Türkiye, Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı şekilde Ege’deki gayri askeri statüdeki adalara zırhlı araç sevk ettiği anları, insansız hava araçları (İHA) ile tespit etti.

Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Naim Babüroğlu’yla silahlandırılan adaların haritasını açtık ve yaşananları masaya yatırdık.

Babüroğlu şu tespiti yaptı:

“1996 yılında Kardak krizinde yapılan adımlar zorlayıcı diplomasidir. Türkiye şimdi de bu adalarda buna benzer bazı tedbirler almalı.”

MİDİLLİ’DE TÜMEN VAR

■ Bu adalar haritasına bakınca ne görmemiz gerekiyor?

1923 Lozan Barış Antlaşması, 1947 Paris Barış Antlaşması ve 1914 Büyük Devletler Kararı dediğimiz, uluslararası antlaşmalara aykırı bir silah deposu durumuna getirilmiş adaları görüyorum. 23 adadan bahsediyoruz! Yunanistan tek taraflı olarak gayri askeri statüyü bozmuş, sadece asker bulundurmakla kalmamış, buraları silah deposu haline getirmiş durumda. Şu anda tartıştığımız Midilli, Sisam var. ABD’nin hibe ettiği zırhlı araçlar çıkarıldı buralara. Midilli’de tümen var, 7 bin beş yüz asker var demek. Sisam’da tugay var.

■ Kaç yıldır tugay, tümen var?

Adalar, 1960’tan bu yana silahlandırılıyor ve statüleri bozuluyor. Ama özellikle son 10-15 yıldır hızlı bir şekilde statü bozulmaya başlandı.

■ Bizim gözümüzün önünde oluyor değil mi?

Evet kesinlikle. Havadan keşif ve gözetleme araçlarımız, istihbarat kaynaklarımız, günübirlik tespit ediyor. Son 10-15 seneye bakın. Yunanistan’ın hasmane tutumunda ABD ve AB desteğiyle artış oldu. Ancak... Türkiye’nin uzun zamandır geleneksel bir politikası vardı!  Yunanistan’ın hasmane eylemlerine misliyle mukabeleyle karşılık verilirdi. 1996 Kardak krizinde yaşadık. 23 adanın haricinde Yunanistan’a antlaşmalarla devredilmemiş 152 ada, adacık, kaya var. Kardak bunlardan biri! Osmanlı’dan Türkiye’ye miras. Yunanistan bayrağını gösterdiler, Türkiye kararlı bir biçimde indirdi, Türk Bayrağı’nı dalgalandırdı. Askeri literatürde buna “misliyle karşılık verme” diyoruz. Uluslararası ilişkilerin temeli budur.

 

ABD’YE VE NATO’YA RAĞMEN

■ Yunanistan bize saldırı yaparsa nereden ve nasıl yapar?

Taarruz anlamında imkan-kabiliyetleri yok. Net konuşalım: Şu anda meşru müdafaa hakkını kullanma durumu ortaya çıktı. Tarihi süreçten önek verelim: Türkiye, 20 Temmuz 1974’te, Kıbrıs Barış Harekatı’nı hangi koşullarda başardı? Hem ekonomik hem askeri açısından bugünkü Türkiye’den daha güçsüzdük. TSK’nın yeterli çıkarma araçları da yoktu. Buna rağmen koalisyon hükümetiyle çıkarma başarılı oldu. Rahmetli Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit koalisyonundan bahsediyorum. Değişik yelpazede iki isim milli hedefte birleşti.

■ O dönemin liderleri kime rağmen yaptılar?

Dünyanın en güçlü ülkesi Amerika’ya rağmen harekat gerçekleşti. Kime rağmen? NATO üyesi Türkiye, NATO’ya rağmen yaptı. Peki o zaman Türkiye’yi idare edenler “ABD çok güçlü. Bu hareketi yaparsak ABD üzerimize gelir, ekonomimizi çökertir. Bizim siyasi istikbalimiz ortadan kalkar” diye düşündüler mi?

