Pancar ülkesi Türkiye’de şeker de çok yüksek zamla satılan ürün oldu. Pancar üretiminde ve şeker fabrikası yapımında 89 yıl önce (1933-1934’lerde) destan yazmış ülke Türkiye’de 2022 yılında şeker, karaborsa ürünü sınıfına girdi.

Pancar taş oldu.

Başlarına düştü.

Şunları yazayım:

Şeker fabrikalarının kurulduğu yıllarda ülkeyi yönetenler Yap- İşlet- Devret” adıyla satış garantisi de veren ve “iç ve dış büyük sermayeye soygun yaptırma” sonucunu doğuran fırıldak buluşlara tenezzül etmediler. Devletin halktan topladığı vergilerle; Almanya’dan davet edilen mühendislerin ücretini ödeyerek fabrikaları yerli ve milli olarak kurdular.

Turhal Şeker örneğin.

Türkiye’nin ilk kurulan dört şeker fabrikasından biriydi... Fabrika 1933 yılında Turhal ilçesi ile bir bütün olarak düşünüldü.

Rant doğmadı.

Rantiye üremedi.

Çarpık yapılaşmaya da katiyen göz yumulmadı. Düzgün parseller üzerinde, her kareye dört bahçe, her bahçeye bir ev kuruldu. Fabrika üretim alanı ve çevresine yerleştirilen çift katlı son derece estetik lojman evleri ve etrafında kooperatif mantığı ile yapılan işçi aile konutları ileri bir şehirciliğin ilk örnekleri oldu.

★★★

36 Evler.

42 Evler.

60 Evler.

100 Evler diye isimlendirip hepsi
bahçeli yapıldı. Turhal Şeker işçisi bir aile
babası, hem evini geçindirip hem de maaşından taksit ödeyerek bu evlerden birine çok rahat sahip olabiliyordu. Evlerde kalorifer vardı. Fabrikanın ürettiği sıcak su ile ısıtılırdı. Fabrika tesisleri içinde sadece şeker üretilmezdi. Tarım ve hayvancılık da yapılırdı. Bunlar yapıldığı gibi tarım ve hayvancılıkla ilgili her tür ileri eğitim de verilirdi. Fabrikada üretilen sütlerin günlük olarak cam şişelerde satılması da ilk şeker fabrikaları ile başladı.

Şeker fabrikası medeniyetti.

Fabrikanın orkestrası, tiyatrosu, sinema salonu, lokantası, kantini, havuzu, kuaförü, doktoru, veterineri, ziraat mühendisleri vardı; eksiksiz bir sosyal yaşam için aklınıza gelebilecek her şeye sahiptiler. Ulusal bayramlarda balo, dini bayramlarda bayramlaşma töreni olurdu. Düğünler yazın fabrika bahçesinde, kışın salonunda yapılırdı.

O dönem için şimdinin beş yıldızlı oteli ayarında hizmet sunulurdu. Fabrikanın salonunda yemekli düğün yapmak prestij demekti. Yıl sonu ve mezuniyet geceleri, defile, kermes, yardım geceleri ve yazın bahçesinde piknikler yapılırdı. Bahçesinde bisiklet ile gezilir, yazın dondurmasını alan yürüyüşe çıkar, göz alabildiğine uzanan çimlerin üzerinde oturup sohbet edilirdi. Düzenli yürüme ve bisiklet yolları vardı. Vardiya değişimi olunca ortalık bir anda bisiklet ile dolardı.

★★★

Cumhuriyetin ilk yıllarında demir yolu ağı kurulurken; tüm diğer şeker fabrikaları gibi  “Turhal Şeker Fabrikası” da demiryolu ağının içinde yer almıştı. Bu çok şey demekti. Üretilen şekerin nakliyesi çok ucuza tren ile yapılırdı. Bölgenin çiftçisi, ürettiği tarım ürünlerini, kavunu, karpuzu, yetiştirdiği büyükbaş hayvanları kolaylıkla vagonlar dolusu Ankara’ya satmaya götürürdü.

89 yıl önceydi:

Pancar üretimi.

Şeker fabrikası.

Kentleşme.

Medeniyet.

Bilim.

Tarımsal verim.

Türkiye’de et ve tırnak gibi bir bütün olarak düşünülebilmiş ve uygulanmıştı. Bunun adı büyüme değil kalkınmaydı. Öyle ki 1962 yılına gelindiğinde Ankara Şeker Fabrikası’nda “fabrika yapan fabrika” modeline geçilerek pek çok şeker fabrikasının yerli olarak üretimine de geçilebilmişti.

★★★

Bu yapıyı bozup kişi zengin etme güdüsüyle fabrikalar özele devredilince 2022 yılında Ramazan ayı öncesi şeker karaborsaya düştü.

İzah edemiyorlar.

Açıklayamıyorlar.

Pancar taş oldu.

Başlarına düştü.