Türkiye yeni küresel düzende Amerika’nın mı, Rusya’nın mı yanında yer alacak; bağımsız kalabilecek mi? Masaya istediklerini koyabilecek mi? Kabul ettirebilecek mi?

Sorun büyük...

Eğer hal bu olmasaydı; AKP’nin eski bir yöneticisi ve iş insanı Ethem Sancak’ın ne “Moskova hayranlığı”, ne de “Amerika’nın desteğiyle iktidara geldik” sözleri ciddiye alınırdı.

Zaten bu konuları tartışıyorduk, Sancak lafımızı kesti.

Sancak’ın istifası yalnız Ankara’da popüler bir konu. İşinin içinde medya, arazi, fabrika, ihale ne ararsan var...

AKP etrafında kümelenen iş çevresi içinde belki de önemli bir kanal boşa çıktı...

Sancak’ı nasıl bilirsiniz? Erdoğan’a olan inancını, güvenini Mevlana’nın Şems’e aşkı ile bir tutan cümlelerini gazete okurları hemen hatırlayacaklar.

Erdoğan’a yalnızca Sancak böylesi taşkın duygular beslemiyor, “ES” geçmeyelim.

Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın oğlu ve AKP Elazığ Milletvekili Z. Tolga Ağar da, 2019’da yaptığı bir konuşma ile çıtayı yükseltmişti.

Ağar’ın gençlerle sohbetinden basına şu cümleleri yansımıştı:

Sayın Cumhurbaşkanımız Elazığ’a geldi. Miting için ayakta bekliyoruz, protokol dizildi, tek tek tokalaştı, sıra bana geldi, yüzüme bakıp güldü, ben de niye gülüyor diye düşündüm. ‘Evladım senin bıyıklar uzamıyor mu?’ diye sordu. Cumhurbaşkanı denince bize, acayip, çok korkunç bir şey, Allah gibi geliyor, ben de, ‘Efendim saat 4’e kadar uzar. Hiç merak etmeyin’ dedim, yanağımı okşadı.”

Ankara’dan aldığım kulislere göre Sancak’ın yeğeni Recep Sancak ile Tolga Ağar da ahbapmış...

Duygular geçirgen oluyor. Kimi durumlarda...


Yeğen Sancak savunma sanayinde kaldı


Bir dönem Abdullah Gül’ün oğlu Mehmet Emre Gül’ün de ortak olduğu MG Internet Hizmetleri şirketine ortak olan Recep Sancak; Ethem Sancak’ın yanından ayırmadığı yeğeni...

Sancak’ın asıl ilgi alanı savunma sanayi. Bu ilgi amcasının TMSF’den aldığı ticari araç, kamyon ve askeri araç üreten BMC firması ve 25 yıllığına Milli Savunma Bakanlığı’ndan Ethem Sancak, Talip Öztürk ve Katar ordusuna  kiralanan Sakarya Tank Palet Fabrikası serüveni ile çakışıyor mu bilemem.

Duyduğum, okuduğum bir şey var ki Katar, Sancak ve Öztürk ortaklığını bitirmek istedi; Erdoğan da bu talebi ikiletmedi.

Yerli hisseler Tosyalı Holding’e geçti.

Katar bu ortaklığı niye bitirmek istedi? 10 puanlık uzmanlık sorusu! Stratejik bir derinlik bulabileceğinizi sanmam.

Yeğen Sancak’ın sosyal medyasındaki, inşaat-din-siyaset üçlemesi savunma sanayiye övgülerle taçlanıyor.

Türkiye’de üretilen switch’i (ağ anahtarı) alkışlıyor, SİHA’ların üreticisi Bayraktar’la, İHA’ları Malezya’ya pazarlayan TUSAŞ’la, uzay sanayi ürünleri geliştiren Roketsan’la gurur duyuyor.

Arada Ayasofya Camii’nden bir görüntü, Erdoğan’ın Rusya-Ukrayna savaşından uzak durma kararlılığını ifade ettiği bir video; hepsi beğenilmiş.

Recep Sancak; AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliği görevini yürüten Josep Borrell’in, Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmanın paylaşıldığı twitter mesajını da beğenmiş.