1975’e gelin… Başbakan Süleyman Demirel, ABD silah ambargosunu kaldırmadığı için, Amerika’nın Türkiye’de bulunan üslerini bir gecede kapattı. Bu üs ve tesislerde bulunan beş bin ABD vatandaşı Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı.

■ Ecevit-Erbakan çıkarma yapıyor, Demirel üsleri kapatıyor…

SAĞ-SOL FARK ETMEZ

Demirel üsleri neden kapatıyor? Silah ambargosu uygulandığı için.  Ulusal çıkarları ön planda tutuyor. ABD, 1978’de ambargoyu kaldırdı. O zaman da Bülent Ecevit iktidardaydı. Devletin devamlılığı, ulusal çıkarı gözeten politika izledi. Ambargoyu kaldıran ABD’nin üs ve tesislerini yine de açmadı. 12 Eylül yönetimi açtı üsleri! ABD’in üs ve tesislerini açtı sonra da Yunanistan’ın askeri kanadının NATO’ya dönüşüne vetosunu kaldırdı Kenan Evren askeri yönetimi. O iktidarları beğenelim beğenmeyelim, sağ-sol fark etmez, ulusal çıkarları gözettiler.

■ Ulusal çıkarlar konusunda size göre kırılma tarihi var mı?

1 Mart 2003! Tarih sürecini incelediğimde 1 Mart Tezkeresi, Türkiye’nin tam bağımsızlık iradesini gösterdiği önemli bir dönemeç. Ondan sonra “Çuval Krizi” dediğimiz (4 Temmuz 2003/Irak’ın Süleymaniye kentinde 11 askerimiz başlarına çuval geçirilerek ABD tarafından gözaltına alındı) olay dahil olmak üzere bugüne kadar biz ABD’nin attığı hasmane adımlara misliyle karşılık vermedik.

■ Çuval geçirildikten sonra “Müzik notası mı vereceğiz” denilmişti.

Halbuki öyle denilmeyecekti. Siyaset makamında ülkeyi yönetme iradesini gösteren kimse ulusal çıkarları önde tutarak riskleri alacak. Almak zorunda! Adalar meselesinde de karşımıza dikilmiş durumdalar. BM 51’inci maddesine göre Türkiye’ye meşru müdafaa hakkı var!

KİLİT ATTILAR KİLİT ATMADIK

■ Türkiye ne yapmalı? Esas soru bu değil mi?

Üs ve tesislerin kapatılması zorlayıcı diplomasiydi. İncirlik bugün ABD için eskisi kadar önemli olmayabilir ama kapatırsanız, bağımsız bir ülke olduğunuzun mesajını verirsiniz. ABD’nin desteğiyle Yunanistan adımlarını attı. Girit Adası’nda Suda Üssü’nde NATO füze atış alanı var. Lojistik üs oldu. ABD askerleri, NATO askerleri ve Yunan askerleri var. ABD askerlerinin bulunduğu alanda, S-300 hava savunma sistemiyle, Türkiye’nin NATO görevi icra eden F-16 savaş uçağına kilit attı. Kilit atma, savaş öncesi, çatışma öncesi, uçağı düşürme öncesi son aşama demek. Düşmanca tavır. Yunanistan’ın bu kadar riskli bir adımı ABD yetkilileriyle koordine etmeden atması mümkün mü? Hayır. Türkiye ne yaptı? 2003’ten önce olsa en kısa sürede Türkiye’de onların iki savaş uçağına kilit atılırdı.

İŞTE 23 ADA VE ABD’NİN YUNANİSTAN’DAKİ ÜS HARİTASI



ABD’NİN ÇIKARLARI...

