Nereden başlayacağımı bilemiyorum; güler yüzüyle, dimdik ve her zamanki şık haliyle karşımda duran bir insanı, 10 dakika sonra kumsalda ölümün pençesinde bulmak...

Denizde kalp krizi geçirerek boğulan “bir kadına”, Bodrum ilçesinin Küçükbük sahilinde o sırada rastlantı eseri bulunan üç doktor ilk müdahaleyi yapıyorlar...

O kadın, az önce ayak üstü sohbet ettiğim 1970-1980’lerin ünlü TRT haber spikeri Aytaç Kardüz’dü ve bilinci kapalı yaşam savaşı veriyordu.

Aytaç Kardüz’ün vefatından kısa bir süre önce çektirdiği fotoğrafı.


★★★

Küçücük sahili halka kapatan ve girişi 400 TL olan sosyete plajlarına peşkeş çeken belediye, sahilde cankurtaran bulunduruluyor mu diye denetim yapıyor mu; bu da ayrı bir soru?

Doktorların çabası müthişti. Covid salgınında içimize işleyen mesafe, maske, hijyen önlemlerine aldırmadan; Kardüz’e nefes olmaya çabalıyorlardı.

Yaklaşık 30 dakika içinde ambulans geldiğinde hayata dönmesi için gereken mucize için bile artık çok geçti...

★★★

14 Temmuz’da kaybettiğimiz 79 yaşındaki Kardüz’le komşumuz Ayşe ve Prof. Dr. Mehmet Demirtaş çiftine bayram ziyaretine geldiğinde tanışmıştık. Belki en son benimle sohbet etmişti. Bir gün önce Bodrum’da yaşayan arkadaşı ANAP’ın kıdemli eski bakanlarından İmren Aykut’a gittiğini anlatıyordu... Hayatta yalnızca bir yeğeni olan Kardüz, son 10 yılını Urla Darüşşafaka Yaşam Huzurevi’nde geçiriyordu.

Aykut’un önerisiyle Ankara’daki değerli bir mülkünü Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlayıp, buraya yerleşmişti. Dün Ankara’da son yolculuğuna uğurlanan Kardüz’ün cenazeyle ilgili tüm işlemlerini Acıbadem Hastanesi ile anlaşması olan Darüşşafaka Cemiyeti gerçekleştirdi.

★★★

Kardüz’den Urla’daki yaşamını dinlemiştim; “Bir oda da değil, dairede yaşıyorum. Oturma salonum, mutfağım, banyom, yatak odam çok lüks eşyalarla döşeli. Kuaförümüz, doktorumuz, bakıcılarımız her an hizmetimizde. Geziler düzenlerler” dese de, bayram süresince “hayatın içinde olmak” ona çok iyi gelmişti.

Ayşe, Urla’dan kendi aracıyla Bodrum’a gelen baba yadigarı arkadaşı Kardüz’ün son gününü anlattı:

Yalıkavak Pazarı’na gittik. Oradan renkli renkli giysiler aldı. Plaja inmek için sabırsızlanıyordu. Şeker, tansiyon, kalp rahatsızlıklarına rağmen yaşam enerjisi hep çok yüksekti. Spikerlik günlerinde Kenan Evren’le, Turgut Özal’la çekilmiş fotoğraflarını karşılaştığı insanlara gösterip, anılarını paylaşmak onu çok keyiflendirmişti.”

★★★

Türkiye TRT radyosundan yapılan 1974 Kıbrıs Barış Harekatı yayınını Kardüz’ün sesinden takip etti. 12 Eylül 1980 Askeri Darbe Bildirisi’nin okunması Türkiye’nin televizyonlu yıllarına denk gelmişti. Kardüz’e o günü sordum.

★★★

Tam olarak görev yaptıkları tarihleri hatırlamasam da; TRT’de o yıllarda temiz Türkçelerini bugüne miras bırakan Jülide Gülizar, Tuna Huş, Çetin Çeki, Can Akbel, Zafer Celasun, Mehpare Çelik, Mesut Mertcan gibi nitelikli haber spikerleri vardı. Bildiriyi aralarından Mercan okudu.

Mercan nasıl seçilmişti? Kardüz “Kadınlara okutmazlardı. Bizi o gün öğlen saatlerinde eve gönderdiler. Bir gariplik olacağını sezmiştik. Hatta yakın birkaç dostuma bu gece darbe olacak diye haber de verdim” diyordu. Daha kim bilir neler neler dinleyecektim, 1964-1994 yılları arasında TRT’de kariyer yapan Kardüz’den... Anılarından kucağımıza renkli bir küçük demet bıraktı ve gitti. Sanki bunun için Bodrum’a gelmiş gibi...