Borrell’in “Dünyanın en eski büyük imparatorlukları geri geliyor. Bunlar; Türkiye, Rusya, Çin...”  sözleri, Ethem Sancak’ın desteklediği Vatan Partisi (VP) Genel Başkanı Doğu Perinçek ekibinin (Sol çevrede Aydınlıkçılar diye anılır) “Rusya-Çin” rotasıyla mı çakışıyor yoksa Avrupa’da şarkısı olan “Anne Türkler geliyor” kıvamında bir uyarı mı tartmak güç.

Önceki hafta Ethem Sancak’ın VP ekibiyle gittiği Moskova notlarını paylaşırken, Görev Vakfı ve Görev Holding üzerinden kendine nasıl vazife çıkarttığını yazmıştım.

Nato kurt, Moskova kuzu diyordu.

★★★

Borrell’den inciler bitmiyor bu arada...

Rusya ve Ukrayna savaşıyla birlikte Türkiye’nin sırtının sıvazlandığını söyleyenlere kulaklarınızı kapatın bakalım, bakın ne diyor?

Borrell, İspanya’da katıldığı basın toplantısında kendisine yöneltilen soruları özetle şöyle yanıtlıyor:

Göreve geldiğimden (2019) bu yana vaktimin yüzde 30’unu AB-Türkiye ilişkilerinin kopmaması için harcadım. 1 yıl öncesine oranla Türkiye ile çok daha iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim” diyor.

Borrell, Erdoğan’a muhalefet dozunu 2020 yılı itibarıyla düşürüyor.

Doğu Akdeniz’den esen sert rüzgarlar Rusya üzerinden Avrupa’ya yayılmaya başlarken Batı şimdilik yalnızca frene dokunuyor; aracı terk etmedi henüz.

Karadeniz’de mayınlar Kuzey Ege’de 6. Filo


NATO geçtiğimiz yıl “tatbikat” adı altında Karadeniz’e ısınma turları yapmaya başlamıştı.

7 Mart’ta CNN’in haberine göre, Ege Denizi’nin kuzeyinde konuşlanan ABD’nin nükleer uçak gemisi USS Harry S. Truman’ın (CVN-75) bulunduğu yerin rutin görev bölgesinden farklı olduğu kaydedildi.
Gerekçe; Rusya Türkiye’ye saldırırsa gemiden hava savunma füzelerini her an havalandırabilirdi.

Bu riske son hafta Ukrayna’dan ipini koparmış 10 kadar mayının Türkiye kıyılarına doğru yolculuğu da eklendi.

Türk Silahlı Kuvvetleri,  iktidarın “tarafsızlık” politikası doğrultusunda özetle “NATO’ya gerek yok, kıyıdaş ülkelerle hakkından geliriz” açıklaması yapsa da, şu soru akıldan çıkmıyor:

ABD liderliğindeki NATO, ya da Batı ittifakı Türkiye’yi savaşa çekmeye mi çalışıyor?

Doğu Akdeniz’den esen sert rüzgarlar Rusya üzerinden Avrupa’ya yayılmaya başlarken frene basmalarının nedeni bu olabilir mi?

Yaptırımlar kalkmadı ama Türk siyasetine itibar pompalanıyor.

Türkiye, 2019 ortasında topraklarına Rus S-400 hava savunma sistemini konuşlandırmasından dolayı ABD yaptırımına maruz kaldı ve F-35 savaş uçağı programından çıkarıldı.

SAMP/T hava savunma sisteminin NATO sistemlerine uygun olması masayı diri tutuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Ekim 2021’de Roma’da katıldığı G-20 Zirvesi sonrasında “SAMP-T konusunda olumlu adımlar atacağız” diyerek projeye yeşil ışık yakmıştı.

Ardından İtalya Başbakanı Mario Draghi’nin İtalyan medyasına verdiği “Geçen yıllarda oluşturulan ancak daha sonra kesintiye uğrayan işbirliği forumlarından biri de Türkiye, Fransa ve İtalya arasındaki gruptu. Bu grubu yeniden işler hale getirmeye karar verdik, yakında 3 ülke arasında bir toplantı yapacağız” demeci, kimi stratejistlerin iddia ettiği gibi AB Ordusu oluşturma fikrinin çeşitli formlarda da olsa “tozlu raflara” kaldırılmadığı izlenimi veriyor.

Şu yoklukta; ABD ve Rusya’nın milletin başına aştığı iş bu işte.

Halkın refahına harcanması gereken paralar savaş sanayine akacak.

Arada komisyoncular olacak; al gülüm ver gülüm hesapları olacak...