DEVA lideri Ali Babacan dün benim de aralarında olduğum bir  grup gazeteciyle buluşarak, gündemi değerlendirdi.

Sohbette iki konu öne çıktı:

DEVA, yerel seçimde aday gösterecek mi?

İktidarın yeni Anayasa hamlesinde nasıl bir pozisyon alacaklar?

Babacan, hem genel merkez yönetiminin hem de teşkilatlarının aday çıkarma yönünde tutum aldığını vurguluyor. Bu tutum doğrultusunda, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, 81 şehirde aday göstereceklerini kaydediyor. Babacan, İstanbul için aklında bir adayın olduğunu söylüyor.

DEVA lideri, yeni Anayasa önerisine mesafeli olmakla birlikte kapısını tümüyle kapatmıyor. TBMM’de bir komisyon kurulursa olumlu bakacaklarını kaydediyor.



İşte, sohbetimiz:

■ Başkanlık Sistemi’ne, revize olsa sıcak bakar mısınız yoksa kesinlikle Parlamenter sistem mi dersiniz?

Şu an Anayasa’ya uymayan bir yönetim var. Anayasa’ya uymayan yönetimin getirmeye çalıştığı Anayasa’ya uyabileceğine dair garanti yok. Samimiyet testinden geçmeleri gerekiyor. Anayasa’ya uymaları gerekiyor. Yoksa değişikliğin anlamı yok. Yarın ona da uymayacaklar, ne anladık?

Gerçekten sivil anayasa mı, yoksa gündemi meşgul etmek için mi, test etmek lazım.

Karşımıza bir yerlerde hazırlanmış çalışma getirilebilir. Ya da Meclis’te komisyon oluşturulur, geniş tabanlı toplumsal uzlaşıyı sembolize eder. “Gelin çalışmaya başlayın” denebilir. Kesin bir şey demiyoruz. Bizim yaptığımız bir çalışma var ama Altılı Masa dışında bir metin daha dolaşmasın diye yayımlamadık.

■ Altılı Masa yok artık, bu metinler ne olacak?

Altılı Masa fiilen yok ama bitiren biz olmadık. Ve şu an hiçbir partide işbirliği iklimi yok. Kendi teşkilatımızla ve genel merkezimizle yaptığımız istişareler sonucu kendi adaylarımız ve ismimizle girmeye karar verdik. CHP listelerinden girmemizden sonra sistemimizde çok ciddi bir yorgunluk, yılgınlık var. Teşkilatlarda “Neden kendimizi gösteremedik” diyenler var. Güçlü teşkilatlarımızın olduğu bir sürü il “Niye bu kadar emek verdik” diye isyan ediyor.

■ Seçimlere bağımsız gireceğinizi söylüyorsunuz. Bu, büyük ihtimalle kaybettirecek.

Yerel seçimde aday isimleri çok önemli. Adaylar fark oluşturuyor. İkincisi, biz kazanmak için giriyoruz ama kime kaybettirdiğimiz, hangi partinin tabanından oy geleceği değişebilir.

■ İstanbul, Ankara ve İzmir için aklınızda aday var mı?

Aklımda aday var ama benden başkası bilmiyor. Genel merkezimizin komisyonları görüşme yapacak, karar verilecek.

■ Tabanınız “Kendimiz girelim mi?” diyor.

Tabanımız ve genel merkezimizde kahir ekseriyet “Kendimiz girelim” diyor. Genel merkezden sadece üç kişi “Ortak liste” dedi.

■ İsimler ne zaman belirlenir?

Niyetimiz İstanbul ve Ankara’yı erken açıklamak. Bazı yerlerde gecikebilir. DEVA belediyeciliği, temiz belediyecilik diye manifesto yayınlıyoruz ve aday olacak kişiler ona imza atıp aday olacak. Niye yanlış düzlemde başkalarıyla aday yapalım ki? “Oradan biz nemalanıp” diye düşünülen işin içinde olmayız. Zaten CHP’de bunu kaldıracak psikoloji yok. CHP’deki popülizm “İttifak yanlıştı, niye bu partileri kattınız” şeklinde. Ortak bir anlayış olmadan ittifak mümkün değil. Münferit yerlerde işbirliği yapılabilir ama büyük şehirlerde olmaz.

■ İmamoğlu, “İttifak turuna çıkacağım” demişti.

Böyle bir şey mümkün gözükmüyor ama olsa bile biz çoktan adayımızı açıklamış oluruz.

■ Erdoğan, MHP’den kurtulmak istiyorum diye DEVA ve Gelecek’e gelirse ne yaparsınız?

