Ben, herhalde bu akla ziyan projeden vazgeçilecektir diye kendimi avuturken meğer Merkez Bankası’nı (MB) İstanbul’a taşıma cinneti devam ediyormuş. Gazeteci Barış Soydan’ın T24’teki yazısından öğrendiğime göre, şimdiki başkan Profesör Şahap Kavcıoğlu da zaten Ankara’da değil, Ümraniye’de 2019 yılında kiralanmış geçici bir binada görev yapıyormuş. Meğer MB bir anlamda İstanbul’a taşınmış bile. MB’nin Karaköy’de Bankalar Caddesi’nde Osmanlı Bankası yanında bir binası vardı. Aklımda kaldığına göre MB, 1960’larda Unkapanı’nda daha çok perakende işlemler yapan büyük bir şube açmıştı. Amerikan Squibb ilaç firması, Levent’teki fabrikasını kapatınca burayı MB aldı ve fabrikayı yıktı. Şimdi üstüne cami inşa edilen bu arsa, İstanbul’un yeni “Bankalar Caddesi” olan bir yerin tam ortasındadır. MB’nin burada çok katlı bir bina inşa ettirerek İstanbul’a taşınacağı söylendiğinde “olmaz öyle şey”, Türkiye Cumhuriyet MB, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’da olmalıdır. Kaldı ki; böyle bir yatırım akla ziyandır demiştim.

İSTANBUL FİNANS  MERKEZİ KÜLLİYESİ

Derken bu projeden vazgeçildiği haberi geldi. Ben de şükür, büyük bir yanlıştan dönüldü dedim. Fena atlamışım. Meğer AKP, İstanbul’u dünyanın finans merkezlerinden biri yapma kararı almış. MB de bu finans külliyesi içinde yer alacakmış. Hesaba göre, finans merkezi sayesinde hem ülkemiz bol ve ucuz “borç” dövize kavuşacak hem de aracılık komisyonları ile banker esnafı zengin olacaktı. En önemlisi milyonlarca metrekare bina inşa edilirken AKP sahabesinin sebepleneceği milyarlarca dolarlık arsa rantı oluşacaktı.

MİLLİ GELİR MUHASEBESİ

Milli gelir muhasebesi, bir harcamanın “yerinde olup olmadığına” bakmaz. Her inşaatı, mesela bu külliyenin yapımı için yapılan harcamaları “sabit sermaye oluşumu” olarak kayda geçer. Böylece tümü israf da olsa, harcama ne kadar büyükse, yapıldığı yılda GSMH (milli gelir) de o kadar büyür. Kamunun tüketim veya yatırım harcamalarının irrasyonel olmasının acısı ileriki yıllarda çıkar. Bu “acı”, ekonomide “toplam faktör verimliliği”nin artmaması şeklinde tezahür eder. Verimsizliğin diğer adı da “pahalılıktır”. Yani özellikle emekçilerin satınalma gücünün artmaması hatta düşmesidir.

MERKEZ BANKASI NE ÜRETİR

MB İstanbul’a taşınınca, herhalde çalışanlarının büyük kısmı da evlerini İstanbul’a nakledecektir. İstanbul’da geçim maliyeti, Ankara’dan yüksektir. Onların maaşlarını sırf bu sebeple artırmak veya en azından kira yardımı yapmak gerekebilir. Muhtemelen taşınmadan sonra kapsamlı bir lojman inşaatı veya bankadan alınacak eksi faizli krediyle banka mensuplarını konut edindirme projesi başlatılacaktır. Mal veya hizmet üreten bir işyerinin, yer değiştirmesi üretim ve nakliye giderleri düşecekse, taşınma rasyonel bir karardır. Ama merkez bankası gibi “enformasyon” üreten bir kurumun işyerini  “dijitalleşme” veya “evden çalışma” çağında değiştirmek tam bir akıl tutulmasıdır. Yapılacak harcamanın tamamı israftır ve bu israf vergilerle karşılanacağı için “pahalılık” olarak halkın sırtına binecektir. Çok temel bir soru sormak istiyorum: Acaba MB, Ankara’da olduğu için mi başaramadığı  “fiyat istikrarını sağlama” görevini İstanbul’a gelince yerine getirecektir.

Son söz: Pehlivanın yağlısı değil, zağlısı makbuldür.