■ 30 Ağustos’ta da yaşadık…

Evet! NATO Müttefik Kara Komutanlığı (LANDCOM), 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100. yıl dönümünde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşıma Yunanistan’ın tepki göstermesinin ardından sildi. Bakın, Yunanistan “Bu bizim büyük felaketimiz” diyerek sildirdi. Türkiye ne yaptı? Sildirmeyi neden engelleyemedi? Çünkü... ABD var! Açık konuşalım: ABD’nin Yunanistan’a hibe ettiği zırhlı taktik araçları var. Bir ülke başka bir ülkeye askeri araç hibe ediyor, satıyor. Bunların ek sözleşmelerinde kullanılma koşulları vardır. Hele hele hibe edilen araçların kullanım koşulları hibe eden tarafından belirlenir. Hibe eden der ki: “Uluslararası hukuka aykırı, uluslar arası antlaşmalara aykırı kullanılmayacak.” Bunu söylemiyor ABD... Midilli- Türkiye arası 5.5 kilometre. Yani menzil içinde. Başka nereye gitti bu zırhlı araçlar? Sisam Adası’na. Sisam Adası’nın Kuşadası’na mesafesi 1575 metre. Piyade tüfeğiyle ateş edebilirler. Amerika, hibe ettiği araçların savaş nedeni sayılabileceğini bilmiyor mu? ABD nasıl açıkladı bu hibeyi: “Hibe ettiğimiz araçlar, ABD’nin ulusal çıkarları doğrultusunda kullanılmaktadır.” Ne demek bu? Bu gayri askeri statüdeki adalara (Midilli, Sisam vs...) ABD’nin hibe ettiği bir aracın konuşlanması, çıkarılması ve Türkiye’ye tehdit olması, ABD’nin ulusal çıkarlarına uygun.

■ ABD’ye göre düşman Türkiye...

Hasımız! ABD, ne Suriye’de, ne Libya’da, ne Azerbaycan’da, ne Doğu Akdeniz’de, ne Ege’de, ne Kıbrıs’ta ne de Batı Trakya’da (Dedeağaç Bölgesi) Türkiye’nin NATO’dan kaynaklanan müttefiki değildir. Bizi gözden çıkarmadılar ama ABD gözünde eski stratejik önemi yok Türkiye’nin.  Bu yüzden adalarda bunlar yaşanıyor.

■ Ne yapmak gerekiyor?

Diyeceksin ki: Dedeağaç, Sisam, Midilli’den, silahlandırdığın adalardan çık. Karar alacak Meclis. “Bu bir savaş nedenidir” diyecek. Yunanistan’a makul süre tanınacak. BM’ye, AB’ye, NATO’ya yazacak alınan kararları ve misliyle karşılık verecek.

BM’nin 51’inci maddesi ne diyor? Naim Babüroğlu’nun “kullanmalıyız” dediği 51. madde BM’ye üye ülkelere, meşru müdafaa hakkı tanıyor.

ABD Büyükelçisi sınır dışı edilmeliydi


Naim Babüroğlu’na, “Şu anda en sıcak tehlike neresi?” diye sordum: “Dedeağaç, Midilli, Sisam! Batı Anadolu’yu işgal edemezler tabii ki sonları olur... Ancak burayı silahlandırdığınız zaman uluslararası hukuka aykırı hareket ediyorsunuz. Siz de bunlara ses çıkarmazsanız, yıllar sonra bu durum karşınıza çıkar. Bakın Dedeağaç’ta kara üssü var! Diyelim ki, buralardan ateş edildi ve şehit verdik. Biz de cevap verdik. Meşru müdafaa hakkını kullanarak cevap verdiğimizde adalarda ne göreceğiz? Silah deposu. Geçici çatışmalar olur! Senaryoya göre bu durum savaşa dönüştü, bu savaş Ege’de olur, Doğu Akdeniz’de olur, Trakya’da olur. Trakya’da hakkınızı korumak istediniz karşınızda kim var? Amerika… Türkiye bu resmi görmeli! Görüyor ama misliyle mukabele yok. Madem ABD’nin, Midilli’de Sisam’da konuşlanması ( 41 zırhlı aracı) ulusal çıkarları için. O zaman ABD’nin Ankara Büyükelçisi çağrılabilir, sınır dışı edilebilirdi. Hibe edilen silah sistemleri çekilinceye kadar bunlar yapılabilirdi. Neden yapılmadı bu? Zorlayıcı diplomasi yok ve kınamakla geçiştiriliyor. Toplam 41 zırhlı araç burada kaldı mı? Kaldı. Kınama bunları geri götürdü mü? Götürmedi!”