetin kardeş şehirleridir. Aynı hikâyenin, aynı hüznün, aynı sevincin şehirleridir.

*Bundan dolayı, en samimi sözler Kudüs için söylenmiş, en samimi duygularla şiirler Kudüs için yazılmış, en içten kelimelerle ağıtlar Kudüs için yakılmıştır. Ve yine inanıyorum ki Kudüs Allah'ın izniyle yeniden barışın sembolü olacaktır.

YILDIRIM: MİLLİ BİR GÖREVDİR

AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, programda yaptığı konuşmada İbn-i Haldun'un 'Coğrafya kaderdir' sözünü hatırlatarak "Her millette olduğu gibi bizim de Kafkaslar, Balkanlar, Orta Doğu, Orta Asya gibi coğrafyalarda milli karakterimizin gelişmesinde, milli kimliğimizin inşasında ve tarihimizin akışında çok büyük etkileri olmuştur. Bu konuda en somut örneklerden biri Kudüs'tür. Bugün hüzünle andığımız, anlattığımız Kudüs'ün hem dini hem de mili hafızamızda önemli yeri vardır. Bu nedenle Kudüs'ün dününü bilmek, bugününü anlamak, yarınını tasavvur etmek milli bir görevdir" dedi.

Yıldırım, Hz. Muhammed'in Medine'ye hicretinden sonra inen 'Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir' ayetini hatırlatarak konuşmasına şöyle devam etti:

*Peygamberimiz Medineye hicretinden sonra Kıbleteyn Mescidi'nde öğlen ya da ilkindi namazını sahabe ile eda ettiği sırada 'Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir' ayeti nazil olana kadar Müslümanların kıblesi Mescid-i Aksa olmuştur.

*Bu sebeple Kudüs dini hafızası olan önemli bir şehirdir ve bu önemi mutlaka korunmalıdır. Ancak bugün yaşadıklarımız, Kudüs şehrimizin manevi mehabefitini ne yazık ki yansıtmamaktadır.

*İsrail'in, Kudüs'ün manevi kimliği, tarihi hafızasını tek başına sahiplenmeye çalışması elbette kabul edilebilir değil. Bu kutsal mekandan Hristiyanların ve Müslümanların izleri, hatıraları olduğu görülmezden gelinmektedir. Filistin halkının dini, kültürel ve siyasi hakları göz ardı edilmekte, şehrin çok kimlikli varlığının inkar edilmesi ve ihmal edilmesi de başlıca anlaşmazlıkların, çatışmaların kaynağını teşkil etmektedir.

*Kudüs insanlık tarihinin ortak mirasıdır. Şehir, varlığını Müslüman, Hristiyan, Yahudi ayrımı yapmadan insanlığın ortak şehri olarak sürdürmeye devam ettirmeli, her dinin mensubu kendini orada özgür ve güvende hissederek ibadetini yapabilmelidir. Şehrin semalarında savaş ve kavga yerine barış, kardeşlik ve dayanışma çağrıları yankılanmalıdır.

*Mescid-i Aksa'nın avlusuna asker, polis postalları asla değmemeli, her inanç mensubu huzur-u kalp ile ibadetini ifa etmelidir. (DHA)