‘Kadroda değişiklik var, rasyonaliteye dönüş olabilir mi?’ diye bir algı var ama hukuk ve özgürlükler konusunda değişiklik yok. İçişleri Bakanı değişti diye bir ülkede suçlu suçsuz, suçsuz suçlu olursa o ülke hukuk devleti olmuyor. Bunu yapan da aynı kişi, öncesini yapan da. Bir grup yer değiştirip başka grubun önü mü açılıyor, bilmiyoruz. İçişleri Bakanı’nın adımlarını destekliyoruz ama sürdürülebilirliğini göreceğiz.

Dışişleri kadrosunun iyi olduğunu ve daha az sorun olabileceğini söylemiştim. Cumhurbaşkanı üzerinde etkilerinin olması önemli.

Ekonomiye gelelim, çoğu eski arkadaşlarımız. Merkez Bankası tam bağımsız ve şeffaf olmadan düzelme mümkün değil. Seçimden sonra 40 milyar dolar arka kapıdan satıldı. 128 milyar dolar diyoruz ya, üstüne 226 milyar daha satıldı, toplam rakam 354 milyar dolar. Merkez Bankası’nın ne kadar sattığını açıklaması lazım. Bugünkü 27,5 liralık kur acaba piyasa dengesiyle mi oluşuyor, yoksa Merkez Bankası bankalara üç milyar dolar verip mi bu seviyede tutuyor? Bunlar bilinmiyor. Böyle giderse bu arkadaşlar bataklığa batar. Şeffaf olmamak, yanlışı doğru gibi göstermek, kendi dönemlerinde olmayanların üstünü örtmeye çalışmak... O bataklık onları yavaş yavaş içine çeker.

■ AK Parti MHP’den ayrılıp sizinle işbirliği yapmak istese...

Yüzde bir ihtimal görsek, niye ayrıldık ki? Herkesin metal yorgunluğu oluyor, herkes değişiyor ama bir kişi nasıl oluyorsa hiç yorulmuyor. Çünkü güç zehirlenmesi diye bir şey var. Güç zehirlenmesi yozlaştırıyor. Dolayısıyla Erdoğan işin başında olduğu sürece bu meselenin düzelmesi imkansız.

Osman Kavala’dan mektup var


Geçen “Gezi’ye beraat veren hakime sürgün isteniyor” başlıklı yazımda, işadamı Osman Kavala için şu ifadeleri kullanmıştım:

“Kavala, hiç katılmadığı Gezi Parkı gösterilerinin lideri ilan edilerek, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsten müebbette çarptırıldı.”

Kavala, cezaevinden mektup göndererek, cümleme itiraz etti.

Hayır, “Gezi’nin lideri benim” demedi.

Fakat Gezi’ye katıldığını yazdı.

Şöyle diyor:

“Çalışma ofisimin de yakınlığından dolayı protestolar sırasında Gezi Parkı’na gittim. Giderken poğaça, eczaneden alınan ağız burun maskesi, bir açılır kapanır plastik masa ve hoparlör götürdüm. Yani Gezi Parkı ile ilgili etkinliklere katılmadığım söylenemez.”

Bu mektup sayesinde, darbe yapmak için hangi silahları kullandığını Kavala’ya itiraf ettirmiş olduk!

Lisede bir öğün yemek 70 TL! 


Okullar açıldı.

Veliler çocuklarını nasıl okutacaklarını kara kara düşünüyor.

Kırtasiye gideri, servis ücreti ve yemek masrafı el yakıyor.

Balıkesir Sırrı Yırcalı Lisesi’nde bir öğün yemek için öğrencilerden 70 TL alınıyor.

Bir yıllık yemek ücreti, 12.600 TL.

Bu bedel 31 Ekim 2023’e kadar ödendiği takdirde öğrencinin fiyat artışlarından etkilenmeyeceği belirtiliyor.

70 TL ile büyük bir ziyafet çekiliyor veya besin değeri yüksek bir mönü sunuluyor değil. Mönüde şehriye çorbası, kuru fasulye, pilav ve ayran ya da ezogelin, kızartma, makarna ve yoğurt var.

Bir veli şunları yazıyor:

“Bu fiyatlar ve protein bakımından zayıf olan yemekler büyük bir haksızlık. Üniversitelerde yemekhane ücretleri 6-15 TL arasında değişirken, devlet lisesinde 70 TL olması bu ekonomik koşullarda kabul edilebilir değil.”

Düşünün...

Milletvekilleri Balıkesir Sırrı Yırcalı Lisesi’ndeki öğrencilerden daha az para veriyor.