★★★

Temmuz ayında Kardüz’ün yanı sıra çevremde ileri yaşta iki kişinin daha denizde ölüm haberini aldım. Bunlardan birisi Sabah’ın Ekonomi Müdürü Dilek Güngör’ün babası Mustafa Güngör’dü. Kendisini tanımıştım. Mütevazi hayatında en büyük mutluluğu torunuyla denizde yüzmekti... Sahilde şakalaşarak girdiği denizde kalp krizi geçirip, yaşamını kaybetti. Denizde ölüm vakalarının artmasıyla, Covid aşısının yan etkileri arasında bir ilişki var mı?

Tıp dünyası tartışmalı ve kamuoyuna bilgi vermeli.

“Varlıklı yaşlılara çeteler musallat oluyor”


Aykut’u başsağlığı dilemek için aradığımda, “varlıklı yaşlıların sorunlarına” vurgu yapıyor. Sosyal devletin eksikliği burada da karşımıza çıkıyor. Yoksul aileler ileri yaşlardaki ebeveynlerinin bakımını üstlenirken “bölüşecek ekmek kavgası” verirken, varlıklı aileler “güvenlik” başta olmak üzere “yalnızlık” kaygılarıyla sınanıyorlar.

Aykut “Varlıklı ve eğitimli yaşlıların yakınları ya yurt dışında yaşıyorlar ya yoğun iş yaşamları oluyor. Onların konforunu sağlayamıyorlar. Yalnız kalan varlıklı yaşlılara çeteler musallat oluyor; servetlerine konmak isteyenler tarafından öldürülüyorlar, soyuluyorlar. Bakıcılarından şiddet görüyorlar... Yaşlı ve çocuk eğitimi meselesini birlikte düşünmüştük. Devletin Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu ‘Huzurevleri’ hizmeti veriyor. Ancak varlıklı aileler için oralarda verilen hizmet yeterli değil. Hem eğitimde fırsat eşitliğine mali katkı verecek, hem de ileri yaştakilere konforlu bir yaşam sağlayacak bir model olarak bağışçılara rezidans kurma fikri gelişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığım döneminde bu konuyu geriatri (yaşlı sağlığı) alanında çalışan doktorlarla görüşüyordum. İlk dönemlerde Ajda Pekkan da bize destek veriyordu. Sonrasında siyasette çalkantılı günler yaşandı. Proje benden bağımsız devam etti” diyor.

İmren Aykut


★★★

1967 yılında sendikacı arkadaşlarıyla  Amerika’da kaldığı bir yaşlı bakım evindeki konfordan etkilendiğini söyleyen İmren Aykut; Türkiye için iyi bir model olarak, 1994’te Adana’da Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı olarak açılan tek katlı huzurevlerini anımsatıyor.

Bu evlerde işçiler emekli maaşlarını bağışlayarak kalabiliyorlarmış. Aykut, 1964-1983 yılları arasında, işçi ve işveren sendikalarında kariyer yapmıştı. 1983-1999 yılları arasında iktidarda olan ANAP iktidarında üç dönem bakan olarak görev aldı.

★★★

Türkiye’de 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus son 5 yılda yüzde 24 artarak, 8 milyon 245 bin 124 kişiye ulaştı.

Geçen yıl itibarıyla devletin açtığı 158 huzurevinden, 16 bin kişi yararlanıyor. 84 milyonluk ülkede övünülecek bir kapasite değil.

Zeynep Necipoğlu

Yaşa, cinsiyete ve sağlık duruma göre belirleniyor


Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanvekili Zeynep NecipoğluAsıl amacımız bir rezidans daha açmak değil. Öksüz, yetim ve eğitime erişim fırsatı olamayan çocuklara hizmet vermek. Bu nedenle de bağışçılarımızdan sağlanan fonla, Maslak’taki Darüşşafaka Lisesi’ni ve eğitim hizmeti olanaklarımızı geliştiriyoruz” diyor. İstanbul’un Yakacık, Maltepe, Şenesenevler semtlerinde; İzmir’in Urla ilçesinde “rezidanslar” kuran Darüşşafaka Cemiyeti yapılan başvuruları; yaşa, cinsiyete ve sağlık durumuna bağlı olarak belirlenen gayrimenkul veya nakit bağış karşılığı kabul ediyor.