1400 sayfalık soruşturma dosyası hazırlandı, Cihat Yaycı ifade verdi:

Tarih 18 Mayıs 2020... Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden alınıp Genelkurmay Başkanlığı emrine verilen Tümamiral Cihat Yaycı istifa etti. Yaycı, istifa dilekçesinde “Bilasebep ve mesnetten yoksun olduğunu düşündüğüm (Fetövari kumpasları çağrıştırırcasına) gerekçelerle emre alınmanın yanı sıra, apar topar ayrılışımın yapılmasının emredilmesi onurumu ziyadesi ile örselemiştir” dedi.

O dönem Yaycı’yı istifaya götüren sürecin en önemli dinamiği bir “ihale”ydi.

İddiaya göre, Cihat Yaycı’nın savcılığa sevk edildiği dosyanın konusu güdüm telinin muayenesi. (Teknik bir bilgi vereyim: Su altından torpido atan gemilerde, torpidoyu hedefine yönlendiren, onları güdümleyen bir tel var. Torpido ateşlendiğinde o telle hedefe yönlendiriliyor. Bir ucu atış yapılan gemide olan tek kullanımlık tel, torpido hedefini vurduğunda kopuyor.)

Devam edelim...

2019 yılında ihaleyi almış ve parası ödenmiş firma muayene sürecinden şikayetçi oluyor ve kendisine zorluk çıkartıldığını söylüyor. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Teftiş Kurulu soruşturma açıyor. Yine iddiaya göre, Deniz Kuvvetleri Komutanı onayıyla yapılmış olmasına rağmen Yaycı soruşturmaya dahil ediliyor. Yaycı “ihaleye fesat karıştırmaktan” savcılığa MSB onayı ile sevk ediliyor. Bu dosya üzerinden Cihat Yaycı’nın görev yerinin değiştirildiği ve istifa ettiği öne sürüldü.

Neden bu dosyayı gündeme getirdim? Çünkü...

2-“İfade ‘çok ivedi’ alınsın”


2019’da açılan soruşturmayla ilgili önemli bir gelişmenin yaşandığını öğrendim: Mavi Vatan’ın isim babası Cihat Yaycı’nın ifadesine başvurulmuş! Paşa’yı aradım ve “İfade verdiğiniz doğru mu?” diye sordum? Yaycı “Evet” dedi ve anlattı: “Geçen hafta Milli Savunma Bakanlığı’nın talimatı üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Askeri Suçlar Soruşturma Bürosu’na yedi sayfalık bir ifade gönderdim. Ben bu güdüm teliyle ilgili dosyayı okumamıştım. Çünkü, dahlim ve bilgim yok diye düşündüm hep! Ancak... Gördüm ki, beni itibarsızlaştırmak ve Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı görevinden aldırmak amacıyla Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca düzenlenen 10 Nisan 2020 tarihli ve 2019/22 sayılı inceleme raporunda üzerime atılan iddia kapsamında çalışma yapılmış. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı aradan neredeyse 2 yıl geçtikten sonra 14 Aralık 2021 tarihli yazısı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan ve her nedense ‘çok ivedi olarak’ ifademin alınmasını talep etmiş.”

Aytunç Erkin - Cihat Yaycı

3-MSB Teftiş Kurulu’nun dosyası


Peki Yaycı bu dosyayı ilk nerede gördü? Yaycı anlattı: “İki sene önceki malum soruşturma için (800 bin liralık bir ihale) Milli Savunma Bakanlığı (MSB) benden yine ifade istedi. Zira Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşlardı ama savcılık ne iddianame düzenledi ne de KYOK (Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar) verdi. Bu iki senelik sürede de kanun değişti, amirallerin yargılamasının Yargıtay’da yapılacağı düzenlendi. Dosya, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yetkisizlik kararı ile nihayet 1-2 ay önce Yargıtay’a gönderilmiş. Yargıtay Başsavcılığı da soruşturmanın eksik yapıldığı ve benim ifademin olmadığını gerekçe göstererek, ifademin alınmasını, eksikliğin giderilip soruşturma izninin ona göre verilmesini ve verilirse kendisine gönderilmesini istemiş. MSB, benim yerime atanan Kurmay Başkanı’nı incelemeci olarak tefrik etmiş ve onun imzası ile İstanbul’dan ifademin alınması istenmiş. Nihayetinde bin bir zorlukla dosyayı istediğimde gördüm ki... Dosya bir CD içinde avukatıma 24 Ocak 2022 tarihinde ulaştırıldı. MSB tarafından yaklaşık 1400 sayfalık bir dosya oluşturulmuş. Dosyayı ilk defa okudum ve ne kadar haksızlıkla karşılaştığımı anladım. Avukatlarıma danışarak ifademi büyük bir üzüntü ile ve tartışmasız haksızlığa uğramanın acısıyla hazırladım. Dosyayı okuyunca gördüm ki konunun benimle uzaktan yakından alakası yok ve alaka da kurulamadığı halde görevden alınmam ve savcılığa suç duyurusunda bulunulması MSB Teftiş Kurulu tarafından istenmiş.”

4-“Bana suç olarak döndü”


Tümamiral Cihat Yaycı şaşkın ve üzgün olduğunu bir kez daha yineledi: “800 bin liralık ihalede kamu yararını düşündüğüm için, ‘Şartnameye uygun olmayan hiçbir mal alınmayacak. Kamu zararına yol açılmayacak. Muayene komisyonu üyelerine baskı yapılmayacak. Aksine kanuna aykırı hareket edenler hakkında kanuni işlem yapılacaktır’ demiştim. Bu talimatlarım ‘yerli ve milli firmaya zorluk çıkarmak’ şeklinde bana suç olarak dönmüş. Dosyadaki hemen her ifade benim ‘komisyon üyelerine baskı yapılmasın’ diye talimat verdiğimi kanıtlıyor. Baskı yapan da şu anda görevde olan birisi. İki buçuk senedir nasıl devletin hakkını korurken suçlu duruma düşürülmeye çalışıldığım ve görevden alınıp, nasıl istifa ettiğimi, bir kez daha büyük üzüntüyle bu dosyayla öğrendim. Şahıslar gelip geçicidir, devlet bakidir.”